14 Temmuz akşamı bir kez daha yıkıldık. 13 kınalı kuzumuz daha lanet olası PKK terörü kucağında can verdi, şehitlik mertebesine erişti. Günahları neydi vatanını savunmaktan başka? O şerefsizlere ne zaman dur denecek? İmralı’daki katilin konuşmalarına ne zaman engel olunacak? Yeter artık! Patlama noktasındayım. Her şehit haberi geldiğinde, çevremizde, yakınımızda olsun olmasın yüreğim kor gibi yanıyor. Göğsüm daralıyor. Bunun sorumluları kimlerse mertçe itiraf etsinler. Biz bu işi beceremiyoruz desinler.

Öncelikle bu evlatlarımızı şehit eden silahların parasının nerede olduğuna bakalım. Bunu herkes biliyor da hükümet mi bilmiyor. Elimizde kanıt var mı? Açın Meclis tutanaklarını bakın. PKK’nın kasasının İsviçre’de olduğunu, Sn. Cemil Çiçek de biliyor. Peki, neden önlemiyor? Bu düpedüz PKK terör örgütüne göz yummaktır.

İkincisi, askerlerimizi şehit eden teröristler nereden geliyor? Hemen Şemdinli’nin güneyinde Irak’ta bulunan kamplardan. Peki, Türk Ordusu buraya neden harekât yapmıyor? Çünkü hükümet izin vermiyor, daha doğrusu Barzani istemiyor. ABD istemiyor. O zaman neden PKK’yı besleyen Barzani’yi tanıyorsunuz? Ayaklarına halılar serip neden değer veriyorsunuz?

Üçüncüsü, bu hainlerin kimden emir alıyorlar? Abdullah Öcalan’dan. Nerde bu bebek katili? İmralı’da. Bu hain yattığı yerden, lüks içinde, konfor içinde, bir eli yağda bir eli balda pervasızca emirler veriyor. Kim izin veriyor buna? Herhalde biz değil, muhalefet değil. Hükümetin ta kendisi.  Bunlar suç değil mi? Öcalan’ın, yakalanıp Türkiye’ye getirildiğinde “beni öldürmeyin, vatanım için her şeyi yapmaya hazırım” diye yalvardığını herkes görmüştü. Cezaevinde ne kadar Türk dostu kesildiği ve Türkiye’ye hizmet aşkı ile yandığı belleklerdedir. Şimdi, bulunduğu İmralı cezaevinde, kendi terör örgütünü Suriye ve Kandil’de olduğundan daha rahat yönetmektedir.

Gözünüz aydın! Sonunda Kürt Açılımı sonuçlandı. Diyarbakır’daki Demokratik Toplum Kongresi’nde BDP demokratik özerkliğini ilan etti. Bundan sonra o bölgedekiler Kürdistanlıyız, diyeceklermiş. İmralı-Ankara işbirliği meyvesini verdi. Lütfen yazının alt kısmından "Bu Tuzak Başka" videosunu izleyin. İzlemezseniz çok şey kaybedersiniz.

Bugünlerin sinyalleri aslında çok önceden verilmişti. Şu sözleri unutmadık. Yüksekova’da seçim bürosu açılışında Selahattin Demirtaş: “Sayın Öcalan’ın fotoğrafıyla değil, bedeniyle burada olmasını istiyoruz ve özgürce kendimizi yöneteceğiz. Burada demokratik özerklik olacak. Kendi kendimizi yönetecek, kendi işsizliğimizi, açlık sorunumuzu çözeceğiz. Bunu engellemek imkânsız.” BDP eş başkanı Aysel Tuğluk’un Hakkâri’de yaptığı konuşma: “Kürtlerin artık sabrı bitmiştir, tahammülü de, devletle olmuyorsa Kürt halkımız kendi demokrasisini kuracak ve kurduğu sistem içinde yaşamasını bilecek kadar örgütlüdür.”

Bunlar bu cesareti nereden alıyorlar? Bir dostumun dediği gibi Kürtçe eğitim, televizyon, yer adlarını serbest bırakmak yetmedi. Komiserlerimiz tokatlandı. Bankalar, iş yerleri, çarşılar, şanlı Al Bayrağımız yakıldı. Kandil’den inen PKK’lılar  Habur’da törenlerle karşılandı. Ayaklarına dek hâkim ve savcı gönderildi, anında “Pişman olduk.” deyince affedildi. PKK ile savaşanlar, Apo’yu tutuklayıp Türkiye’ye getiren subaylar “Ergenekoncu” diye hapse atıldı.

İşin ilginç bir boyutu da hem referandum öncesi, hem seçim öncesi PKK neden ateş kesti? Referandum ve seçim biter bitmez neden bıraktığı yerden kurşun sıkmaya başladı? Yani; seçim öncesi ateş durduruldu, insanlar biraz olsun huzur hissettiler, seçmenin gözü boyandı. Seçim bitti, AKP kazandı. Kan akmaya başladı. Başbakan Erdoğan: "bu eylemleri yapanları biliyoruz" diyor. İmralı görüşmeleri, seçim öncesi ateşkesin nasıl ve neye karşılık sağlandığı açıklansın.

Artık “Şehitler ölmez” sloganları da atılmıyor. Geçen yıl Filistin için yırtınanlar nerede? O yeşil bayraklı kalabalık neden Kızılay’a-Taksim’e çıkıp bağırmıyor? Niçin birileri “Dünyayı başlarına yıkarız” diye parmağını dört bir yana sallamıyor? Birileri niçin televizyona çıkıp ağlamıyor? Niçin dünyayı ayağa kaldırmıyorlar? Hopa’da aracı taşlanınca başbakan ” Eşkıya şehre inmiş” diye bağırmıştı. Meclisteki eşkıya için ne yapacak.

Yeter artık bu acıları yaşamayalım. Terörle pazarlık, anlaşma olmaz, teröre göz yummak olmaz, PKK güç kazanıyor ve biz şehit oluyoruz. Ey yetkililer! Çıkın ortaya yasaları uygulayın ve şehitlerimizin hesabını sorun!

Sevgili dostlar şehitlerimize Allahtan rahmet, ailelerine sabır diliyor, bu acının artık son bulmasını diliyorum. Saygılarımla, hoşça kalın.