Son aylarda malumumuz devlet içindeki rüşvet olaylarıyla, emniyet, hakim, vali, kaymakam ve memur atamalarıyla, Hatay'da yakalanan silah dolu tırlar, seçimler ve sonuçlarıyla, hareketli günler yaşadık ve bunların sonucunda her gün gerginliklerin fitilini ateşleyen, her gittiği yerde ya bir kavga ya da bir kaos taşıyan bir başbakan ile yola devam ediliyor. Bu arada küçük bir soru sormak istiyorum. İstanbul Emniyet Müdürü hemşehrimiz sayın Hüseyin Çapkın’ın bu ülkeye ne zararı oldu? İsteyen herkes cevaplayabilir. Bu sürecin başlangıcı her ne kadar 17 Aralık gibi anlaşılsa da geçmişinin derin olduğu yavaş yavaş anlaşılıyor. Onun için son yılların tarihi günlerini yaşıyoruz.

En son yaşadığımız acıların, zirveye ulaştığı Soma madeninde bile maden şehitlerimize gereken saygı gösterilmedi. Vatandaşın hatta dayağa, hakarete maruz kaldığı yer olarak hafızalarda kalacak. Belli ki milletçe ilk düğmeyi yanlış ilikledik. Çünkü artık gömleğin her iki tarafı bunu anlatıyor.

Her gün menfi yönde hareketlilik yaşanan ülkemizde artık doğruların bile tartışılır olduğunu üzülerek ifade ediyorum. Gelişen olaylar öyle bir hal aldı ki; Hani biri hırsızlık yapar veya adam öldürür, ceza evine girer, çıktıktan sonrada “işte adamın şahı, işte şu kadar leşi var veya kökten temizlik yapmış” gibi avam cümleler kurulur, o adam toplumda 1 numara olur ve yaptıkları, söyleyenler tarafından meşrulaştırılmış olur. Yahu! o içeri giren adam ya katil, ya da hırsız. Aslında sebebi belli. Bana kötülüğü olmasın da ne olursa olsun. Bakınız, Soma'daki markette tokatlanan vatandaş da aynı değil mi? Bir başbakan tarafından tokat atılmanın neresi doğru anlatılabilir? Bu olayı dahi savunanlara söyleyecek hiç bir sözüm yok. Zira bir başbakan kendini kontrol edemezse müşavir kendini nasıl tutsun?


Tüm yaşananlara rağmen yapılanlar hissedilmiyorsa ya iğne çok keskin veya iğneci çok USTA olmalı. Hele hele sokaktaki diplomasız politika doktorlarına güvenip kulaktan dolma iğneyi kullanırsa "yandı gülüm keten helva" şifa bekle ki bulasın.


Geçtiğimiz günlerde Sabah ^Gazetesi yazarı Sevilay Yükselir, A HABER TV'de yayınlanan programda, Zaman Gazetesi yazarı Ali ÜNAL daha önce rüşvet kelimesini anlatmış, alınan paranın MER'İ kanunlara (yasalara uygun)olmadığını anlatan  bir konuşma yapmış, vay efendim o (Ali BULAÇ) Yazarlığı bıraksın!!! Ali BULAÇ İLAHİYATÇI, yani yaptığı açıklamanın uzmanı, rahatsızlık niye? Şunu anlayamıyorum; rüşvet bahsinin geçtiği her yerde hem hükümet, hem de havuz medyası küplere biniyor. Yoksa böyle bir şey sinirlenmeye de gerek yok. Başbakanın geçtiğimiz 5 ayın ünlü bir deyimi vardı, neydi o?


"MÜDDEİ İDDİASINI ISPATLAMAKLA MÜKELLEFTİR" ıspat var, şahit var ama işe yaramaz çünkü SN.BAŞBAKANIN kendi kanunları var. Hele bir de ÇANKAYA'YA çıkarsa resmen imtiyaz hakkı isteyen, BAŞBAKAN'lıktaki aynı haklara talip olan bir CUMHURBAŞKANLIĞINA göz kırpıyor.


Hoşça ve sağlıcakla kalınız.