Eskiyörük, 35 yıllık üretici olması ve 25 yıldan bu yana kooperatifçilik alanındaki yöneticiliğinden kaynaklanan deneyimlerine dayanarak hazırladığı dosyada sektörün yapısal sorunlarını başlıklar halinde mercek altına aldı. 



ÖRGÜT YAPISI DÜZENLENMELİ
Tarım ve hayvancılık sektöründe bir görev karmaşası olduğuna değinen Eskiyörük, “Tarım ve hayvancılıkla ilgili tüm örgütlerin görev tanımları yapılıp, tek bir genel başkanlık çatısı altında toplanarak örgüt karmaşası giderilmelidir. Sistem, hiçbir örgütün diğer bir örgütün görevini yapamayacağı şekilde düzenlenmelidir. 

Ayrıca tarımsal üretim ve pazarlama ile ilgili tüm örgütler Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’na bağlanmalıdır. Diğer yandan köy bazlı kooperatifler birleştirilerek ilçe bazlı merkezi kooperatife dönüştürülmelidir. Olmayan ilçelerde yeni kooperatif kurulmalıdır” dedi.  
 
KOOPERATİFÇİLİK DEVLETİN ÖNCELİKLİ POLİTİKASI OLMALI
Sorunların çözümde anahtar kelimenin “Kooperatifleşme” olduğuna vurgu yapan Başkan Eskiyörük şunları söyledi:

“Kooperatifçilik Devletin öncelikli politikası haline getirilip; ürününü kooperatif kanalıyla pazarlayan üreticilere daha yüksek destekleme primi verilerek kooperatifçiliğin gelişmesi teşvik edilmelidir. İleri ki aşamada örgütsüz üreticiye destekleme kaldırılmalıdır. Bakanlığımızca belirlenen tarihten itibaren ürününü sadece örgütüyle pazarlayan üreticilere destekleme primi verileceği şimdiden açıklanarak örgütlü yapı oluşturulmalıdır. 

Böylelikle kayıt dışılık önlenecek, üretim planlanarak fiyat istikrarı ve gıda güvenliği sağlanacak, üretim maliyetleri düşecek, gelir adaleti sağlanarak köyden kente göç önlenecektir. Ayrıca üreticinin desteklenmesi ve denetlenmesi kooperatifler kanalıyla yapılmalıdır. Devlet, kooperatifleri desteklemeli ve denetlemelidir. Böylelikle kaynaklardan daha fazla üreticinin yararlanması sağlanmalıdır”

Kooperatiflerin, Gıda Güvenliğine uygun süt toplamaya yönelik altyapı oluşturmasının desteklenmesi gerektiğinin altını çizen Eskiyörük, sütü kontrollü toplayan kooperatiflerin; laboratuvar, teknik personel ve kalite kontrole yönelik giderlerini karşılamak üzere teknik destek primi uygulanmasının önemini vurguladı.

Ayrıca soğuk sütün tanımının yeniden yapılması önerisinde bulunan Mahmut Eskiyörük, sadece çiftlik sütleri ile onaylı nokta alım merkezlerinde toplanan sütlerin soğuk süt priminden yararlandırılmasının şart olduğunu bildirerek araçla kapı önlerinden kontrolsüz toplanan sütlerin, sıcak süt işlemi görmesi gerektiğini ve uygunluğa geçiş için tanınacak bir süreden sonra destekleme kapsamından çıkarılması gerektiğini açıkladı.

SÜT KRİZİNE REÇETE
Üretimin plansız arttırılması nedeniyle süt sektörünün krizin eşiğine geldiğini savunan Başkan Eskiyörük, 

“Arz fazlası üretim olduğu dönemlerde pazarlanamayan veya USK’nın belirlediği taban fiyattan alıcı bulamayan sütler, ET ve Süt Kurumu veya Örgütlerin kuracağı süt tozu tesislerince tozlaştırılıp stoklanarak veya aradaki fark devlet tarafından karşılanmak üzere ihraç edilerek piyasa düzeni sağlanmalıdır” dedi. 


KAYNAKLAR DAHA ETKİN KULLANILMALI
Süt hayvancılığının ihtiyaç ve ihracata göre planlanarak kotalandırılması hususuna değinen Eskiyörük şöyle devam etti:

“Türkiye’nin coğrafi konumu gereği süt hayvancılığı Batı, et hayvancılığı Doğu Anadolu bölgesinde teşvik edilmelidir.  Yem bitkisi üretecek arazisi ve tarımla ilgisi olmayan şirketlerin süt hayvancılığı tesisleri kurması teşvik edilmemelidir. Kaynaklar, mevcudun iyileşmesi, gelişmesi ve küçük aile işletmelerinin kooperatif çatısı altında devamlılıklarının sağlanması için kullanılmalıdır. 

Öte yandan Ziraat Bankası’ndan üreticilere uygulanan sübvansiyonlu krediler, kooperatiflere de verilmelidir. Kooperatifler bu kaynakla güçlendirilerek, üyelerinin finansman sorununu giderme ve üretim maliyetlerini düşürme hizmeti vermelidir. 

Desteklemeler; üreticiye yardım anlayışıyla para vermek değil, para kazandırmaya yönelik; üretimin planlanması, kalitenin sağlanması, kooperatifçiliğin geliştirilmesi gibi yapısal sorunların giderilmesinde bir unsur olarak kullanılmalıdır”

Organize sanayilerde uygulanan teşviklerin, bölgesel değil sektörel bazda yapılmasının büyük önem taşıdığını vurgulayan başkan Eskiyörük, 

“Tarımsal sanayilerin, üretim alanında oluşması teşvik edilmelidir. 42 ilde uygulanan İPARD Proje Destek Programından diğer illerin de faydalanması sağlanmalıdır. Türkiye’de uygulanan kentsel dönüşüm programı benzeri bir uygulama yapılarak kooperatifler kanalıyla küçük aile işletmelerini yerleşim alanı dışında TOKİ örneği bir araya getirecek ortak çiftlikler kurulmalıdır. Böylelikle küçük aile işletmeleri ruhsatlı ve uygun hale getirilerek üretimin ve üreticinin devamlılığı sağlanmalıdır” diye konuştu. 

Editör: Haber Merkezi