Muhterem okuyucularım,

Ülke olarak hatta dünya olarak çok zor günlerden geçiyoruz. Zannetmeyelim ki başımıza gelenlerin suçunu bizi yönetenlere atarak kurtulabiliriz.. Aksine biz toplum olarak, birey olarak; takva sahibi, ahlaklı insanlar olursak kimse bizi kötü yönetmek için fırsat bulamaz. Ama biz takvamızı, ahlakımızı yitirirsek kimse bizim ne manevi ne de maddi şartlarımızı düzeltebilir. Düşünelim, hiçbirimiz işinde usta olsa da mecbur olmadıkça ahlaksız biriyle iş yapmayız. O ahlaksız ustanın manevi bozukluğu, onu maddi geçim imkanlarındanda mahrum eder. Yani takvasını, ahlakını koruyamayanlar maddi olarakda hiçbir başarı elde edemezler çünkü ahlaksız bir insan kazanabilir ama kazancını asla sürekli hale getiremez.

Eğer biz ahlaksız olursak; başımıza en iyi yöneticiler gelse bizi batmaktan kurtaramaz, biz ahlaklı olmaya çalışırsak en kötü yönetici bile bize kötülüğünü yapmaya fırsat bulamaz, bizim başımızda barınamaz.
 
Bizim en büyük hatamız kendimizi ahlaklı zannetmemiz. Kendimizi ahlaklı zannettiğimiz için yaptığımız hiçbir hata gözümüze görünmüyor. Yusuf (as) bile suçu bulunamadığı halde ben nefsimi temize çıkarmam dedi. Nefsimizi temize çıkarıyor, kendimizi dürüst ve ahlaklı addediyorsak  maalesef ahlaktan yoksunuz demektir. Çünkü insan asla ahlakı mülkü haline getiremez. Ancak ne kadar ahlaklı davranıyorum diye kendini kontrolden hiç geri kalmamaya gayret edebilir.
 
Güçlü devletlerin gücünü görüp komplekse kapılmayalım. Hırsız zengin olunca, ahlak hocası olurmuş. Onlar yavuz hırsız. Biz ahlaklı olur çalışır birlik ve beraber olur en önemlisi kendimizin savcılığını asla bırakmazsak, Yaratan bize bütün güçlerin ötesinde adalet denen nimeti emanet eder ki onunla bize baş eğmeyecek kuvvet olamaz. Teknolojik üstünlükde bizi aldatmasın. Biz ahlaklı olursak aklımız da zekamız da çalışır eşya bize kendisini açar bizim eşyaya bakışımızdaki sis ortadan kalkar. Teknolojik üstünlüğü elde etmenin çok da zor bir şey olmadığını o zaman görürüz.

Eğer biz hırs gösterirsek maddenin kölesi oluruz madde bize hükmeder ve onu asla elde edemeyiz. Eğer biz maddeye kanaatkar yaklaşırsak, onu kullanır hale gelir ve onun bize dönük imkanlarını daha iyi görürüz.

Ahlakda ancak takvaya yani Allah u Teala cc üden sakınmaya dayanırsa, zamana şartlara göre değişmez ve gerçek ahlak olur.

Bugünlerde akrabalarımıza komşularımıza daha çok sahip çıkalım. Her şeyi devletten beklemeyelim. Cebimizdeki akrebe ellerimizi ısıttıralım, vardır, vermek istersek her zaman olur. İnsan israftan, hovardalıktan, kumardan batar, cömetlikten batmaz.

Asıl ihtiyacımızı olanı, asıl varlığı bulunca da; o ulaşmak istediğimiz maddi olanakların bir hiç olduğunu anlarız. 

Kendimizi temize çıkarmamız ahlaksızlıktır, çünkü nefisler kötülüğü emredicidirler.

Çare; tevbe ile Allah a dönüş ve tevbemize sahip çıkmak için gayretimizde olacaktır.. 

Unutmayalım biz değişmezsek, hiç bir şey değişmez.

Allah u Teala cc yar ve yardımcımız olsun.