Ercan ÇELİK


Sendikalı personel tespit çalışmaları öncesi kamu çalışanlarını uyaran Kara, bazı sendikaların geçici de olsa üye toplama yoluna gideceğini belirterek, bu sendikalarla ilgili hatırlatmalarda bulundu. 

Kara’nın yazılı açıklamasında şu ifadeler yer aldı; 

“Değerli Kamu Çalışanları, Sendikalı Personel Tespit Çalışmaları mevsimi yaklaşmakta olduğu için sizlere uyarıda bulunmak boynumuzun borcu, ister uyarılarımıza ciddiye alırsınız isterseniz almazsınız bu tamamen sizin bileceğiniz iştir. Şimdi sayım mevsimi ya bu siyasi patentli sendikaların sözüm ona temsilcilerinin hepsinin ceketlerinin iç cebinde birer koçan üye formu vardır ve kamu çalışanlarına bir aylık iki aylık geçici, ödünç üyelik teklif etmeye başlamışlardır bile, hatta ellerinden gelse öğretmen evlerinin bahçesindeki lostra, çaycı, simitçilere bile üyelik teklif edecek durumdadırlar. İşte tam bu mevsimde bizim de birkaç uyarımız olmalı diye düşündük. Aydın kesim balık hafızalı olmasa da, yoğun gündem, geçim sıkıntısı ve benzeri nedenlerle bazı konular unutulmuş, atlanmış olabilir düşüncesiyle hatırlatmada fayda vardır ki;


TOPLU SÖZLEŞMELER TOPLU PEŞKEŞE DÖNÜŞTÜ
MEMUR SEN ÇALIŞANLARI YALANLARIYLA UYUTMAYA ÇALIŞTI.
En önemli olaylardan biri 2015 yılı Ağustos ayında Memur-Sen ile Hükümet arasında imzalanan ve 2016-2017 yıllarını kapsayan toplu sözleşmedir.
Özellikle memurlar ve kamuoyunun dikkatlerinden kaçırılan ve 213 kazanım olarak utanmazca takdim edilen toplu sözleşme, aslında 4688 sayılı Kanunun 28 inci maddesinin açık ihlalidir. Çünkü anılan madde toplu sözleşme kapsamını "kamu görevlilerine uygulanacak katsayı ve göstergeler, aylık ve ücretler, her türlü zam ve tazminatlar, ek ödeme, toplu sözleşme ikramiyesi, fazla çalışma ücreti, harcırah, İKRAMİYE, doğum, ölüm ve aile yardımı ödenekleri, cenaze giderleri, yiyecek giderleri ve giyecek yardımları ve diğer mali ve sosyal haklar" olarak belirlemiştir. Kapsamda açıkça sayılan 17 konu başlığının 9'u pazarlık konusu yapılmamış, görüşülmemiş, hükümetin insafına bırakılmıştır. Bunlardan birincisi ve memurlar için en önemlisi İKRAMİYE maddesidir ve gündeme gelmemiş, getirilmemiş, getirilememiştir. Memur-Sen'in imzaladığı toplu sözleşmeden sadece 80 gün önce aynı hükümet ve aynı bakanla Türk-İş’in imzaladığı toplu sözleşmede ise mevcut 2 tam 4 yarım ikramiyeye ilaveten 2015 yılından itibaren 500 lira tutarında Denge Ödeneği adı altında 7. ikramiye verilmesi, Memur-Sen'i uyandırmamış, uyandıramamıştır. Neticede memurların ikramiye hakkı hükümete ikram edilmiştir. 2016 yılı için alınan % 6 +5 artışı ise, kamu işçileri 2015 yılında almıştır, bu artış kamu işçilerine 1 yıl öncesinden verildiği için memurlara da verilmek zorunda kalınmıştır. İki genel seçime rağmen memurların taleplerini hükümete kabul ettirememesinin hiçbir mazereti olamaz . 211 maddelik toplu sözleşmenin; 71 maddesi bir önceki dönemin devamı, 19 maddesi güncelleme, 25 maddesi temenni ve 96 maddesi de yeni maddeden oluşmaktadır. 213 kazanım yalanının nereden ve nasıl bulunduğunu anlamak mümkün olmamaktadır.



KENDİ AÇIKLADIĞI YOKSULLUK SINIRININ ALTINDA ÜCRETE İMZA ATMAK 
SARI VE YANDAŞ SENDİKACILIKTIR
Kaldı ki, Memur-Sen tarafından her ay açlık ve yoksulluk sınırı belirlenmektedir. Belirlenen yoksulluk sınırı Türk -İş tarafından belirlenen rakamın yaklaşık 600 lira altındadır.
Buna rağmen imzalanan toplu sözleşme ile ortaya çıkan ortalama memur maaşı Memur-Sen'in açıkladığı yoksulluk rakamının 1000 lira altındadır.
Memurların % 95’'i Memur-Sen'in açıkladığı yoksulluk sınırının altında maaş almaktadır.
Bir konfederasyonun imzaladığı toplu sözleşmedeki ücretler, kendi belirlediği yoksulluk sınırına dahi yaklaşamıyorsa o konfederasyon ve sendikaların adı sendika olsa bile gerçekte sarı sendikalardır. Bunun böyle bilinmesi, böyle anlaşılması ve böyle anlatılması gerekir.
Aslında toplu pazarlık döneminin başladığı 2002 yılından bu yana masaya oturanlar üyeleri başta olmak üzere temsil ettikleri tüm memurları iktidarlara peşkeş çekmiştir. 13 yıldır Kamu-Sen ile KESK ve 11 yıldır Kamu-Sen, KESK ve Memur-Sen birlikte toplu pazarlık masasına oturmakta olmasına rağmen bir arpa boyu yol alınamamış olmasının temelinde sendikaların siyasi yapılarla iç içe geçmesi, yandaş olması, arka bahçe olması yatmaktadır.



