Ercan ÇELİK

Yem ve mazot gibi yüksek girdi maliyetlerine karşı çiğ süt fiyatının beklenenin altında olması, süt üreticisini iflasın eşiğine getirdi. Zararına üretime devam eden süt üreticisi, zor günler geçiriyor. 

1 Haziran Dünya Süt Günü sebebiyle açıklama yapan Tire Süt Kooperatifi Başkanı Mahmut Eskiyörük, süt üreticisinin bu sorunlarına değinerek, çözüm önerilerini sundu. 


“ÇİFTÇİ, ÜRETİMİ SÜRDÜREMEZ HALE GELDİ”
Eskiyörük, “Süt; besin zenginliği ve içerdiği mineraller açısından dünyanın en değerli besin kaynağıdır. Sütün önemine dikkat çekmek için dünyada her yıl 1 Haziran Süt Günü olarak kutlanıyor. Ne yazık ki bırakın kutlama yapmayı bugün süt üreticisi için yas günüdür. 

Bugün yemin sütten pahalı olduğu ülkemizde üretimin ve üreticinin geleceği tehlikedeyken kutlanacak bir şey yok. Çünkü çiftçi süt üretimini sürdüremez hale geldi. Üretimin sürdürülebilmesi için üretici 1 litre süt ile en az 1,3 kilogram yem alabilmesi gerekirken şu anda 1 kilogram bile yem alamıyor. Üretici yem alamadığı için çaresizlikten ineklerini kesime gönderiyor. Yıllarca büyük emeklerle bakılan anneler en verimli çağında kesime gidiyor, üretim düşüyor sonra yetmezlik oluşuyor ve bu açık ithalat ile kapatılmaya çalışılıyor. Bu kısır döngü uzun yıllardır yaşanıyor. Bunun sonucunda başta üretici olmak üzere tüketici ve milli ekonomi zarar görüyor. İthalat şirketleri ve yabancılar para kazanıyor. Bugünkü tablonun daha ağır olanını 2008 yılında yaşadık. Seyirci kalınmasının bedelini ülkemiz 3 milyar dolar ithalatla açığı kapatarak ödedi.

 
“İHRACATI ARTTIRMAMIZ EN DOĞRU ADIMDIR”

Tarım Bakanlığımız bu defa seyirci kalmayıp tozlaştırma projesiyle piyasaya müdahale ederek regüle etti. Tabi ki bu yetmiyor, üretimi ve üreticiyi kurtarmak için yem-süt paritesi çerçevesinde süt fiyatının belirlenip 3 ayda bir güncellenmesi gerekiyor. Süte talep yaratmak için süt kalitesinin iyileştirilerek ihracatı arttırmamız en doğru adımdır.

İnsan sağlığı ve milli ekonomi için bu kadar önemli olan bir gıdanın market  raflarında da hak ettiği değerini görmemesi süt sektörünü iyice zora sokmaktadır. Türkiye’de en çok tüketilen içeceklerin raf fiyatları bunu kanıtlamaktadır. Süt değerine göre en ucuz sıvıdır. Diğer içeceklerdeki afaki artış hiç konu olmazken iken süt fiyatlarının bu denli geri kalması da düşündürücüdür.

1 lt Rakı:   249 TL
1 lt Bira:      28 TL
1 lt Kola:       6 TL
1 lt Kutu Süt 6 TL
1 lt Çiğ Süt:   4 TL


DERHAL ÖNLEM ALINMALI
Bu yaşananlar Türkiye’ye yakışmıyor. Ülke olarak 2 tane Türkiye’yi besleyecek zenginliğimiz varken tarımda gittikçe artan kayıplar bir kader değildir. Üretimi planlayıp, kaynakları verimli kullanarak doğru bir destekleme politikasıyla çok kısa zamanda bu sorunları ortadan kaldırmak mümkündür. 

Çözüm olarak;
-    Devlet; pariteyi sağlamak için süt destekleme primini piyasa normale dönüşünceye kadar aradaki açığı kapatacak şekilde düzenlemelidir. Bu düzenlemeyi örgütlü üretici ile örgütsüz üretici arasındaki makası açarak ileriye dönük piyasa düzenini sağlayacak olan örgütlü yapıyı geliştirmelidir.
-    İhracata uygun süt miktarımızı arttırmak için sütün kalitesini iyileştirmeye yönelik uygulama yaparak uygun kriterlerde süt toplayan örgütlere bu maliyetlerini karşılamak üzere teknik destek primi verilmelidir. 

-    Tüm bu yapısal sorunları ortadan kaldırmanın çözümü kooperatifleşmedir. Aksi takdirde üreticinin maliyetlerini düşüremeyiz, gıda güvenliğini sağlayamayız, kayıt dışılığı önleyemeyiz, veri oluşturamadığımızdan dolayı üretimi planlayıp fiyat istikrarı sağlayamayız ve göçü önleyemeyiz. Bunun için kooperatifleşme öncelikli olarak bir devlet politikası haline getirilmeli. Bunca zenginliğimize rağmen tarımda gittikçe artan bir çöküş yaşanıyorsa bu yanlış politikalar ve plansızlık sonucudur. Vücut hastadır. Enfeksiyon vardır. Günü kurtarmaya yönelik uygulamalarla yani aspirinle tedavi edemezsiniz. Enfeksiyona yakalanmış Türk tarımındaki hastalığın tedavisi ve sağlıklı hale gelmesinin çözümü kooperatifleşmedir. 

SÜT PROJELERİNE ÖNEM VERİLMELİ 
Bugün yıllık kişi başına düşen süt tüketimi gelişmiş ülkelerde 100 litre üzerinde iken bu rakam ne yazık ki ülkemizde sadece 30 litre civarında seyretmektedir. Ülkeler arasındaki farklılıklara baktığımızda süt tüketim alışkanlığının bir kültür olduğu görülmektedir. Bu alışkanlık ancak çocuk yaşlarda kazandırılabilmektedir. Bunun farkında olan İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin Tire Süt Kooperatifi ile başlattığı Okul Sütü Projesi ile çocuklarımıza bu alışkanlığı kazandırırken üreticiyi de desteklemiştir. 

Devlet ve yerel yönetimler süt projesini öncelikle önem vermelidir. 2008 yılından bu yana İzmir Büyükşehir Belediyesi adına proje yürüten Tire Süt Kooperatifi oluşturduğu alt yapı ve uygulamadaki başarısı ile büyüyerek güvenilir bir marka olmuştur. Modern çiftliklerden yerinde kontrol edilerek alınan sütler tekrar kooperatifin laboratuvarında gerekli tüm analizleri yapılarak güvenilir bir şekilde çocuklara ulaşmış ve kooperatifin bu hassasiyeti ile hiçbir çocukta sağlık sorunu yaşanmamıştır.  Bu başarısının ülke çapında bilinmesiyle birçok belediyeye yol göstermiştir. Tire Süt Kooperatifi, güvenilir bir marka ve dünya çapında örnek bir kırsal kalkınma modeli olmuştur. 

Sağlıklı nesiller yetiştirmek ve süt üretiminin devamlılığını sağlamak için ülkemizin tüm çocuklarının her gün 2 bardak süt içmek hakkıdır. Tüketimi arttırarak süte değer kazandırmak ise hepimizin sorumluluğudur. “
 

Editör: Haber Merkezi