Dr Hakan DikbaşTire Devlet Hastanesi Hemodiyaliz Ünitesi 2,5 yılda 20 hastasına böbrek nakli yapılmasını sağladı. Organ nakli konusunda hassas davranan Tire Devlet Hastanesi kısa sürede 20 hastasını yeniden yaşama döndürdü. 31 Ekim 6 Kasım tarihleri arasında düzenlenen Organ Bağış Haftası kapsamında da organ bağışı konusunda bilinçli olunması gerektiğini vurgulayan  Tire Devlet Hastanesi Hemodiyaliz  doktorlarından Hakan Dikbaş organ bağışı hakında İha Muhabiri Fatih Şaşmaz’ın sorularını cevapladı. İşte Organ bağışı hakkında merak ettiğiniz  sorular ve cevapları.   Doku ve Organ Nakli Nedir ?     Dr.Hakan Dikbaş:  Organ Nakli, (yabancı dildeki adıyla Transplantasyon) günümüzde başka hiçbir tıbbi çözüm olmadığı için, bir insanın organ ya da dokularının ihtiyacı olan başka bir insana, tedavi amacıyla nakledilmesi işlemidir. Nakil ameliyatla ya da çeşitli tıbbi yöntemlerle yapılır. Bu sayede ölümcül durumdaki ya da beden işlevlerinin bir kısmını yerine getiremeyen hastanın sağlıklı bir yaşama kavuşması sağlanır. Böbrek, karaciğer, kalp, akciğer, pankreas organ nakillerine, gözün saydam tabakası olan kornea, kan, kemik iliği ve pankreasın insülin salgılayan hücreleri de doku nakillerine örneklerdir. Organ Nakli hangi hastalıklarda zorunlu bir tıbbi uygulamadır? Dr.Hakan Dikbaş:Organ Nakli, kimi organların işlevlerini yerine getiremeyecek duruma geldiğinde ve başka hiçbir tıbbi çözüm olmadığına karar verildiğinde zorunlu bir uygulamadır. Kronik, yani geriye, sağlıklı durumuna kavuşturulamayacak biçimde hastalanmış organların yerine sağlıklı organların takılması, hastanın sağlıklı yaşama döndürülmesinin günümüzde tek tedavi yöntemidir. Organ nakli canlıdan veya kadavradan yapılabilir. Yaşayan bir insan, böbreklerinden birini ve/veya karaciğerinin bir kısmını nakil ihtiyacı olan bir başkasına hayatta iken verebilir. Her iki organ bağışında da vericinin sağlığını olumsuz yönde etkileyen tıbbi hiçbir bulgu ortaya çıkmamıştır. Taşınan risk, vericinin geçireceği ameliyatın riski kadardır. Kadavradan nakil ise beyin ölümü geçekleşmiş kişinin nakili yapılabilecek organlarının alıp ihtiyacı olan bir kişiye nakli şeklinde olur. Hangi organ ve dokular nakledilebir  Dr.Hakan Dikbaş:Dünyada kalp, akciğer, karaciğer, böbrek, pankreas ve ince barsak gibi organlar ile kan, kemik iliği ve pankreasın insülin salgılayan hücrelerin nakli yapılabilmektedir. Türkiye'de ise, kalp, akciğer, karaciğer, böbrek, pankreas, kornea, kemik iliği ve kan nakilleri başarıyla yapılmaktadır. Dünyada, organ nakli yapılmazsa yaşamı ölümcül bir tehlike altında olan 1 milyara yakın insan yaşamaktadır. Sağlık Bakanlığı'nın son verilerine göre, bu sayının 48 binini ülkemiz yurttaşları oluşturmaktadır ve bu sayı her sene 4-5 bin civarında artmaktadır. Organ Bağışı nedir? Dr.Hakan Dikbaş: Organ bağışı ise kişinin sağlığında, kendisi öldükten sonra organlarının kronik organ hastası olan kişilere nakledilmesi için bağışlamasıdır. Yasalara göre herkesin, iki tanıkla birlikte, kendisi öldükten sonra organlarını bağışladığını belirten bir belgeyi doldurarak imzalamasıyla ve bu belgeyi yetkili kurumlara teslim etmesiyle yapılmış olur. Bu belgeler yetkili kurumlarca hazırlanmış olabileceği gibi, kendilerinin hazırladığı bir belge de olabilir. Ayrıca sürücü belgesi alan kişiler, belgede "organlarımı bağışlıyorum" bölümünü işaretlemiş olmakla, organlarını bağışlar. Organlarının tümü, biri ya da birkaçı bağışlanabilir. Bu seçenekler bağış belgelerinde vardır. Bağış Belgesi, yetkili sağlık kuruluşlarının kayıtlarına geçer. Kişi bu belgeyi yanında bulunduracak olursa, ölümü halinde bağış vasiyeti yerine getirilir. Kişi bağış kararı aldıktan sonra vazgeçebilir, bunun için belgesini imha etmesi veya yanında organlarını bağışlamadığını beyan eden bir belge taşıması yeterlidir. Kişi organ bağışı yapmak istemediğini bir belge ile belirten kişiden hiçbir koşul altında organ alınması mümkün değildir. Organ bağışlamak tam anlamıyla kişinin iradesiyle ve