Tire ilçemizin eteklerinde yer aldığı tepeler (Gerikaya, Kocaağız, Mezargedik, Sandallık, Bakacık, Bozkaya, Tekesivrisi) üzerine yerleştirilmeye başlanan ‘Rüzgâr Tribünleri’ tüm halkın ilgisini üzerine çekmesinin yanı sıra bazı soruları da akla getirdi. Sayıları artacak olan bu rüzgâr tribünleri ile ilgili olarak ortaya farklı görüşler atıldı. Bazı uzmanlar bu tribünlerin yanlış yere koyulduğunu, kuşların göç yolu üzerinde olduğunu doğaya çok fazla zarar vereceğini düşünürken, bazı uzmanlar da yenilenebilir enerji kaynağı olan rüzgâr enerjisinin çevreye hiçbir şekilde zararı olmayacağını söylüyor. Aslında zaten tüm bu soruların cevabı olan ÇED (Çevreye Etkinin Değerlendirilmesi) raporları var. Peki, bu tribünler ile ilgili gerçekler neler ve raporlar ne diyor? Nedir bu rüzgâr enerjisi ve bu tribünler Tire ilçemizi nasıl etkileyecek?
Tema Vakfı ilçe gönüllü sorumluluğu ekibi olarak, Tema Vakfının konu ile ilgili fikir beyan edebilmesi için gerekli olan belgeleri İzmir Valiliği Çevre ve Şehircilik Bölümüne verdiğimiz dilekçemizle istedik. Dilekçemizi 5.5.2015 tarihinde teslim ettik. Dilekçemizin cevabı 22.5.2015 tarihinde elimize ulaştı. Cevapta ÇED raporu gerekli değildir kararının çıktığı yazılı. Tema Vakfının dilekçe cevabını değerlendirmesi sonrasında konu ile ilgili gelişmeleri önümüzdeki günlerde sizlerle paylaşıyor olacağız. 
Rüzgâr enerjisi, rüzgârı oluşturan hava akımının sahip olduğu hareket (kinetik) enerjisidir. Bu enerjinin bir bölümü yararlı olan mekanik veya elektrik enerjisine dönüştürülebilir.
Rüzgârın gücünden yararlanılmaya başlanması çok eski dönemlere dayanır. Rüzgâr gücünden ilk yararlanma şekli olarak yelkenli gemiler ve yel değirmenleri gösterilebilir. Daha sonra tahıl öğütme, su pompalama, ağaç kesme işleri için de rüzgâr gücünden yararlanılmıştır. Günümüzde daha çok elektrik üretmek amacıyla kullanılmaktadır.
Fosil, nükleer ve diğer yöntemlerde atmosfere zararlı gazlar salınmakta, bu gazlar havayı ve suyu kirletmektedir. Rüzgârdan enerji elde edilmesi sırasında ise bu zararlı gazların hiçbiri atmosfere salınmaz, dolayısıyla rüzgâr enerjisi temiz bir enerjidir, yarattığı tek kirlilik gürültüdür. Pervanelerin dönerken çıkardığı sesler günümüzde büyük ölçüde azaltılmıştır.

RÜZGÂR ENERJİSİ KULLANIM ALANLARI:
1- Evler
2- İşletmeler
3- Park, bahçe ve cadde aydınlatmaları.
4- Sinyalizasyon
5- Sulama sistemleri.
6- Karavan, tekne ve mobil istasyonlar.
7- Elektrik enerjisi ihtiyacı olabilecek her yer
(Rüzgar ölçümleri uygun rapor edilmeyen yerlerde tavsiye edilmez)
Dünyadaki durum 
Rüzgâr Gücü, dünyada kullanımı en çok artan yenilenebilir enerji kaynaklarından biri haline gelmiştir. Günümüzde dünyadaki kullanım oranının çok düşük olmasına karşılık, 2020 yılında dünya elektrik talebinin %12'sinin rüzgâr enerjisinden karşılanması için çalışmalar yapılmaktadır.
Günümüzde rüzgâr enerjisinden üretilen toplam güç 40.301 MW civarındadır. Dünya'da rüzgârdan enerji üretiminin %36,3'ü Almanya'da gerçekleştirilmektedir. Almanya toplamda 14.612 MW güç üretmektedir ve Almanya'nın elektrik enerjisi ihtiyacının % 5,6'sını karşılamaktadır. Rüzgâr gücünden en çok yararlanan diğer ülkeler sırasıyla İspanya, ABD, Danimarka, Hindistan, Hollanda, İtalya, Japonya, Birleşik Krallık ve Çin'dir. Diğer tüm ülkeler toplamda 3.756 MW'lık güç üretimi ile % 9,3 paya sahiptirler.
Üstünlükleri 
   Atmosferi kirletici etkiye sahip gazların salınmaması, 
• Temiz bir enerji kaynağı olması, 
• Kaynağının tükenmemesi (güneş, dünya ve atmosfer olduğu sürece), 
• Rüzgâr tesislerinin kurulumu ve işletilmesinin diğer tesislere göre daha kolay olması, 
• Enerji üretim maliyetlerinin düşük olması, 
• Güvenilirliğinin artması, 
• Bölgesel olması ve dolayısıyla kişilerin kendi elektriğini üretebilmesi.
