Öncelikle 5 ay gibi kısa bir sürede oylarını % 8’e yakın arttırarak tek başına iktidar olan AKP’yi kutlamak gerek. Tabi seçimde hile yapılmadı ise. Ki ben pek ihtimal vermiyorum. Ancak seçim günü yaşanan bazı görüntüler insanın midesini de bulandırmıyor değil. Örneğin plakasız bir araç normal günde trafik polislerini atlatıp şehir içinde yakalanmadan ne kadar dolaşır? Bu plakasız araçlar neden sandıkların kurulduğu okulların bahçesine park eder? Bu araçlar hakkında polisler niçin işlem yapmaz? Bu plakasız araçlar neden hep AKP’lilere ait olur? Ve yine bunların hepsinin seçim gününe gelmesi tesadüf müdür? Son olarak cumhurbaşkanının son günlerdeki tutum ve davranışı kafamda bir soru işareti. Hep halktan oy isteyen cumhurbaşkanı seçim arifesinde konuşma yapıyor, “Millet iradesine saygı duyulmalı” diyor. Seçimden önce yakınlarıma söyledim, “Neden hem de 7 Hazirandakine benzer bir oy çıkacak dendiği bir dönemde böyle kendinden emin konuşabiliyor?” Gerçekten tuhaftı. Tüm anketler, kendi yaptırdıkları bile % 44-45 gösterirken bu sonuç herkesi şaşırttı.

Bu ortamın yaratılmasının baş sorumlusu Bahçeli’dir. Her şeye hayır(hayır derken nedense bu hayırlar hep AKP’ye evet olarak sonuçlandı) demeseydi bugün her şey daha farklı olurdu. Koalisyon kurmaya yanaşmadı. HDP’nin dışardan desteklemesini kabul etmedi. Kılıçdaroğlu “Başbakan sen ol” dedi, adamı bir dövmediği kaldı. Bahçeli’nin hükümet arayışları sürecindeki uzlaşmaz tutumunun MHP tabanında destek görmediğini de gözlemledim. Tek başına iktidar olasılığı bulunmayan partinin iktidar ortaklığında rol almaması, birçok MHP’liyi kızdırdı. Daha önce AKP’ye oy verip 7 Haziranda MHP’ye oy verenler bu seçimde Bahçeli’yi cezalandırdı. Sayın Bahçeli şimdi mutlu musun? Yine meydanlara çıkıp iktidar ve cumhurbaşkanı aleyhinde bangır bangır bağıracak mısın? Sana kesinlikle inanmıyorum. Ya milleti kandırıyorsun ve AKP ile işbirliği halindesin, ya da korktuğun bir şey var, sana şantaj yapılıyor. Tıpkı Büyükanıt’ın birden 180 derece döndüğü gibi. Bunun başka izahı yok.

AKP’nin oyunun bu denli artmasında 2. büyük etken IŞİD ve PKK terörü. Terör olaylarındaki artış (ki son çare olarak terör bizzat tırmandırıldı.) halkı ürküttü. HDP’nin bilhassa PKK’nın yaptığı eylemlerde güçlü bir duruş sergilememesi de bu sonuca katkı sağladı.

3. etken AKP’nin 7 Haziran seçimlerine kıyasla vaatlerini ekonomi üzerine kurmasıydı. Özellikle emekli ve dar gelirlilere yönelik ekonomik vaatler etkili oldu. AKP’nin bunları hayata geçirme olasılığını yüksek gören seçmen, en güçlü partinin arkasında durdu. Nedense halk ekonomi vaatlerinde yaratıcısı CHP olduğu ve diğer partilerin ondan kopya çektiğini bildiği halde CHP’ye itibar etmiyor. Burada samimiyeti ve samimiyetsizliği ayırt edemiyor.

Gerçekleri göremeyen AKP seçmenine de buradan bir çift sözüm olacak. Bugüne kadar Atatürk’e, cumhuriyet değerlerine, dinimize iktidar tarafından birçok hakaret ve iftiralar atıldı. Atatürk ve İnönü için “iki ayyaş” dendi, cumhuriyetimiz için “90 yıllık reklam arası” dendi. Katrilyonlar harcayıp kaçak saray yapanlar “Bir yanda fraklı, valsli, şampanyalı Cumhuriyet Bayramı kutlamaları yapılırken, kapının hemen dışında, ayağına ayakkabı, sırtına ceket bulamayıp yarı aç-yarı tok hayatını sürdürmeye çalışan bir millet, şaşkınlıkla bu manzarayı seyretmektedir.” deyip 1930-1940′lı yılların Cumhuriyet Bayramı kutlamalarını eleştirdiler. “Bakara-makara” dediler. Allah’a şirk koştular. Hepsine kulak tıkayıp yine onları tek başına iktidar yaptınız. Kutlarım. Demek ki siz de aynı fikirdesiniz. Bakın dün İzmir AKP il başkanı ne dedi: “Bugün büyük bir zafer yaşadık. Hepinize helal olsun. Artık karanlık tabloya son. Artık onun bunun kapısına gitmeye gerek yok. Şehit haberleri de gelmeyecek. O şehitlerimizden Allah razı olsun, şehitlerimiz bize büyük bir emanet bıraktı.” Açıkça onca insanın şehit edilmesini sağladık, göz yumup onların kanıyla iktidara geldik. Artık kimseyi öldürtmeye gerek yok, diyor. Daha önce de birisi şehit ailelerini “Sizler Kurban Bayramı’nı çoktan idrak ettiniz” diyerek güya teselli etmişti. Kimlere oy verdiğinizi hatırlatmak istedim.

Şimdi ne olacak. Çözüm süreci gibi saçma sapan projeler askıda kalmaya devam edecek. Ben İzmir il başkanı ile aynı düşüncede değilim. Terör daha da kanlı bir şekilde devam edecek. İnşallah yanılırım ama daha çok şehit ve patlama haberleri gelecek. Analar daha çok ağlayacak. Yandaş olmayan medyaya baskılar daha da artacak. Seçim sonuçlarına bağlı olarak, anayasa değişikliği ve başkanlık sistemi yeniden konuşulmaya başlayacak. Yargının ve diğer anayasal kurumların yapılarında da değişiklik gündeme gelebilecek. Bunun, Meclis’te geçekleşmesi zor göründüğü için referandumla yapmanın yolları aranacak. AK Parti’nin referandumla anayasa değişikliğini sağlayabilmek için Meclis’te 330 oyu bulması gerekecek.

Ancak Zafer Çağlayan’ın kolundaki saatin faturası yerine bu %49 geçer mi? Süleyman Aslan’ın evindeki ayakkabı kutularından çıkanları temizler mi bu %49. Ya da Barış Güler’in evinden çıkanları temizler mi? Mahşerde kurtarsın sizi bu %49 da görelim. Saygılarımla hoşça kalın.