Değerli okurlar, HaberTire'de yazıma yapılan eleştiri ve yorumlar o denli yoğunlaştı ki, bundan sonra yazı sayfasında onlarla birbirimize yazmayı uygun gördüm. Bugünden sonra köşemde bunlara yer vermeyeceğim.

Arkadaşlar diyor ki, hep AKP’yi eleştiriyorsun, hiç mi iyi şeyler yapmadılar. Haklılar. Yapılan iyi şeyleri de yazmak gerek. Ancak haksız, yanlış, demokrasiye uymayan yanları da eleştirmek gerekmez mi?

Olumludan başlayalım. Bana göre en olumlu eylem, kapalı yerlerde sigara içilmesinin yasaklanması. Bu açıdan övgüye layıklar. Eskiden sigara içmeyip de kahve alışkanlığı olan benim gibiler için çok iyi oldu. Ayrıca karayolları daha da geliştiriliyor. Otoban yollar yapılıyor. Hızlı tren seferleri ile şehirlerarası mesafeler kısalıyor. Barajlar, fabrikalar açılıyor. Elbette güzel şeyler. İyi de dostlar bunları iktidardakiler yapmayacak da muhalefet mi yapacak? İktidarda olan hükümetin amacı nedir? Toplumun refah düzeyini yükseltmek, ulusunu çağdaş uygarlık düzeyine ulaştırmak. Bunun için de bunları hangi parti iktidara gelirse gelsin yapmak zorunda. Sayın Demirel’e “Barajlar Kralı” denmedi mi? Tüm karayolları, fabrikalar, havaalanları, barajlar yeni mi yapılıyor. Dünyadaki teknolojiye ayak uydurularak yeni buluşlar topluma yansıtılacak. Bunlara sözümüz yok. Ancak “yalnız bu hükümet zamanında yapıldı” demek de yanlış. Bu konuda anlaşalım.

Yapılan yanlışlara gelince. Bir okurum “Bizi İMF’ye muhtaç etmedikleri için AKP’ye oy verdim” diyor. Bunu söyleyenler sanırım önceki yazımı dikkatli okumadı. Tekrar  söylüyorum. “Onca KİT(Kamu İktisadi Teşebbüsü) satıldı. Buna rağmen dış borç 9 yılda 220 milyar dolardan 599 milyar dolara çıktı.” Bunu bana bir açıklar mısınız?

Ekonomisi en iyi kalkınan ilk 10 ülke arasına girmişiz. Bunu yazan okurum hangi belgeye dayanıp bunu söyledi, bilmem. Ben belge ile konuşayım. 18 Ağustos 2010 tarihli Star gazetesindeki yazı: “Newsweek dergisi, ilk defa “Dünyanın En İyi Ülkeleri” listesi yayımladı. Türkiye, 52. oldu.” 52. olduğumuz bu sıralamada Türkiye’de kişi başına gelir 8 bin 753 dolar olarak belirlenmiş. Üç kişilik ailenin geliri 26 bin 259 dolar, yani 40 bin TL(eski para ile 40 milyar) yapıyor. Bu da aylık yaklaşık 3 bin 500 TL yapar. Kaç kişinin evine bu para ayda giriyor. Bu durumda bile 10. değil 52. yiz. Türkiye kalkınma hızı bakımından da son 8 yılda 149 ülke içinde 29. sıradan 136. sıraya gerilemiştir. G-20 (hızlı kalkınan) ülkeler sıralamasında ise 2002 yılında 3.iken, 2009 yılında ise 17.sıraya gerilemiştir. Bunu doğru söyleyelim lütfen. Halkımızı aldatmayalım.

%70 enflasyonlardan tek haneli enflasyonları görmüşüz. Ben % 85 enflasyonu da gördüm. Ancak, o zamanlar enflasyon gerçek değerlerle hesaplanıyordu. Hesap yapılırken her tür gıda, temizlik, akaryakıt, elektrik ve sudaki artışlar göz önünde bulunduruluyordu. Memur aylıkları da her 6 ayda bir % 40-50 artıyordu. Hatta bir ara 3 ayda bir arttırılmıştı. Şimdi fiyatlar artıyor, aylıklar aynı oranda artmıyor. 2008’de Enflasyona dahil edilmeyenler listesini bir göz atalım. “Peynir, zeytin, çay, şeker, yumurta, çiçek yağı, zeytin yağı, bal, helva, makarna, kahve, ekmek, margarin, sucuk, et, süt, pirinç, mercimek, nohut, kuru fasulye, un, bebe bisküvi, meyve suyu, sigara, deterjan, çocuk bezi, tüp, doğal gaz, elektrik, su, telefon, sebze, meyve vs. vs.” Enflasyon nelere göre hesaplanıyor, bir de ona bakalım: “Hortum, leblebi, Antep fıstığı, soba borusu, ruj, oje, iç çamaşırı, cam, musluk, kilit, yara bandı, gözlük camı, patinaj zinciri, pinpon topu, hamam ücreti, mermer, zımpara, yem, ciklet, ispirto, çuval, barut, gübre,, dinamit, tuğla, alçı, korna, elektrik sayacı,, tencere, çöp sepeti, ampul, kolonya, serum, pil, tornavida, kum, dikenli tel, mürekkep, matkap ucu vs. vs.” Hangileri günlük yaşamımızda daha çok giderimiz bakın, ona göre karar verin.

Eğitimde ve sağlıkta çağ atlamışız. Eğitimde çağ atladığımız kesin. Sınavlardaki şifreler bunun en güzel göstergesi. Sağlıkta da çağ atladık. Her ilacı eskisi gibi alabiliyor muyuz? “Bu ilacı devlet ödemiyor.” sözünü hiç duymadınız mı eczanede. Ayrıca eskiden hastanelerde 15 TL muayene katılım payı ödenmiyordu. Bunu, AKP çıkarmadı mı? Bir okurum “Eskiden memur ilaç reçetesini yazdırır, eczaneden çocuk bezi alır, parfüm alırdı.” demiş. Bunu yapanlar özür dilerim ama karaktersiz, şerefsizdir. İnsanın içinde olduktan sonra şimdi de yapar. Bugün yapan yok mu? Dediğim gibi bu kişilerin vicdanına kalmış.

Neyse siz tüm bu yazdıklarıma rağmen halinizden memnunsanız, sizden özür dilerim. Açıkçası ben memnun değilim. Gerçekleri göremedikten sonra hiçbir zaman da sizinle anlaşamayız. Hoşça kalın, saygılarımla.