Bilindiği gibi sendikalar örgütlü toplumların gerekliliğindendir. Sendikacılık ise çalışan temsilciliği olmakla birlikte toplumun yaralarına merhem olabilmek adına toplumdaki kötü gidişat dâhil her türlü toplumsal soruna parmak basmak ve çareler aramaktır.

Günümüz sendikacılığına bakış açısı oluşturması açısından Tire köylerine servis çeken bir dolmuşta bir görevlendirme Okul Müdürü ile yine görevlendirme bir Müdür Yardımcısı arkadaşın arasında geçen diyalogu sizinle paylaşarak sendikacılığın ne durumda olduğunu gözler önüne sermek istedim;

Müdür yardımcısı  - “Eğitim alanında faaliyet gösteren sendikaların sarı sendikacılık yaptığını düşünüyorum. Sırf bu yüzden üyesi az olmasına rağmen adam gibi sendikal anlamda mücadele sergileyen …………… Sendikasına geçeceğim.”

Müdür  - “Geç de,  üç gün sonra tekrar öğretmenliğe nasıl döndüğünü gör.”

Yani rüzgârın estiği yöne doğru savrulmak diye ancak buna denir. O zaman buradan gayet tabi şu sonuçta çıkar, Sendikalar mücadele edip adam gibi çalışan temsilciliği yapacağına siyasi bir takım manevralarla varlıklarına devam ettiriyor ve sendika patronları da bu tür manevralarla koltuklarını koruyorlar. Bir de bu diyalogun idareler açısından bakılması gereken tarafı var ki o açıda şudur, İş bilenin kılıç kuşanın değil de,  iş rüzgara karşı gelmeyip rüzgara teslim olanındır.

Hazreti Ebu Bekir ne diyor bu konuda “silah korkaklarda, para cimrilerde, kararda zayıflarda olursa bu iş yürümez.” Demiyor mu ? Günümüzde sorun ve sıkıntıların da çıkış noktası aynı nokta değil mi ?

Sırf rüzgara doğru gidiyor diye bir yerlere bir şeylere idare etmeye getirdiğiniz kişiler sizin de desteğinizle ancak kısa bir zaman için bunu yapabilir ama belirli bir zaman geçtikten sonra idare ettikleri de kendileri de acı çekmeye başlarlar çünkü o gömlek onlara dar gelir ve sıkar.

Adı üstünde idareci idare edendir, idare edilen değil. Lütfen idarecilerimiz atama ve görevlendirmelerde idare edebilecek, yönetebilecek niteliklere sahip kişilere bu işi versinler, idare edilecek yönetilecek kişiler ararlarsa işleler yürümez ve sıkıntılar boy gösterir.

Ayrıca bu atama ve görevlendirme konularının kişiselleştirilmesi ve siyasallaştırılması hem aykırıdır, hem de etik değildir.

Ahmet Vefik paşa’nın idareci ve yönetici vasıflarıyla ilgili çok güzel makaleleri var bunlar artık unutuldu. Lakin bir dönem atama ve görevlendirmelerde kriter olarak bunlardan faydalanılmıştı. Ömrümüz vefa ederse bir sonraki köşemde siz okuyucularımla Ahmet Vefik Paşa’yı bu bu makalelerini paylaşmak isterim.

Şimdilik hoşça kalın sağlıcakla kalın.