Yumaklarımı döktüm, makarnalarımı hazırladım...
Hengellik kare kare makarnalarım, fiyonklarım, içli mantılarım hazır...Kestiğim  her makarnada ruhumu çocukluğum, geçmişim sarar, yine öyle oldu.....
TOKAT ZİLE'DEN BANA KALANLAR KALBİMİ SARAN BİR KAÇ ANI.....
İzinlerimizde giderdik Zile'ye....Anneannemin dedemin hasretle bekleyen ışıl ışıl sıcacık gözleri karşılardı kapıda bizi...Hasretle sarıldığımız bedenlerimiz ruhlarımızı  ne kadar doyurur bilmem ama...Evimizin yasemin kokusu içime dolar ruhuma huzur verirdi... 
         O ev benim yuvam o ev benim mutluluğum şımarıklığım çocukluğum neşemdi... Aslında o ev annemdi ondan kalandı beni ve yaralarımı sarandı...
           Ne zaman Yasemin çiçeğinin kokusu gelse burnuma yüreğim sızlar ... Anneannemin kokusu... yasemin çiçeği koyardı koynuna sarıldımı sana mis gibi kokardı...Soyundumu çiçekler dökülürdü yere...Bütün torunlar birer ikişer toplar içimize çekerdik kokusunu...
            Çantasında çiçek taşıdığı kadar şekerde taşırdı mahallenin çocuklarına...Anneannemin gelişi mahallenin çocuklarının curcunasından belli olurdu...Hepsine tek tek şeker verir büyük adamlarmış gibi hallerini hatırlarını sorar gönüllerdi...
                Biz gelince artık iki kişilik nüfusa düşmüş evleri evlatlarıyla şenlenir torunlarıyla bereketlenirdi...
           Dedem evimizin bahçesinde bir kuzu sallandırır....Şükür bugünde doldu doldu taştı hanem derdi... Anneannem her damadını ayrı gõnüllüycem diye aralarında mekik dokur ne yapacağını şaşırırdı......
Kimi eti haşlanmış sever, kimi kavurma ister, kimide mangal yakma derdine girerdi...
Kalabalıktık adı ûstünde aileydik seslerimiz kahkahalarımız anlatacaklarımız hasretle birbirine dolanır kavuşurdu....
       Anneannemin õzenle Hacışakirle yıkanmış mis gibi kokan mevresimlerinin serildiği canıımmm yataklarda Allahın bir kulu yatmaz sabahlara kadar vur patlasın çal oynasın...Kış günüyse soba üstünde kestaneler...Yaz günüyse karpuzlar bahçeden tazecik dalından koparılmış meyvelerle midemiz bayram eder...anneannemin bitmek bilmez ikramlarına kimse dur diyemezdi...
      İlk iki gün görmediğimiz hasretini yürekten çektiğimiz aile eşrafı dolaşılır bol bol el öpülür hasret giderilir...Bayram günüyse afiyetle baklavalar mideye indirilir haşlıklar toplanır...Yaz tatiliyse limoonatalar içilir dedikodular paylaşılır...Ev gezmeleri bitince mezarlıkta yatan aile büyüklerimize uğranır küçücük avuçlarımız semaya açılır yürekten dualar okunuuuur ve evin yolu tutuluuur...
               Ûçûncü gûn artık misafirlik biter...Kadınlar toplanır ojeler silinir Fõnlû saçlar yazmalanır...Herkesin kendi çocukluğundan kalan dedem tarafından ûstû yakılarak adının işlendiği tahta masalar ônlerine çekilir...
              Tam bir Osmanlı kadını olan anneannemin dõktûğû yumaklar incecik açılır...Bûyükmû bûyûk, õyle delikli kenarı yırtılmış yandan çarklı yufkalar gibi değil....
İncecik baktın mı arkası gõrünen bu yufkalar odun atesinde tek tek pisirilir kışa hazırlık yapılırdı...
Arkasından makarnalıklar kesilirken bizim karşı komşumuz Salim amca gelir...Peltek vuran diliyle Şasiye apla bugúnde kızlara bir kutuda(kuzu) benden derdi...
           Yıllar sonra õgrendim ki Salimin kendinden... Bir gûn yine bizim hatunlar makarna kesmek için toplanmış.... Yardıma Salimin karısı Sündüz de gelmiş...
Talim Tûndûzûnû hem çok tevermiş ama içtimide tõvermiş....
Makarna kestikleri gûnde içmiş içmiş Şasiye aplanın kapısına dayanmış....Gõk gõzlü Sûndüzûn ûstûne o kadar insanın icinde yûrûmûş....