gönüllü biçimde yapılan bir insani davranıştır. Beyin Ölümü nedir? Kimler beyin ölümüne karar verir? Dr.Hakan Dikbaş: Bir kişi herhangi bir nedenle yaşamsal işlevlerini yitirdiğinde buna "beyin ölümü" denir. Bu durumda kişi kendiliğinden soluk alıp veremez. Beyin işlevini geri dönülmez biçimde yitirmiştir. Tıp, bu durumu "ölüm durumu" olarak kabul eder. Kalbi ise, yalnızca solunumu sürdürmeyi sağlayan solunum cihazlarına ve başka makinelere bağlı olduğu sürece çalışabilir. Beyin ölümü kararını ancak dört kişiden oluşan bir uzman doktor ekibi karar verir. Bu uzman ekip, kardiyolog, anestezi ve reanimasyon uzmanı, nörolog ve nöroşirurjiyen'den oluşur. Bu ekip, fizik muayene ile ve o ülkede o merkezde tıbbın en ileri olanakları içerisinde laboratuvar tetkikleri yaparak beyin ölümü olduğuna karar verir ve bunu bir belge ile resmileştirir. Bu resmi belge hazırlanmadıkça beyin ölümü kesinlik kazanmamış sayılır ve kişinin organları asla alınamaz. Dört kişilik ekipten hiçbiri, hastayı yatıran, durumunu takip eden doktorlardan değildir. Organ nakli yapan ekibin içinden bir doktor da bu dört kişilik ekipte yer alamaz. "Beyin Ölümü" kararını tıbbın olanakları ölçüsünde, yukarıda sayılan uzmanlar bağımsız olarak verir. Kadavradan organ naklinin yapılabilmesi için beyin ölümü belgesinin hazırlanmış olması, kişinin sağlığında organlarını bağışlaması, bağışladığına dair bir belge yoksa yakınlarının rızasının alınması şarttır. Canlıdan organ nakli için kişinin 18 yaşını doldurmuş bulunması, akli dengesinin yerinde olması şarttır. Canlıdan organ naklinde, verici kişinin maddi bir çıkarı olması ve/veya bu durumu bilen doktorun organ nakli yapması suçtur. Organ alımı, satımı, bunun ticaretinin ya da reklamının yapılması ağır ceza gerektiren bir suçtur.   Dinimiz ve diğer dinler organ nakline ve organ bağışına nasıl bakmaktadır   Dr.Hakan Dikbaş:Dinimiz Müslümanlık organ bağışı konusunda hiçbir kuşkuya yer bırakmayacak biçimde açıktır ve organ bağışıyla hayat kurtarmanın sevap olduğunu bildirmektedir. Diyanet İşleri Başkanlığı'nın 1980 yılında aldığı karar aynen şöyledir: "Başkanlığımız Din İşleri Yüksek Kurulu'nun 6.3.1980 tarih ve 396 sayılı uzun kararı ile organ naklinin caiz olduğunu bildirmiştir. Bu karara göre organ nakli için şu şartlara uyulması gerekmektedir. 1.Zaruret halinin bulunması, yani hastanın hayatını veya hayati bir uzvunu kurtarmak için bundan başka çarenin olmadığının mesleki ehliyet dürüstlüğüne güvenilen bir tabib tarafından tesbit edilmesi. 2.Hastanın bu yoldan tedavi edileceğine tabibin zann-ı galibinin bulunması. 3.Organ veya dokusu alınan kişinin, bu işlemin yapıldığı esnada ölmüş olması. 4.Tedavisi yapılacak hastanın da kendisine yapılacak bu nakle razı olması gerekir. Sizin organınızı vereceğiniz kişinin yaptığı iyi ve fenalıklardan tamamen kendisi sorumludur." Hıristiyanlık, Yahudilik, Budizm ve diğer dinler de, organ bağışını insan sevgisinin bir parçası olarak kabul etmektedirler ve bu alandaki çabaları destekledikleri gibi, din kurumları organ bağışının yaygınlaşması için özel çabalar yürütmektedirler.   Bir hasta henüz ölmeden organlarının alınması mümkün müdür   Dr.Hakan Dikbaş:Hayır, mümkün değildir. Bir hasta henüz ölmeden organlarının alınması mümkün değildir. Bir hekimin asıl görevi hastalarını tedavi etmektir. Hipokrat'ın koyduğu esaslardan biri olan "önce zarar verme" (primum nil nocere) tüm hekimlerin ilk amacıdır. Hekim bir hasta ile karşılaştığında ona zarar vermeden tedavi etmek üzere eğitilmiş ve yemin etmiştir. Yapılan tüm girişimlere rağmen hasta hayatını kaybeder veya hayatını kaybetmiş olarak hekime ulaşırsa organ alımı konusu gündeme gelebilir. Bu gibi durumlarda da hekimleri zan altında bırakmamak için yukarıda anlattığım yasal düzenlemeler yapılmıştır.   