Bağımsız Eğitim Sen Tire İlçe Başkanlığı, yaptığı basın açıklamasında ard arda gelen şehit haberleri konusunda tepki gösterdi.
Ercan ÇELİK

Bağımsız Eğitim Sen Tire İlçe Başkanı Resül Kara’nın yaptığı basın açıklamasında, şu ifadelere yer verildi:  “Türkiye’mizin farklı illerinden peş peşe şehit haberleri, geliyor ve yüreklerimizi yakıyor.
Yaralanmalar, adam kaçırmalar, araç yakmalar, mekân basmalar cabası. 
Sokaklarımızın güvensizliğini vurgularcasına her gün silahların ve şiddetin kullanıldığı onlarca eylem bir şeyler anlatmak istiyor.

Dış mihraklar ve onların içteki işbirlikçileri bir şeyler söylemek istiyor:
İnsanları yıldırmak, bıktırmak ve “Artık ne olursa olsun!” noktasına getirmek istiyorlar.

Komplo teorilerine inanmayı yeğleyen, olayların ardındaki sebepleri ve varılmak istenen hedefleri araştırmak istemeyenlerin hazırcılığı ve kolaycılığı da acı bir gerçeğimizdir.

Adına ister emperyalist, ister müstemlekeci, ister başka bir şey diyelim, özellikle yaşadığımız coğrafyada çıkarı olanlar, yüz yıllık, belki bin yıllık düşmanlığı olanlar her gün yeni planlarla ortaya çıkıyor. 

Yüzlerce uzmanla 5 yıllık, 10 yıllık, 20 yıllık, 50 yıllık, 100 yıllık projeksiyonlarla coğrafyamızı çıkarları doğrultusunda planlamaya, geleceğimizi kurgulamaya çalışıyorlar. Ne acıdır ki buna verecek cevabımız yok.

Tarih tekerrürden ibarettir, derler. Aynı kötü olayın tekerrürüne izin vermek aptallık ve ihanettir.

Çok değil bir asır öncesinde Osmanlı’nın Balkan topraklarında ne olup bittiğini anlamak, bugünü nasıl değerlendirmemiz gerektiğini açıklamaya da yeter, ne yapmamız gerektiği hakkında bize yol haritası da çizer.

Osmanlı’nın balkanlardaki topraklarında bugün kaç ülke var, bir bakalım.

Ve bir de adam gibi bir İngilizce Sözlükten “Balkanize” kelimesinin ne anlama gerektiğine bir bakalım. 
“(Bir bölge veya topluluğu) daha küçük, karşılıklı düşman devletlere veya gruplara bölmek.
Hırslı komşuların toprak parçası koparmak isteyerek, ülkeyi balkanize etmesi.
İngilizcesi yeterli olanlar, başka sözlüklere, “balkanize” kelimesi ve türevlerine bakabilirler. 

Eğer etimolojik sözlüklere bakılacak olursa, Balkanize sözcüğünün 1920’lerde sözlüklere girdiğini göreceklerdir. Yani 1911 Birinci Balkan Savaşından 9 yıl sonra. Bu dış politika anlayışının halkın hafızası olan sözlüklere, dolayısıyla beyinlere kazınmasıdır.
Bugün Ortadoğu’da veya daha geniş olarak Afganistan’dan Orta Afrika’ya uzanan çizgi üzerinde yapılmak istenen de budur.
Tırmandırılmak istenen terörün ve oynanmakta olan oyunun amacı budur. Bu durumdan yararlanacak olanlar da, çıkarı olanlar da bellidir.

Üzücü, acıtıcı ve alçaltıcı olan tehlikenin görülmemesi değil, 100 yıllık bu planlara karşı politika üretilememesi, misliyle karşılık verilememesidir.

Eğer geleceğin sözlüklerinde Suriyeleşmek, Ortadoğulaşmak, (Tanrı korusun) Anadolululaşmak kelimelerini görmek istemiyorsak aklımızı başımıza almanın zamanıdır.

Bu meyanda, başta Devlet kurumları olmak üzere herkesi ve özellikle sivil toplum kuruluşlarını göreve çağırıyoruz.
Bu vesile ile bir kere daha tüm şehitlerimize rahmet, başta yakınları olmak üzere milletimize başsağlığı ve yaralananlara acil şifalar diliyoruz.

Kimden gelirse gelsin ve amacı ne olursa olsun; hedef gözetmeksizin, kadın-erkek, çocuk yaşlı demeden masum insanlara ve elbette herkese yönelen terör eylemlerini şiddetle kınıyor ve lanetliyoruz.

Bir süreden beri Türkiye’mizin değişik yöre ve mekânlarında meydana gelen, münferit gözüken ama münferit olmadığı, organize olduğu açığa çıkan eylemlerin huzurumuzu, birlik ve beraberliğimizi, kardeşliğimizi hedef aldığını ibretle müşahede ediyoruz.

31 Mart 2015 tarihinde İstanbul’da meydana gelen ve savcı Mehmet Selim Kiraz’ın şehit edilmesi olayının ardından olaylar güvenlik zaafı olmaktan çıkmış, Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde yaşayan herkesi tehdit eden istihbarat zaafı haline dönüşmüştür.

Petrol yağması ve Ortadoğu haritasının yeniden şekillendirilmesi uğruna, asırlardır milyonlarca insanın felaketini çıkarlarına kurban eden emperyalist mihraklar, her gün yeni piyonlarını sahaya sürmekten çekinmemektedir.

Ne acıdır ki gençlerimizi de Hasan Sabbah’ın yaptığı gibi ölüm makinesine çevirmek isteyenler Türkiye’nin her tarafında alenen cirit atarken sınırlarımızın dışında cereyan eden savaş Türkiye’nin içine taşınmaya çalışılmaktadır.

Sınırları kevgire dönmüş, sokaklarında çetelerin kol gezdiği bir ülke görünümü Türkiye’ye yakışmamaktadır. Devletin görevi bu tezgâhı görmek ve oynanan oyunu boşa çıkarmaktır.

Devlet suçluları bulmak zorundadır. Bayırında dağında, şehrinde köyünde, sokağında köşesinde can ve mal güvenliğini sağlamak zorundadır.

Devlet; güvenlik görevlilerine kalkan elleri kırmak zorundadır
Ve Devlet; hangi cehenneme girmiş olursa olsun her suçluyu bulmak, adalete teslim etmek ve masum insanların korumak zorundadır.

Hülasa Devlet, devletliğini göstermek zorundadır.

Anneleri, babaları, öğretmenleri, kanaat önderlerini ve sivil toplum kuruluşlarını çocuklara sahip çıkmaya çağırıyoruz.
Hayatını kaybedenlerin acılı ailelerine başsağlığı, yaralılara acil şifalar diliyoruz.

Teröre lanet okumakla iş bitmiyor.
Artık Devleti temsil edenlerden beylik sözler, içi boş demeçler değil icraat bekliyoruz.”

Editör: Haber Merkezi