Eğer bir gün.
Unutursak insanlığımızı.
Unutmuşsa bize insanlığımızı hatırlatanlar da insanlığını.
Bir gece yarısı başımızı yumuşacık yastıklarımıza koyduğumuzda hatırlayalım.
Acımak, anmak, ya da mağrurlanmak için bile olsa, adını ne koyarsak koyalım. Yeterki hatırlayalım.
Çanakkale'yi, Galiçya’yı, Birinci ya da İkinci Dünya Savaşı'nı.
Trablusgarp, Yemen Balkan Savaşlarını.
1912' den 1918’e kadar devam eden o kanlı savaşları!.. 
O Savaşlarda kol kola sırt sırta Cenk eden kan döken Gaggoşları, dadaşları, efeleri, yörükleri, zazası, kürdü Türk'ü hatırlayalım.
Karşılarında kimlerle savaştıklarını kime neye karşı ve niçin mücadele verdiklerini hatırlayalım.
Birlikte aç susuz uykusuz dağ başında donup kalan Sarıkamış'ı hatırlayalım.
Yoktu karşılarında PYD, YPG, PKK IŞİD, PARALEL, yada muhalif siyasi bir parti, ve ya muhalif oldukları bir hükümet. 
Bir ordu vardı ve o ordunun karşısında Yunan, İngiliz, Fransız vardı. Tek devlete karşı devletliler vardı. Ve onlara karşı savaşan Türkiye... 
Nereye gitti peki bunlar? Verdikleri mücadelenin boşa çıkmayacağına ahd edenler nereye kaybolacaklardı? Biz yaşanmış bitmiş savaşlar olarak bakıp hikayeleştirirken tarihimizi, onlar bu topraklarımızda hedeflerine odaklanmış harıl harıl çalışıyorlardı. Günden güne hiç belli etmeden usulca büyüyorlardı ve sonra karşımıza küçük küçük guruplarla çıktılar. Önce unutturdular bize insanlığımızı. Derslerini iyi çalışmışlardı. Hedefe adım adım ilerleyeceklerdi. Şeytanla ahidleri vardı. Sabır göstereceklerdi.. Önce rahatlığı aşılayacaklardı. Uyuşturacaklardı beyinleri. Uyanık olanları ihtirasla dolduracaklardı. Unutturacaklardı kardeşliği ve kardeşliğimizi hatırlatan tüm değerlerimizi. Tarihimizi geçmişimizi özümüzü, ellerini ovuştura ovuştura güleceklerdi içimizdeki kavgalara. İdeolojik saplantılarımız yüzünden yıktıklarımıza ve ihtiraslarımız yüzünden öldürdüğümüz vicdanlarımıza. Saracaklardı her yanımızı evimizi yurdumuzu çoluğumuzu çocuğumuzu. Biz hiç fark etmeden hatta "biz Türküz güçlüyüz" diye naralar atarken alkış tutacaklar tebrik takdir edeceklerdi. İçimizdeki çıbanları böyle besleyecek büyüteceklerdi.. Kardeşi kardeşe, anneyi evlada, babayı oğluna, akrabayı akrabaya kırdıracaklardı. Doğmamış bebeleri öldürecek. Gencecik fidanları gömeceklerdi. Ninelerimiz dedelerimiz bir masal kahramanı gibi anlatılırken onlar geçmişleri üzerine yemin edip neslimize insanlığımıza saldıracaklardı.. Evet, bize insanlığımızı unutturup bizi bize düşman edenler dostça yaşıyorlardı dünyalarında. Kardeşler hani Peygamberimizin (S.A.V)bir hadisi vardı "Müslüman uyanık olmalıdır. Uyanık olun" Uyanık olalım. Kaldırıp başımızı yumuşacık yastıklarımızdan ilk günkü gibi Adem'in Habil'den olma çocukları gibi insanlığımızı sonra insanlığımızı ve insanlığımızı kazanalım. Şimdi bizi uyutanlara karşılık uyanık olalım. Hatırlayalım kendimizi. Bizi bize kırdırmak isteyenlere karşı onların oyunlarına karşı konu ne olursa olsun birbirimize dilimiz sevgi, duruşumuz saygın ve asil olsun... Kavganın gürültünün olmadığı bir toplum her zaman saygınlığını ve yerini korur.
Hatırlayalım ve uyanalım uykudan