Beyin ölümü gelişen her hastanın organları alınır mı   Dr.Hakan Dikbaş:Beyin ölümü gelişen her hastanın organları alınamaz. Ölen kişinin üzerinden organlarını bağışlamadığına dair bir belge çıkarsa hiçbir şekilde organları alınamaz. Kişinin üzerinden herhangi bir belge çıkmazsa yakınlarının beyanı esas alınır. Hayatta iken yakınlarına yapmış olduğu sözlü vasiyete göre yakınları organ bağışında bulunur veya bulunmaz. Bu durumda yakınlar olumsuz yanıt verirse hiçbir şekilde organları alınamaz. Ölen kişinin o andaki tıbbi durumu, önceden geçirdiği hastalık ya da ameliyatları, organ ve dokularının tamamı ya da bir kısmını nakledilemez hale getirmiş olabilir. Bu durumlarda ilgili organ veya dokular kullanılamayacaktır. Duruma göre bağış konusunda bir engel olmasa bile bu nedenle organ ve dokuları alınamayabilir. Hangi durumlarda yakınların izni aranmaksızın organ veya doku alınabilir?Organ Nakli     Dr.Hakan Dikbaş: Kişinin üzerinden organ bağışı yaptığına dair bir belge çıkarsa ilgili organ veya dokuların alınması için yakınlarının iznine gerek duyulmaz. Beyanda belirtilen dışında organ veya dokular yakınları izin verse bile alınamaz. Öldüğü zaman üzerinden organ bağışı ile ilgili hiçbir belge çıkmayan kişilerin o ana kadar yakınlarına ulaşılamadı ise ve beyin ölümü gelişen kişinin vücut fonksiyonlarını istenen düzeylerde tutmak imkansız ise yakınlarının izni olmaksızın organ ve dokuları alınabilir. Yasalarımıza göre ölünün vücut bütünlüğünü bozmayacak (kornea gibi) doku veya organların alınması için kimsenin iznine gerek yoktur. Ancak hekimler organ nakline karşı duyulan ilgiyi kırmamak için mümkün olan her koşulda izni almaktadır.   "Organ bağış kartı"nı olumlu dolduran herkesin organları alınabilir mi?     Dr.Hakan Dikbaş: Hayır alınamaz. "Organ bağış kartları", kişilerin kendi düzenledikleri belgeler ve resmi kimlik kartlarındaki ilgili bölümler, kişilerin kendi niyetlerini belirttikleri belgelerdir. Organ ve doku nakli için uygun tıbbi koşullar gereklidir. Bu koşullar gerçekleşmeden organları nakledilemez, dolayısı ile alınmaz.   Hayatta iken organ bağışı yapmış bir kişi hastane dışında bir yerde öldüğü zaman organlarını almak mümkün müdür ?     Dr.Hakan Dikbaş:Pratik olarak mümkün değildir. Kalbi durmuş kadavraların organları, kalp durduktan çok kısa bir süre sonra (yarım saat, bir saat) çıkartılmış ya da özel tıbbi önlemler alınmış olmaz ise kullanılamaz hale gelir. Bu durum hastanede yatan hastalar için bile güçlük yaratmaktadır, hastane dışındaki benzer durumlar pratik olarak alınmasını imkansız hale getirmektedir.   Organ bağış kartını olumlu dolduran herkesin organları kullanılamıyorsa neden bu kartlar veya belgeler düzenleniyor ?     Dr.Hakan Dikbaş: Son evre organ hastaları için hayatta kalmanın tek yolu organ naklidir. Canlıdan organ nakli belirli organlar için uygulanabilen bir tekniktir ve her hastanın uygun vericisi bulunmamaktadır. Bu nedenle tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de yeterli sayıda organ yoktur. En büyük organ kaynağı uygun koşullarda hayatını kaybetmiş kişilerin organlarıdır. Bu durumdaki kişilerin vücut fonksiyonları tamamen tıbbi destekle devam etmektedir ve bu durumu uzun süre dengede tutmak imkansızdır. Dolayısı ile kadavradan organ alınabilmesi için zaman çok önemli bir faktördür. Diğer yandan hiç beklenmedik bir anda yakınını kaybettiğini öğrenen bir kişinin organ bağışı için hızlı karar vermesini beklemek çok zordur. Yakınlar ancak hayatta iken organlarını bağışladığını belirten yakınları için hızlı karar verebilmektedir. Ayrıca bu konuyu kaybettiği yakını ile özel olarak konuşmamış, ancak kendisi organ bağışı yapmış kişiler, o zor ve acılı anda kendisine organ bağışında bulunup bulunmayacağı soran hekimin neden böyle bir teklifte bulunduğunu idrak edebilir. Özetle "Organ Bağış Kartları", "Organ Bağış Kampanyaları", "Transplantasyon Haftası" ve "Transplantasyon Oyunları" gibi çeşitli faaliyetlerin tek bir amacı vardır; Bir yakınımızı kaybettiğimiz anda onun organları ile kurtulabilecek hayatların var olduğunu daha önceden öğrenmemizi ve gerektiğinde bu kararı daha hızlı alabilmemizi sağlamaktır. Fatih ŞAŞMAZ (Tire İHA)
Editör: Haber Merkezi