“Asım’ın nesli….Diyordum ya..Nesilmiş gerçek.
  İşte çiğnetmedi namusunu, çiğnetmeyecek….”    

     Peki kimdir bu Asım? Üstad Mehmet Akif, niçin hayal ettiği Müslüman ideal Türk gencini, Asım’ın nesline benzetmiştir? Doğruluk payı nedir bilemem ama, ne zaman Asım’ın nesli denilse aklıma Asım bin Sabit gelir. Acaba üstad,  arıların ölü bedenini müşriklerden koruduğu Hz. Asım’ı işaret etmiş olabilir mi? Bu konuyu edebiyat ve tarih hocalarımız muhakkak daha iyi yorumlayacaklardır. Ancak dedim ya, yaşam tarzına bakıldığında Hz. Asım da tıpkı Üstadın hayalindeki Asım gibi. Yine kendi bilgilerim doğrultusunda Asım’ın nesline Hz. Asım’ı kısaca tanıtmak isterim. Madem Asım’ın nesliyiz. O halde  Hz. Asım’ı da  bilelim.

       Hz. Asım bin Sabit sahabelerden, peygamberimizin arkadaşlarındandır. Çok iyi ok atan Hz. Asım Uhud Savaşında da okçular arasında idi. Bedir savaşında büyük bir kahramanlık gösteren Hz. Asım’a peygamberimiz nasıl harp edileceğini sordu. Hz. Asım bunu tarif edince efendimiz sahabeye dönerek “sizlerde Asım’ın dediği gibi harb edin” buyurdu.

      Uhud savaşında bazı yakınları ölen müşrikler Müslümanlardan intikam almak istediler. Alçakça bir plan hazırlayarak Peygamberimizin karşısına çıkıp şöyle dediler:
    “Ya Resulallah, biz Müslümanlığı kabul ettik. Ancak islamı ve kuranı öğretecek kişilere ihtiyacımız var, bunu bize sağlar mısın?” dediler. Bunun üzerine efendimiz aralarında Asım’ın da bulunduğu on kişilik bir heyet yolladı. On kişilik öğretmen heyeti, iki yüz kadar müşrik tarafından planlanan şekilde  tuzağa düşürüldü. Müşrikler onları teslim alıp esir pazarında satmak istiyorlardı.  Hz. Asım arkadaşlarına ‘ ben asla müşriklere teslim olmam’ dedi ve ellerini açarak ‘ Ya Rabbi peygamberini bu durumdan haberdar et’ diye dua etti. Bu vesile ile peygamberimiz durumdan haberdar edildi.

    Asım müşriklere dönerek “Biz ölmekten korkmayız. Çünkü dinimizde basiretliyiz. Ölünce şehid olur Cennete gideriz” dedi ve ekledi. “Ölüm hak, hayat boş ve geçicidir. Mukadderâtın hepsi başa gelicidir. İnsanlar er-geç Allaha rücû edicidir”.

    Bu cümleler sonrası Asım, çok sayıda müşriği kahramanca savaşarak öldürdü. En son iki ayağından da yara alıp yere düştü. Yanına  yaklaşmaya korkan müşrikler, uzaktan ok atarak Asım’ı şehid etti. Sağ kalan üç arkadaşını da esir aldılar. Niyetleri Asım’ın kellesini keserek uhud savaşında öldürdüğü iki gencin annelerine götürmekti. Ancak Asım ölmeden önce şöyle dua etmişti. “Ya Rabbi ben senin dinini korudum, senden de  benim bedenimi korumanı istiyorum” dedi. Müşrikler Asım’ın yanına yanaşacakken, müthiş bir arı sürüsü gelerek Asım’ın bedeni üzerinde bir bulut gibi nöbet tutmaya başladılar. Müşrikler ‘akşam olunca arılar gider bizde o zaman kellesini alırız’ diye düşündüler. Akşam sık görülmeyen o vadiye öyle bir yağmur geldi ve Asım’ın bedenini sürükleyip götürdü. Ve Asım’ın bedeni bir daha bulunamadı. Bununla ilgili Hz. Ömer, “Allah elbette mümin kulunu korur”  dedi.

      İşte kardeşlerim İstiklal Marşımızın şairi üstad Mehmet Akif Ersoy belkide bize böyle bir sahabeyi işaret ediyor olabilir. Bu bir ihtimaldir. Ancak aslolan, Müslüman Türk genci ASIM gibi olmalı, dinine vatanına sahip çıkmalıdır.. Sözlerime başladığım gibi yine Üstadın dizeleri ile son verirken Asım’ın nesline binlerce selam ediyorum…


Sen ki asımın neslisin, çiğnetme nâmusunu.
At üstünden korkunun ve gafletin kâbusunu 
Ateşler yakıp Nemrut misali, atsalar seni.
Sakın hâ! Terk etmiyesin, imanınını,dinini.