Dedim ya anneannem Osmanlı kadındır diye Bana bak sen bana benim evimde kimse kadına el kaldıramaz demiş ve yerden aldığı odunu Talime fırlatmış...Odun Talimin iki õn dişinden etmiş...
Ama birdaha da içmeye tõvbe etmiş....
Sõzün kısası Allahım rahmet eylesin her yumak dõktûğûmde anneannem gibi bir kadının soyundan geldiğim için gururlanırım....Şimdiye kadar kimse gözümün önünde karısının üstüne yürümedi ama ben burdan uyarırım...
                Günümüzde karısının üstüne yürüyen bir adama odun fırlatsan bir de iki ön dişini kırsan  yuvamı kurtardın diye  bırakın sana her sene  kuzu kesmeyi mahkemelerde sürüm sürüm sürüdürür birde komple üst çeneye porselen diş döktürür diye gülerim.... 
               Bu vesileyle, "25 Kasım-Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü"ne değinmek istiyorum. Günümüzde kadına yönelik şiddet olayı günden güne artmakta.....Bu içler acısı durumu inatla doğal gören bir kesim var...BEN DE BURADAN ONLARA İNATLA SESLENİYORUM...
                  Erkekler unutmayın ki kadınlar sizin emanetiniz narin çiçeğiniz.. Kadına ne verirseniz fazlasıyla alırsınız...Sevgi verirseniz evinizi cennet yapar kadın...Kadın evin sesidir soluğudur neşesidir bereketidir....Kadın adı üstünde doğurgandır anaçtır sarandır...
                 Kadın unutmayın sizinle hayatı ölümüne sırtlayandır...Hayatın tadını da tuzunu da sizinle çekendir...Kapını her seferinde açtığında seni sıcacık yemeğiyle karşılayanındır...Düğmeni dikenin başucuna su getirenin ateşinmi var başında bekleyenindir..Ayakkabını kapının önüne rahat giy diye ters çevirip koyanın demli çayını sohbetiyle tatlandıranındır...Sırdaşın en özelin o senin bembeyaz incindir ...Allahın size en büyük emaneti yavrunuzun anasıdır....
                   Kadına her kaldırdığınız elde kadın susar sanırsınız korkar sanırsınız pusar sanırsınız değil mi...HAYIR KOCAMAN BİR HAYIR....Kadın susmaz kadının ruhu konuşur.... O vurduğunuz tekmeyle kadın korkmaz kadın yuvası için sabır çeker...Sadece gözyaşlarıyla kıvrıldığı köşede ilk sizi gördüğü sizin için delice çarpan kalbini düşünür.. Belkide  düğün günü geçer aklından....Belki de sizin için ilk pişirdiği yemeği düşünür...İlk hamile kaldığı günü... Şiddet gören her kadın inatla maziyle hafifletir yüreğini yavrusuyla sarar alı mor olmuş bedenini...
                   Siz sadece sırtınıza attığınız bir ceketle çıkarsınız o evden arkada bıraktığınız kadın tarumar...Siz arkadaşalarınıza canımı sıktı yine iki çaktım çıktım dersiniz kadınsa arkadaşlarına kafamı kapıya çarptım da çıktım der...Utanacak kişi kendisiymiş gibi moraran yerler saklanır kanayan yaralar sarılır ama yürek.... Onu boşver değil mi....
                     Kim olursan ol kaç yaşında olursan ol hangi mevkide olduğunda benim için önemli değil...İsterse kapının önünde yatların katların olsun...İstersen yemeye ekmek bulama...Kadına şiddet uyguladığın sürece unutmaki hiç birşeysin...SEN KENDİNİ SENDEN GÜÇSÜZ BİR KADINI DÖVEREK YADA SÖVEREK TATMİN EDEN KOCA BİR HİÇ BİRŞEYSİN.....
               Bugün günümüzde anneannemin fırlattığı odunun yerini alan  telefon numaraları var... Şiddete maruz kalan kişi bu şiddeti gören ve yardım etmek isteyen kişi bu numaraları çeviriyor çok basit...ALO 183 -aile kadın çocuk engelli danışma hattı...
156 ve 155 Jandarma ve Polis İmdat Hatları...
               
          GÜZEL İNSANLARIN, YÛREKLÎ KADINLARIN, ESKİ KALABALIK TUTKUN AİLELERİN,
YÛREKTEN SEVEN ADAMLARIN VE KADINLARIN,
HEP BİZİ BULMASI DİLEĞİYLE♥♥♥♥♥♥♥
     PASTA TADINDA HAFTALAR DİLERİM...