Anne ve Babalar lütfen okuyun.
 Bu anlatacağım, yaşanmış bir olaydır. Hepimiz teknolojiyi seviyor ve hayatımızın belki de baş köşesine koyuyoruz. Tabir de hata olmasın sanki hayatımızın vazgeçilmez bir parçası olmuş. Artık buna kimsenin diyecek bir şeyi kalmamış.  Hatta hastaneler de teknolojik bağımlılık hastalıkları servisleri açılmış. Teknoloji çağın hastalığı haline dönüşmüş. Biz de diyoruz ki, bağlan ama bağımlı olma…
    Elektrik vücudumuza bir dijital kameranın flaşından girebilir mi?  Önce diyeceksiniz bu ne alaka çünkü insanın aklına gelmeyen ve olabileceği en düşük bir ihtimal olduğundan kimsenin bir yorum getirmesi biraz zor görünüyor.
     Evet, bu %100 gerçekleşebilir. 21 yaşında mühendislik okuyan bir gencin başına gelmiş bir gerçek bir olaydır. Genç Keshwaini hastanesinde hayata gözlerini kapadı… Hastaneye yanık durum da kabul edildi. ( Buradaki yanık tamamen de yanmak değil de, yanarak yaralanmak anlamında. )
      Sebep, Genç Amrawati bir çalışma turuna gitti. Geri dönerken, arkadaşlarıyla beraber bir tren istasyonun da tren bekliyorlardı. Çoğu cep telefonlarının dijital kameralarıyla gurup fotoğrafları çekiyorlardı. Bu gençte oradaydı gurup fotoğrafları çekmeye çalışıyordu. Durduğu yerden tüm gurubu kameraya alamadı. Bu yüzden biraz geriye çekildi.
       Durduğu yerin üstünde içinden 40.000 volt elektrik geçen bir elektrik kablosu vardı. Dijital kameranın butonuna bastığı anda, 40.000 voltluk elektrik akımı flaşdan içeriye girdi, oradan parmaklara ve tüm vücuda…
       Bütün bunlar birkaç saniye içersin de meydana geldi. Vücudunun %50’si yanmıştı. O durumda Keshwaini hastanesine, oradan da Mumbai hastanesine götürüldü.1,5 gün boyunca bilinçsiz kaldı. Vücudunun %50’si yandığından doktorlar onun için umutlu değildi. Bir süre sonra da hayata gözlerini kapadı.
      Bu hepimiz cep telefonu kullandığımızdan herhangi birimizin başına gelebilir. Bundan öğrendik mi ve artık daha sorumlu muyuz? 
      Ahmet Maranki İstanbul da bir seminerin de dört tane cep telefonunu bir halka şeklinde çiğ yumurtanın etrafına koydu.1,5 dakika süreyle dört cep telefonunu uzun uzun çaldırdı ve daha sonra o yumurtayı kırdığında belli bir bölgenin haşlandığını gösterdi. Sonra da devam etti, sürekli cep telefonlarını kulağımıza tutup uzun konuşmalarda hem beynimiz hem de kulak zarımızın zarar gördüğünü anlattı. Onun için uzun konuşma yapanlar için mutlaka kulaklıkların kullanılması gerektiğini anlattı.  
      Günümüzde sıklıkla meme kanserleri yaşanıyor, bunun en büyük nedenlerinden bir tanesi olarak görülen radyasyon ve cep telefonunun meme kanseri riskini arttırdığına dikkat çekiliyor.
      Erkeklerde sperm hücrelerinin ölmesinin yanı sıra yavaşlayarak ilerleyen yıllarda öleceğine ve kısırlığın başlayacağına dikkat çeken tıp dünyası tüm erkekler üzerinde büyük bir etkiye sahip cep telefonunun sinir yaptığına da dikkat çekmiş durumdalar
           Aşırı telefon kullanmak ve sık mesaj yazmak omuz, boyun ve baş ağrılarına sebep oluyor. Telefona bakmak için öne eğildiğinizde başınızın ağırlığı omurganıza yük yaparak duruş bozukluğuna ve ağrılara sebep oluyor.     
        Otururken dahi cep telefonlarınızı olabildiğince uzak mesafede tutun, şarj olurken ise farklı boş bir oda da yani o an boş bir oda da şarj etmeniz hem aileniz hem sizin sağlığınız hem de doğa için zararı en aza indirecektir
     Akıllı telefonların en olumsuz yönlerinden biri de, sosyal bir varlık olan insanı, giderek asosyalleşme sürecine götürmesidir. Siz de birçok defa bir kenarda yalnız başına sürekli cep telefonuyla uğraşan etrafıyla ilgisiz insanlara tanık olmuşunuzdur. Hatta bir ortamda birlikte oturan arkadaşların, birbirleriyle sohbet yerine sürekli cep telefonları ile uğraştıklarını, oyun oynadıklarını ya da mesajlaştıklarını görmüşsünüzdür.
     Cep telefonları özellikle faaliyet durumunda iken bu dalgalar daha da yoğunlaşmaktadır. Dolayısıyla cep telefonu ile konuşurken ya da mesajlaşırken sinyaller daha kesifleşmekte haliyle beynimize verdiği zararlar da artmaktadır. Son 10-20 yıl içerinde gerek panik atak, depresyon ve okb (takıntı hastalığı) gibi psikolojik hastalıklar gerekse Alzheimer ve parkinson gibi organik beyin hastalıkları, çağımızın hiç bir döneminde olmadığı kadar anormal artışlar göstermiştir.
     Geçmişte ‘’dumansız hava sahası’’nı çok konuştuk ama gelecekte ise daha çok ‘’dalgasız hava sahası’’nı konuşacağa benzemekteyiz. Hiç şüphesiz bu durum, bebekler ve çocuklar için daha da tehlikelidir. Çocukların beyin gelişimleri, henüz tam olmadığı için, akıllı telefonlardan çok daha fazla zarar görme ihtimali yüksektir.
       Üstelik sürekli akıllı telefonlarla oyun oynayan çocuklarda, ‘’hiperaktivite-dikkat eksikliği sendromu’’ nun gelişme riski de vardır. Bu durumda, yaramaz ve yerinde duramayan, dikkatsiz, algılama ve öğrenme becerileri azalmış bir tabloya girmektedirler.
       Öyleyse kendimizi ve neslimizi tüm teknolojik tehlikelere karşı koruyalım. Her şeyi gerektiği kadarını kullanalım. Yoksa kaybettiklerimizi geriye getiremeyiz. Her şey insan için bunu bilelim.  Öyleyse siz çok değerlisiniz. Hiç bir şeyin size zarar vermesine müsaade etmeyin. Hoşça kalın…