SENDİKALAR İKTİDARLARIN DEĞİL ÇALIŞANLARIN HAKLARINI 
KORUMAKLA GÖREVLİDİR
Sendikaların görevi siyasi partilerin değil üyelerinin ve çalışanların hak ve çıkarlarını korumaktır.
İktidarların çıkarlarını korumak sendikaların değil, ancak mensubu bulunan siyasi partilerin görevi olabilir. BAĞIMSIZ EĞİTİM-SEN bu amaçla bağımsız sendikacılık mücadelesini 5 yıldan beri sürdürmektedir. Bu mücadele, sahte ve sarı sendikaları tarihin çöplüğüne gömünceye kadar da sürecektir.

ARTIK YÜZDELİK ARTIŞ DÖNEMİ BİTMELİDİR
Devletin görevi kendi emrinde çalışanların ekonomik varlıklarını korumaktır. Memurların aile sorumluluklarını yerine getirebilecekleri bir gelir sağlanması Devletin asli görevidir. Her memur omuzlarına yüklenen teknik, hukuki, mali ve diğer sorumluluklarına denk düşecek ücreti hak etmektedir. Devlet yeri geldiğinde cübbeli, yeri geldiğinde cübbesiz, yeri geldiğinde dipçikli, yeri geldiğinde dipçiksiz gibi kriterlerle kurumsal ayrım yaparak, kamu görevlilerini birbirine düşürmemelidir. Yoksulluk sınırının altında hiçbir ücret olmamalıdır. Çünkü memurların ikinci bir iş veya gelir getirici başkaca bir iş yapmaları yasaktır. Devlet, bu yasaklarla memurların ekonomik varlıklarının geliştirilmesi yükümlülüğünü üstlenmiştir. Ve devlet bu görevini yerine getirmek zorundadır. Sendikaların görevi bu haklı talebi, bu anayasal talebi, bu insani talebi hükümetlere kabul ettirmektir, bunun mücadelesini vermektir. Gelinen noktada yüzdelik artışlarla, memur dilenci durumuna düşürülmekte, sendikalar ise seyirci kalmakla yetinmeyip iktidarın elini güçlendirmektedir.

BAĞIMSIZ SENDİKACILIK ANLAYIŞI ACİL İHTİYAÇ HALİNE GELMİŞTİR
 Bir kez daha belirtmek istiyoruz: Sendikanın tanımı açıktır. Sendika üyelerinin hak ve çıkarlarını korumak ve geliştirmekle görevlidir. Ama asıl görev kamu görevlilerini düşmektedir. Memuru temsil yetkisi sahte, sarı ve yandaş sendikaların elinden alınarak asıl sahiplerine, verilmelidir.
Sarı, sahte, yandaş veya ideolojik sendikalara DUR demek önce memurun görevidir. Bu görevi hatırlatmak ve gereğinin yapılmasını sağlamak bizim görevimizdir. Bunun için çok çalışmak zorundayız. Biz, Türkiye ve dünya örneklerinden ders alarak bağımsız sendikacılık anlayışını benimsedik. Siyasi partilerin vesayetine ve güdümüne karşı bağımsız sendikacılık, ideolojik sendikacılığa karşı bağımsız sendikacılık dedik.

Başta iktidar partileri olmak üzere elbette tüm siyasi partilerle ilişkilerimiz olacak, görüşeceğiz, konuşacağız, tartışacağız. Çünkü memurların işvereni devlet, devleti hükümet temsil ediyor ve hükümet meclisteki partiler tarafından teşkil ediliyor. Memurlarla ilgili tüm yasalar ve düzenlemeler TBMM, Hükümet ve yürütmenin diğer alt bölümleri tarafından hazırlanıyor, çıkarılıyor ve uygulanıyor. Taleplerimizi, önerilerimizi ve itirazlarımızı, elbette TBMM'de temsil edilen partilerle, Hükümetle ve yürütmenin diğer birimleri ile konuşacağız, tartışacağız. Ama kimse ile yandaşlık ilişkisi içinde ve kimseye payanda olmadan, ilişkilerimizi ast-üst şeklindeki hiyerarşik bir yapıda değil, karşılıklı sivil toplum anlayışı içinde demokratik bir şekilde kurarak çalışanlara faydalı olabiliriz. Aksi takdirde partiniz iktidarda ise "Sen bari sus, otur yerine!" derler, muhalefette ise bu kez iktidar "Sen zaten sendika değil, yan kuruluşsun!" derler adama. Bu işin tek kaybedeni ise bu gün olduğu gibi hep çalışan olur.
Bu nedenle memurların kurtuluşu, bağımsız sendikacılık anlayışının hâkim olmasında, BAĞIMSIZ EĞİTİM-SEN’in işyerlerinden başlayarak adım adım yetkiyi almasındadır.
Bu güne kadar yönetici ve üyelerimizin özel gayret ve fedakârlıkları ile yürüttüğümüz mücadeleyi bu gün kurumsal bir düzleme taşıma noktasına gelmenin haklı gururunu yaşıyor ve siz Kamu çalışanlarına çağrı yapıyoruz; Sefaletten, haksızlıktan, hukuksuzluktan kurtuluş reçetesi Bağımsız Sendikalardır. Gelin Bir olalım iri olalım ve dipdiri olalım. Hak edileni hakça bölüşelim. Kamu çalışanı arkadaşım; Kimsenin sizden hem aidat kesip hem de sizi kandırmasına izin verme, ya da izin ver sen bilirsin.”

Editör: Haber Merkezi