GÖZLERİM KAPALI   ! 
“İstanbul’u dinliyorum, gözlerim kapalı” diyor Orhan Veli. 

Ben de Tire’yi dinliyorum.  
Benim de gözlerim kapalı. 
Kapalı; çünkü gözlerimi açmaya korkuyorum. 
Korkuyorum; çünkü gözlerimi her açtığımda etrafımda irili ufaklı, ışıklı ışıksız, ölçülü ölçüsüz, renkli renksiz bin bir çeşit tabela… Saçtıkları tehlike de cabası.
(Kablo, çadır ipi, gölgelik, sundurma rezaletlerini ise başka bir yazımda ayrıca ele alacağım.)
Standart? Yok! Yasa? Yok! Genelge? Yok! Kararnâme? Yok!  
Ne var peki? Adil(!) bir “tabela vergisi” var sadece. 
İşyeri, mağaza, ofis, depo… Yapıştır tabelayı, ver vergiyi; bitti.  
Bir vatandaşın tabela asmaya hakkı var da diğer vatandaşın güzel bir kentte yaşamaya hakkı yok mu? Güzel bir şehirde yaşama hakkı yıllık 100-200 TL vergi karşılığında satılabilecek, vazgeçilebilecek, devredilecek bir hak mı?  
Sonuç: Görsel çöplük!
Ama bunda bizim suçumuz yok ki! Biz masumuz. Bizim insanımız, şirketlerimiz, kurum ve kuruluşlarımız masum. Biz milliyetçi, ulusalcı, halkçı, muhafazakâr insanlarız. Bu kirliliğin tek müsebbibi var. O da “ülkemiz üzerinde oyunlar oynayan hain dış güçler.” Çünkü söz konusu bu tabelalar hep “o dış güçlerin dilinde” Yabancı dillerde. İçlerinde Türkçe olan yok denecek kadar az. Zaten olanlar da asimile olmuş bir sömürge Türkçesi. (Örneğin Erkek Kuaförü By Mehdy) Demek ki gerçekten bu da hain Batı’nın bir oyunuymuş.(!)
Belediyelerde nizam komisyonları vardır. Ne iş yaparlar? Adı üzerinde nizam (düzen) sağlayan komisyonladır. Geçmişte bir üyesi olduğum bu komisyon vasıtasıyla belediye meclisimizden karar çıkartmıştık. Demiştik ki “KALDIRIMLARI YAYALARA BIRAKALIM!” Demiştik ki; esnafımız kaldırımları işgal etmesin, halkımız kaldırımlarda rahatça yürüsün, dükkânların önlerindeki eşyalar yüzünden yayalar araç yolunda yürümek zorunda kalmasın, şehrimiz daha güvenli ve güzel bir kent olsun. 
Ama gelen tepkilerden anladık ki biz bu hatalı(!) kararımızla –yani esnaf kaldırımları işgal etmesin kararı ile- Türkiye, Ege, İzmir ve Tire ekonomisine büyük bir darbe vurmuşuz. Dünyada ticarî itibarımız iki paralık olmuş. Kredi notumuz düşmüş. Ülke devalüasyona uğramış. Ekonomik kriz çıkmış. 

Neler miydi tepkiler? 

1.“Esnaf bitermiş.” Demek ki esnaf bütün kazancını kaldırımlara serdiği, dışarı çıkardığı, yola koyduğu eşyalardan kazanıyor. Dükkânların içinde duran ürünler satılmıyor. Bu mantık doğru olsaydı seyyar satıcıların hepsi ayrı birer holding sahibi olurdu.
2.“Kaldırımların kullanımı 40 cm kadar hatta 1 metreye esnafa serbestmiş.” Böyle bir kanunu, genelge, yönerge, kararnameyi (ya da her neyse) ilk işittiğim günden beri araştırıyorum ve hâlâ bulabilmiş değilim. 
3.“Müşteri ürün satın almazmış.” Yani bizim halkımız gözünün gördüğü ürünü değil, yürürken çarptığı ürünü alıyor o zaman. 


Ne yazık ki tabela rezaleti devam ediyor!
Ne yazık ki kaldırım işgali devam ediyor! 
Peki sizce “tabela rezaleti” ve “kaldırım işgali”ne son vermekle yetkili ve sorumlu kurum aşağıdakilerden hangisidir?

A) CIA 
B) NASA
C) Et ve Balık Kurumu
D) Türk Hava Kuvveleri
E) Belediye
"YEŞİL TİRE, TEMİZ ÇEVRE, GÜRÜLTÜSÜZ ŞEHİR, HUZURLU KENT VE SAĞLIKLI İNSAN İÇİN EL ELE "                                     
SÜLEYMAN ÖVÜL   -   ABALI ZEYBEK EFETİRE ÇEVRE KORUMA VE YEŞİLLENDİRME DERNEK BAŞKANI