Değerli okurlarım, para her şey değildir. Para karşılığında satılamayacak değerler de vardır. Kutsal varlıklarımız. Evlat sevgisi gibi, üzerinde yaşadığımız yurt gibi. Arabasız, cep telefonsuz, politikasız ve hatta parasız bir dünyada yaşayabiliriz. Ancak toprağımızdan vazgeçemeyiz. Son dönemlerde topraklarımız, kamu kuruluşlarımız, devlet kaynaklarımız durmadan satılıyor.
Türkiye'nin 1986-2002 dönemindeki özelleştirme miktarı 8 milyar dolar iken 2002-2011 döneminde toplam 34 milyar dolarlık özelleştirme gerçekleştirildi. Acaba iktidar partisi bakanları son dönemlerde KİT’lerin satışı için neler söylemişler, bir göz atalım mı? Bunların başında pazarlama uzmanı eski Maliye Bakanı Sayın Unakıtan geliyor. İşte tarihe geçecek sözleri ve sonrasında olanlar.
“Ne banka bırakacağız, ne fabrika, ne liman, ne de işletme. Hepsini satacağız.” Limanlar Yunanistan’a satılır.
“Sümerbank tarihten siliniyor. Elinde bir şey kalmadığı için ismini de kaldırıyoruz.”  SÜMERBANK, İngiltere’ye satılır.
“Stratejik yer imiş. Ne stratejisi, önemli olan müşteri bulmak. Müşteri gece gelsin, pijama ile çıkarım karşılarına. Seviyorum bu işleri arkadaş”. SEKA, Yunanistan’a satılır.
“Kar edeni de, zarar edeni de satacağız.” ŞEKER FABRİKALARI İsrail’e satılır.
“Babalar gibi satarız.” TEKEL, İsrail’e satılır.
“Ülkenin işgal altına girdiğini söylüyorlar. Gelsinler işgal etsinler.” PETKİM, Amerika’ya satılır.
“Parayı veren düdüğü çalar. TÜPRAŞ’ı Ruslara satar mısın diyorlar. Satarım arkadaş.” TÜPRAŞ, Amerika’ya satılır.
“Bütçeden hiç para harcanmadan mayınların temizlettireceğiz, temizleme çalışması karşılığında kullanım hakkı tanıyacağız ve temizlenen alanda organik tarıma geçeceğiz ” TSK’nin yerleri belirlenmiş ve 1,5 yılda temizleme garantisi vermesine rağmen İskenderun’dan Habur’a kadar olan 3 milyon dönümlük arazi Yap-İşlet-Devret modeliyle 49 yıllığına İsrailli bir firmaya verildi.
“Seni orayı (iyi et) diye koyduk. Maaşını alan bürokratsın. Kime satılırsa satılsın sana ne? Koltuk boş kalmaz. O kadar parayı da veriyoruz. Kalkıp özelleştirmeye mani olacak. Aydın Doğan bankasını satarken genel müdüre mi soracak, (ben bunu yerliye mi yabancıya mı satayım) diye.” Unakıtan’ın Erdemir’in  yabancılara satışına karşı çıkarak istifa eden Erdemir ve İsdemir genel müdürlerine verdiği yanıt.
Bir söz de Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’dan. “20 bin dolar veren herkese, Telekom’a ait bilgileri veririz. 20 bin dolar veren kızımızı görür’’ Sonuçta, Binali Yıldırım’ın dediği gibi, paraları basıp, kızlarımızı gördüler. Hoşlandıklarını satın aldılar. TELEKOM Amerika’ya satıldı.
Ve başbakan Recep Tayip Erdoğan: “Türkiye’yi pazarlıyorum. Bizim için verilecek para önemlidir. Her şeyi pazarlar satarız, parayı veren düdüğü çalar.”
“Bunu geçirmek bizim görevimizdir.” AB’ye girişimizin ve ABD’yi her yönden müttefik ilan edişimizin ön şartı olarak öne sürülen 1 Mart  2003 Tezkeresi öncesi Unakıtan’ın bu sözü ve AKP‘nin büyük gayretlerine rağmen 250 ret, 264 kabul, 19 çekimser oyla reddedildi. Bu ABD'nin Irak operasyonunda hiçbir şekilde Türkiye'den yararlanamayacağı anlamına geliyordu. Tezkere geçseydi, 65.000 Amerikan askeri, 285 uçak, 65 helikopter ülkemize zaman sınırı olmadan konuşlanacaktı. AKP’nin içinde sağduyulu vekiller de varmış, şükürler olsun.
Bir de atalarımıza kulak verelim. " Fethettiğim yerleri ecnebilere(yabancılara) satanlar, Allah'ın gazabına uğrasınlar." - Fatih Sultan Mehmet.
Ve: "Söz konusu vatan ise, gerisi teferruattır.". "Vatan namustur, Vatan şereftir, Vatan korunacak tek hedeftir". "Vatan toprağı, kutsaldır, kaderine terk edilemez" diyen ATAMIZ.
Peki, bunlar olurken biz ne yaptık? Yalnızca uyuduk. Öyle değil mi dostlarım. Yazımı Kenya Devlet Başkanı Kenyatta’nın çok sevdiğim sözünü hatırlatarak bitiriyorum. “Batılılar geldiğinde ellerinde İncil, bizim elimizde topraklarımız vardı. Bize gözlerimizi kapayarak dua etmeyi öğrettiler. Gözümüzü açtığımızda, bizim elimizde İncil, onların elinde topraklarımız vardı."
Saygılarımla hoşça kalın.