Çiğ süt fiyatının 3.2 TL’den 4.7’ye çıkarılmasının hemen ardından yem fiyatlarına yapılan fahiş zamlar üreticinin hevesini kursağında bıraktı. Bu şartlarda hayvancılığın sürdürülemeyeceğini söyleyen Tire Sür Kooperatifi Başkanı Mahmut Eskiyörük, konuyla ilgili birbirinden önemli açıklamalarda bulundu. Süt fiyatlarındaki artışın üreticiyi bir nebze olsun rahatlattığını söyleyen Eskiyörük, bir sonraki gün yem fiyatlarındaki fahiş zammın üreticiyi yıkıma uğrattığını belirtti. Türkiye’de tarımın geldiği son noktayı değerlendiren Eskiyörük, yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi;

“Süt fiyatlarındaki artış bizi bir nebze olsun rahatlatmıştı. Ama ertesi sabah yem fiyatlarına gelen zamlarla yine yıkıldık. Bugünkü koşullarda bu üretimin sürdürülebilmesi artık mümkün değil. Bu inekler artık kesime gidecek. Günümüzde inekleri kestiren kendini kurtarıyor. Çünkü artık hayvancılığın maliyeti getirisinden iki kat fazla. Bu hayvanlar makine değil. Yemi vermek zorundasınız. Yem pahalı diye hayvanların yeminden kısamazsınız. Şu an yemin fiyatı sütü geçti.

TAMAMEN YERLİ ÜRETİME DÖNÜLMELİ

Tabii ki buradan alınacak çok ders var. Türkiye tamamen yerli üretime dönmeli. Biz bugün tarım ve hayvancılıkta kendi kendimize yetecek, hem insanlarımızı hem de hayvanlarımızı doyurabilecek kadar zenginiz.  Maalesef bu güne kadar Türkiye’de tarıma gerekli önem verilmedi. Bir politika oluşturulamadı. Bir planlama yapılamadı. Bir piyasa düzeni sağlanamayınca uzun yıllardır yaşanan bütün bu kayıplar aslında sadece çiftçimizi değil tüketicimizi de mağdur etti. Milli ekonomimiz çok büyük zararlar gördü. İneklerimizi kesimden kurtarmamız gerekiyor. Devlet buna seyirci kalmamalı. Şu an Avrupalı üretici 1 litre süt ile 1,5 kilogram yem alabilirken, biz bugün 1 litre süt ile 800 gram yem alabilir hale geldik. Bu 15 gün içinde bu hale geldi.

DEVLET ÜRETİCİYİ KORUMALI

Bu duruma bir çare bulunmalı. Bunun çaresi desteklerin 20 kuruştan 120 kuruşa artırarak bu geçiş döneminde kriz atlatılıncaya kadar üreticiyi korumalıdır. Devlet bu alana bir kaynak ayırmalıdır. Eğer bu kaynağı ayırmazsak, yaşanan bu duruma seyirci kalırsak 10 değil belki 20 kat fazla ithalat yapmak zorunda kalacağız. Biz bugün üreticiyi kurtarmadan tüketiciyi kurtaramayız. Şu an bizim üreticinin üretebilirliğini sağlamak zorundayız. Bugün üretici artık hayvanlarına yem alamıyor. Üretici yaptığı işten soğudu. Bu zor şartlar altında hayvancılık yapanlar gerçekten bunları hak etmiyor.

TARIMLA İLGİSİ OLMAYAN TARIMI KONUŞMASIN

Tarımda yaşanan sorunların çözümü mümkün. Yeter ki tarımı tarımla ilgisi olmayanlar tarımı konuşmasın. Yani tarım üzerinden siyaset yapılmasın. Başına sekiz köşe kasket takıp, boynuna poşu bağlayarak çiftçi rollerine girip de ‘çiftçinin yanındayım’ gibi politikalarla şimdiye kadar oy deposu olarak bakılan çiftçimizin durumu ortada. Artık çiftçimizin, üreticimizin ülkenin temeli olduğunu, ekonominin temeli olduğunu herkes görsün.

TARIM VE HAYVANCILIK MİLLİ BİR MESELEDİR

Tarım bizim geleceğimiz. Ülkemizin geleceği. Tarım ve hayvancılık bir milli meseledir. Onun için buradan tekrar çağrıda bulunuyorum. Lütfen bu duruma seyirci kalınmasın. Tarım eğer bir kez daha yıkıma uğrarsa bir daha bu sektöre giren olmaz.

Türkiye’ye bu tablo yakışmıyor. Ülkemizde bu kadar zenginliğin içerisinde yoksulluk yaşanıyorsa bu bir kader değildir.  

Editör: Haber Merkezi