RÜZGÂR ENERJİ PARKI (ÇİFTLİĞİ)
Elektrik üretmek amacıyla kurulan birden fazla rüzgar santralleri topluluğuna “ Rüzgar Santral Parkı” ya da “Rüzgar Santral Çiftliği” denir.
Rüzgâr enerjisi bakımından denizler, karasal alanlara göre daha büyük zenginlik göstermektedir. Karalarda ise rüzgâr parklarının kurulacağı yerlerin seçimi çok önemlidir. Rüzgar parklarının kurulması düşünülen yerler için ortalama ve saatlik rüzgar hızları meteoroloji istasyonlarından temin edilmelidir. Rüzgar santrallarının planlanması aşamasında rüzgar atlasları ilk başvuru kaynakları olmalıdır.

RES’LERİN ÇEVRESEL ETKİLERİ
RES’lerinin çevreye olan etkilerini olumlu ve olumsuz olarak iki grup altında inceleyebiliriz. 
Rüzgar Santralleri Çevresel Avantajları
 Rüzgar santrallerinin çevresel avantajları şöyle sıralanabilir: 
Yakıt masrafları ve hammadde ihtiyaçları yoktur. 
Temiz enerji kaynağı olduğundan çevreye zararı yoktur.
Tükenmeyen yenilenebilir enerji kaynağıdır ve fosil yakıt tüketimini de azaltır. 
Diğer santrallere göre daha kısa sürede kurulabilir (4-5 ay). Bu da çevreye daha az zarar vermektedir. Örneğin Nükleer Santraller ortalama 7 yıl, Hidroelektrik Santraller 2-10 yıl, Doğalgaz Santralleri 1,5 yılda kurulabiliyor.
Sera gazı etkisi yapmamaktadır. 
Santral arazisi ikili kullanıma açıktır. Yani rüzgar santrali çalışırken aynı zamanda ağaçlandırma ve tarımsal faaliyetler yapılabilmektedir. Böylece ormanlık alanların azalmasını engellemiş olur.
Ömrü dolan türbinleri söküp kaldırmak mümkündür. Böylece arazi yeniden kullanılabilir. Rüzgar türbinlerinin çevreye olan olumlu etkilerinin başında fosil yakıtlarının kullanımının ve yanma sonucu oluşan kirletici maddelerin emisyonunu azaltması sayılabilir. Bunlardan en önemlisi de karbon oksitler, sülfür ve nitrojen gibi zararlı gazları yaymayarak sera gazı etkisine sahip olmamasıdır. Bir çok fosil yakıt kullanan santraller sülfür, karbon ve nitrojen oksitler yaymaktadır. Bu da çevreye önemli ölçü de zarar veren asit yağmurlarına yol açmaktadır.
Rüzgar Santrallerinin Çevresel Dezavantajları 
Rüzgar türbinlerinin sayılabilecek sınırlı dezavantajları arasında, gürültü ve görüntü kirliliği, kuşlara ve radyo-TV sinyallerine zarar vermesi sıralanabilir. Rüzgar türbinlerinde iki çeşit gürültü oluşmaktadır. Bunlar mekanik gürültü (dişli kutusu, jeneratör ve yedek motorların yarattığı gürültü) ve aerodinamik gürültülerdir. Mekanik gürültü; akustik kılıfların ve özel dişlilerin kullanılması ve dönen parçaların ses emici malzemeyle kaplanması ile giderilebilmektedir. Aerodinamik gürültü ise; hava içinde dönen kanatların hızına balı olarak artar. Rüzgar santrali içerisindeki ses 43 dB düzeyindedir. Buna karşılık karşılaştırma açısından örnek vermek gerekirse araba içerisindeki ses seviyesi 70-80 dB civarındadır. Rüzgar Enerjisinin çevresel dezavantajları şöyle sıralanabilir; 
* Yüksek kurulu güçlü tesislerin büyüklüklerinin oldukça fazla olması, 
* Rüzgar türbinlerinin çevreye olan etkilerinin en büyüğü olarak gürültü seviyesi gösterilmektedir. 1991 yılında yapılan değerlendirmeye göre bir rüzgar türbininin 150 m yatay uzaklıktaki gürültü miktarının 43 Db(A) olduğu görülmektedir. Bu da bir ofis gürültüsünden daha azdır. Günümüz teknolojisi ile bu gürültü seviyesi daha da aşağıda kalıp, dezavantaj olmaktan çıkmaktadır.
* Rüzgar santrallerinin büyük kulesi ve pervaneleri ile doğal manzarayı bozması, kuşların ölümüne sebep olması ve telsiz iletişimini bozması gibi olumsuz etkileri de vardır.
Sağlıklı Günler Dileriz
25.5.2015
Hazırlayan: Figen Selli
Kaynak: 
Yenilenebilir Enerji Genel Müdürlüğü, Elektrik İşleri Etüt İdaresi Genel Müdürlüğü
RÜZGAR ENERJ_ SANTRALLER_ VE ÇED Mihrimah KOCABIYIK Çevre Mühendisi, EKOÇED Çevre Danı_manlık ve Mühendislik Ltd.ti, Bursa.