Resül Kara, Milli Eğitim Bakanlığı’na Haksızlıklara “DUR” demesi için çağrıda bulundu. Kara’nın Mevzuata atıfta bulunarak yapmış olduğu açıklama şu şekilde;
        “Milli Eğitim Bakanlığı İnsan Kaynakları Genel Müdürlüğü 23.02.2016 tarihinde Kütahya Milli Eğitim Müdürlüğüne iletilmek üzere, Kütahya Valiliğine göndermiş olduğu 2082218 Sayılı görüş yazısında; okul öncesi ve ilköğretim okullarında görev yapan müdür yardımcılarının, nöbet ücreti olarak belirlenen haftalık 2 saat ek ders ücretinden yararlanmalarının mümkün olmadığını belirtmiştir.
        Öncelikle bilinmesi gerekir ki, Milli Eğitim Bakanlığı konu üzerinde yeterli çalışmayı yapmadan kesin bir dil ile yönetmeliği gerekçe göstererek, 2 saat ücretten müdür yardımcılarının yararlanamayacağını belirtmesi yanlıştır ve yetki sınırlandırmasını aşan bir görüştür. 
        4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Kanununun 6. Kısmında bulunan Toplu Sözleşme başlığına (28.29.30.31.32.33 ve 34. Maddelere) bağlı olarak, hükümet ile yetkili sendika arasında Ağustos–2015 ayında Toplu Sözleşme imzalanmıştır. İmzalanan topu sözleşmenin Dayanak başlığı altında bulunan 2. Maddesinde kanuna atıfta bulunularak; “Bu toplu sözleşme 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Kanununun 28–32. Maddelerine dayanılarak akdedilmiştir.” Yazmaktadır. Yine Yürürlük Süresi ve Tereddütlerin Giderilmesi başlığının altında bulunan 3. Maddesinde; “Bu toplu sözleşmenin uygulanmasına ilişkin ortaya çıkabilecek tereddütleri gidermeye ve uygulamayı yönlendirmeye, ilgisine göre Maliye Bakanlığı ve Devlet Personel Başkanlığı görevli ve yetkilidir.” Yazmaktadır. 
        4688 sayılı kanuna dayanılarak, hükümet ile yetkili sendika tarafından imzalanan toplu sözleşme, Milli Eğitim bakanlığının ilgi tutarak görüş bildirdiği yönetmeliğin üzerinde bir dayanakla,  kanuna dayalı olarak imzalanmıştır. Bir başka deyişle 4688 Sayılı Kanun ilgili Yönetmeliğin üzerindedir ve bu yönetmelik bu kanunun açıklayıcısı niteliğinde de değildir.
        İmzalanan bu Toplu sözleşme üzerindeki tereddütleri gidermeye, uygulamayı yönlendirmeye, ilgisine göre Maliye Bakanlığı ve Devlet Personel Başkanlığı görevli ve yetkili kılınmış iken, Milli Eğitim Bakanlığı’nın yetkili Bakanlık veya Kurumdan görüş ve fikir almadan konu üzerinde kesin bir duruma gitmesi işi daha fazla çıkmaza sokmaktadır.
        Korkarız ki zaten yamuk yılık imzalanan Toplu sözleşmenin bu gün karşılaştığımız bu durum karşısında bir fiyaskoya dönüşmesi kaçınılmaz olacaktır. Zaten memurların haklarını alamadığı ve yetkili sendikanın kendi açıkladığı yoksulluk sınırının altındaki rakamlara imza attığı sözleşmelerin imzalandığı böyle bir dönemde, 2 saat gibi komik rakamlarla kandırıldığı bir zamanda, daha fazla kayıp ve eksiklikler kabul edilemez. Yaklaşık 3 milyon 200 bin memur adına imzalanan toplu sözleşmenin, daha ciddi daha duyarlı bir bakış açısı içinde ele alınması gerekirdi ve gerekmektedir. 
        Milli Eğitim Bakanlığı konu ile ilgili hemen önlem alarak, etkilenen müdür yardımcılarına, Temel Eğitim, İlköğretim ve Ortaöğretim Kurumlarında görev yapan Anasınıfı ve Özel Eğitim Sınıfı öğretmenlerine yönelik gerekli çalışma ve düzenlemeyi Maliye Bakanlığı ve Devlet Personel başkanlığından gerekli görüşleri alarak bir an önce başlatmak zorundadır. Yoksa Zaten Toplu sözleşmede yoksulluk sınırının altına itilmiş olan Memurların bu tür tırpanlarla daha fazla hak kaybına uğraması ne insanidir, ne siyasidir, ne de etiktir. Bu konudaki fiyaskonun önüne geçecek olan imza atan taraflardan biri olan devlettir. Devlet üzerine düşeni yapmalıdır. Yandaş sendikanın imzasını bahane göstererek kendi memurunun daha fazla hak kaybına, sefaletine seyirci kalmamalıdır.”

Editör: Haber Merkezi