Üçüncü lig ikinci gurupta mücadele eden takımımız Tire 1922, Lig’in 23. haftasında Ankara Demirspor’u kendi evinde konuk etti. Her ne kadar maçın ilk yarısı her iki takım da istenilen oyunu ortaya koyamasa da ikinci yarı heyecan biraz daha tırmandı. Maçın sonlarına doğru ha şimdi oldu ha şimdi olacak derken dakikalar 87’yi gösterdiğinde topu kendi kalemizin ağlarında gördük ve maç bu skorla sona erdi. Tire 1922 olarak altın değerindeki bir 3 puanı daha kaybettik.

Maçın bitiminde herkesin ağzında aynı terane.

-Deplasmana gidiyor puanla dönüyor, kendi evine geldiğinde kaybediyor.

Herkes bunu mırıldanıyor ve bu sorunun cevabını arıyor.

Ben size bu sorunun cevabını vereyim.

Takımımız neden iç sahada puan kaybediyor?

Kendi evimizde oyuncularımız neden performanslarını ortaya koyamıyor?

Dışarda topladığımız puanları neden içerde kaybediyoruz?

Soruların hepsi aynı kapıya çıkıyor değil mi?

Kendi sahamızı neden avantaja çeviremiyoruz?

Şimdi gelelim zurnanın zırt dediği yere…

Yıllardır Tire’nin iç sahadaki tüm maçlarını tribünden bizzat takip eden biriyim. Futboldan anladığım konusunda çok büyük iddialarım da yok. Ancak iyi bir gözlemci olduğumu düşünüyorum. Tire 1922’nin en büyük sorunu bir gurup kendini bilmez taraftardır. Sözlerim yanlış anlaşılmasın. Binlerce taraftarımız var ve hepsinin takımını canı gönülden desteklemeye geldiğini biliyorum. O yüzden eleştirilerimi taraftarlarımızın tümüne yöneltirsem haksızlık etmiş olurum. Tribünümüzün çeşitli yerlerinde konuşlanan 20 kadar taraftar görünümlü vatandaşımız var ki sormayın gitsin.

Ben onlara taraftar demiyorum. Çünkü onların stadyuma takımı desteklemeye değil, stres atmaya, bağırıp çağırıp küfür etmeye geldiğini düşünüyorum.

Bu 20 kişilik grup hangi maçta olursa olsun kendi kafalarına uygun arkadaşlarıyla bir araya gelip başlıyorlar küfür mesaisine.

Ama öyle böyle küfürler değil.

Ana, avrat, bacı düz gidiyorlar.

Haa sözlerim yanlış anlaşılmasın

Bu arkadaşlar karşı takımın oyuncularına değil, kendi oyuncularımıza küfür ediyorlar.

Sebebi her ne olursa olsun, muhatabı her kim olursa olsun, ister kendi takımımıza ister rakip takıma küfür etmek son derece yanlış ve insanlık dışıdır.

Her takımın mutlaka bir hedefi var.

Kazanmak…

İyi olan kazanır.

Taraftarlara da takımlarını saygı çerçevesi içinde desteklemek düşer.

Peki bizde öyle mi?

Tire 1922’li futbolcularımızın birçoğunun eşi, annesi, babası ve ailesi destek olmak için maçları takip ediyor. Futbolcu oyun içinde beklenmedik bir hata yapıyor, en basitinden hatalı bir pas, hatalı bir top kaybı yaşıyor bu 20 kişilik gurup başlıyor küfürleri savurmaya.

Bu küfürleri futbolcu duymuyor mu sanıyorsunuz?

Futbolcuların ailelerinin duymadığını mı sanıyorsunuz?

Futbolcunun annesi adamın yanı başında,

Adam umarsızca annesine küfür ediyor.

Bu nasıl bir zihniyet, nasıl bir ahlaksızlıktır.

Şimdi siz söyleyin.

Bu şartlar altında küfür edilen bir oyuncu oyuna nasıl konsantre olsun?

Bir yandan maçın stresi, bir yandan tribünün baskısı futbolcunun aklını başından alıyor.

Futbolcularımız maçı kendi evinde değil, sanki deplasmanda oynuyor.

Deplasmanda olsa bu kadar baskı altında olmaz belki de.

Sözün özü; ne maç izlemeyi biliyoruz, ne takım desteklemeyi.

Bildiğimiz tek şey bağırıp çağırmak, fütursuzca küfürler savurmak.

Peki bunun çözümü ne?

Takım yönetimi, yetkililerle masaya oturacak ve bu kendini bilmez taraftarları tek tek tespit edecek.

Bir maçı takip etseler onlar zaten kendilerini anında belli edecek.

Belirlenen bu taraftar gurubuna gerekli cezai işlem uygulanacak ve uzunca bir süre maç izlemekten men edilecek.

İşte o zaman iç sahayı avantaja çevirmeye başlayacağız.

İnanın hem futbolcularımız, hem teknik heyet, hem de takım yönetimi rahat bir nefes alacak.

Aksi halde hepsinin üzerindeki bu psikolojik baskı sezonlar boyu sürüp gidecek.

Buradan Tire 1922 Spor Kulübü Başkanı Sayın Mutlu Sarayköylü’ye, Onursal Başkan Tire Belediye Başkanı Tayfur Çiçek’e sesleniyorum.

Lütfen bir an önce bu konunun gereğini yapın rahat bir nefes alalım.

Tribünlerimizde kendini bilmez, küfürbaz taraftar istemiyoruz.