Değerli Kamuoyu, kıymetli okuyucularım; sizlere bu yazımda Olağan Üstü Hal şartlarında ülkenin metazori sistem değişikliğine sürüklendiğinden, bu sistem değişikliğinden yana olanların devletin imkanlarını nasıl kullandığından, bu imkanlarla sistem değişikliğinin karşısında duranlara nasıl baskılar uyguladığından, böyle sistem değişiklikleri yapılan ülkelerde emekli maaşlarının kesildiğinden, örnekleriyle bu tür sistem değişikliklerin ülkeleri parçaladığından falan bahsetmeyeceğim, onları zaten çokça anlatıyorlar, anlayan anlıyor anlamayıp bunu bir siyasi yarış zannedip olayı siyasi kişilere indirgeyenlerin anlaması zaten imkansız. Ben bu yazımda sizlere Anayasa nasıl olmalıdır örnekleriyle anlatmaya çalışacağım; Dünyanın değişmeyen eski anayasalarından biri 1787 yılında hazırlanan Amerikan Anayasasıdır ve yerin yedi metre altında muhafaza edilmektedir. Dünyanın süper gücü durumundaki Amarikan vatandaşları işte o anayasayı bakınca eski kağıtlara yazılmış eski yazıları değil, bağımsızlıklarını, özgürlüklerini ve geleceklerini görürler. İlk Fransız Anayasası ise bir kitap halinde Paris’te sergilenmektedir ve altında “İnsan derisiyle kaplıdır” yazmaktadır. Fransızlar o Anayasaya bakınca büyük bedeller ödeyerek kazandıkları özgürlüklerini ve birlik beraberliklerini görürler. 16 Nisan 2017 tarihinde bizlerde Ülkemizde devlet yapısını tamamen değiştirecek Anayasa teklifini oylayacağız. Bu oylama sonucunda halktan bağımsız olarak hazırlanan toplumun bütün katmanları olmadan hazırlanarak önümüze getirilen bu değişiklik dayatması ister kabul edilsin ister reddedilsin bizim bakınca özgürlüğümüzü, milli birliğimizi göreceğimiz bir anayasamız yine olmayacak çünkü biz maalesef toplumsal uzlaşma ile Anayasa yapabilen bir ülke olamadık. Köklü demokrasilerde Anayasa birlik ve beraberliğin simgesidir. Oysa bu yapılmak istenen değişiklik bizde ayrışmaya neden olmuştur ve burada büyük bir hata, büyük bir yanlış vardır.

        Gelin 16 Nisan’ da bu yanlışı hep beraber düzeltelim, Bize göz göre göre dayatılan bu projeye hep birlikte HAYIR diyelim ve Milletvekili maaşları konusunda kolayca anlaşabilen bizim vekillerimizden bu ülkenin Anayasası içinde aynı beceriyi göstermelerini isteyelim. Demokrasilerde yalnız bir kişinin TEK ADAM olmasına izin verildiğini ve o bir kişinin ise VATANDAŞ olduğunu gelin seçtiklerimize gösterelim. Bu ülke vatandaşın kanıyla, canıyla, emeğiyle kurulmuş ve ayakta durmaktadır, fakat bize adeta dayatılan bu Anayasa değişikliğinde vatandaşın yeri yoktur. Bu değişiklik issizliğe çözüm getirmemektedir, ağır vergileri hafifletmemektedir, terörü çözmemektedir, Gayri Safi Milli Hasılanın eşit dağılımı planlamamaktadır. Bu teklifte devleti kimin yöneteceği yazılmış ancak ülkenin nasıl iyi yönetileceğine dair hiçbir şey yok. Gelin 16 Nisan’ da bu ülkeye iyi yönetmenin sırrını siyasetçilere öğretelim. Bizim Tek adamlığa değil vatandaşın adam yerine konmasına ihtiyacımız var. Gelin 16 Nisan’ da HAYIR diyelim ve bu ülkenin sahibi kimdir nazikçe hatırlatalım. Hayır diyelim bir kişinin değil 80 Milyon kişinin güçlendirilmesinin yolunu açalım. 

        Bu ülke kolay kurulmadı yüz binlerle şehit, sönen ocaklar, yıkılan viran olan bir ülke, yeniden yeşeren hayatlar, yeniden inşa edilen yurtlar yuvalar ve koca bir ülke neden niçin? Türk esir edilemez de ondan, Türk bağımsızlık ve özgürlüğün timsalidir de ondan, neden yönetim biçimi cumhuriyet ve neden Meclisin üstünde bir irade olmadı? Çünkü Türkün bağımsızlık ve özgürlüğünün tek yolu budur da ondan. Şimdi meclisin üstüne bir irade koyarak tüm bağımsızlık ve özgürlüğümüzü başkasına devredersek o yüz binlerce şehidin yüzüne toprağın altında nasıl bakacağız hele bir düşünün ey millet, düşünün ve gelin bağımsızlığımızı ve özgürlüğümüzü başkasına devretmemek için 16 Nisan’ da HAYIR diyelim. Çözüm bizde çünkü çözüm bizatihi biziz.
        Hoşça kalın sağlıkta kalın.