Öyle bir mesleğe sahibiz ki, insanların en çaresiz, en üzgün, en şefkate  muhtaç oldukları anda yanında oluyoruz. Bazen gözyaşlarına ortak oluyoruz, bazen de umutlarına umut katıyoruz uzattığımız yardım elimizle. Çok  farklı hallere şahit oluyoruz. Farklı insanlar ve farklı dertler taşıyoruz ambulansımızla. O an, onun kadar derinden hissedemesek de yaşadığı üzüntüyü, acılarına ortak oluyor, teselli ediyoruz yüreğimiz yettiğince. Hele o anne ve babanın evladı hastalandığında duyduğu üzüntü yok mu, işte o bambaşka bir duygu. Bununla ilgili bir babanın bana anlattığı anısını sizlerle paylaşmak istiyorum.

     Bir gün, solunum sıkıntısı çeken bir çocuğun, İzmir iline naklini gerçekleştirmek üzere yola çıktık. Otuzlu yaşlarda genç bir baba oturdu yanıma. Üzgündü, konuşmuyor ve yutkunmakta güçlük çekiyordu. Gözlerine baktım ağlamamaya çalışıyordu. Bende bir kız babası olduğum için onun kadar olmasa da anlayabiliyordum neler hissettiğini. Teselli etmeli, üzüntüsünü bir nebze de olsa hafifletmeliydim. Cümleye girdim. “Kardeşim, kızının durumu gayet iyi, ve daha iyi olacak inşallah, sen üzülme” dedim. Ağlamaya başladı, bir yandan da hafif bir tebessüm oluştu yüzünde. “Biliyorum kardeşim, Rabbim kızımın şifasını verecek inşallah, ben ona ağlamıyorum, çocukluğum aklıma geldi, ona ağlıyorum” dedi. Merak ettim iyice “Ne oldu sende mi çocukken ambulansla taşındın” dedim. “Bizim zamanımızda ambulans zenginlerin aracıydı, nerde bizde o şans” dedi ve anlatmaya başladı:

     “Küçükken Ekinhisarında oturuyorduk. Ben bir gece çok ateşlendim. Ne yaptıysalar bir türlü ateşimi düşürememişlerdi. Son çare babam hastaneyi aradı. Ambulans istedi. Tabi cevap olumsuzdu. Annem ağlıyor babam ne yapacağını bilemez halde vücuduma ıslak havlular koyuyordu. Ağırlaşmaya başlamıştım. Aksilik ya sadece bir komşumuz da olan araba o gün yoktu. Daha sonra babam bir hamlede beni sırtına aldı. Anneme dönerek “Hastaneye gidiyoruz” dedi. Gecenin karanlığında, Ekinhisarından aşağıya doğru babam koştururken, ben onun sırtında, halsiz parmaklarımla boynuna tutunuyordum. Bir ara ellerimin ıslandığını hatırlıyorum. Belli ki babam sessiz sessiz ağlıyordu. Elime düşen damlalar babamın gözyaşlarından başka bir şey değildi. Hastaneye ulaştık ve orada tedavi altına alındım. İşte kardeşim o gün bana o çocuk halimle anlamsız ve hissiz gelen babamın gözyaşlarını ben ancak şimdi anlıyorum. O gün babam ne hissediyorsa bugün aynını ben hissediyorum. Bugün tek farklı olan kızım benim sırtımda değil. Hem ben hem kızım hamdolsun devletimizin sırtında..”diyerek tamamladı sözlerini gözyaşları içinde bizlere de dualar ederek.

      Bu kardeşimizin duasını da almıştık almasına ama hikayesi aklımıza geldikçe duygulandık. Bir babanın evladını sırtında taşırken sessiz sessiz ağlaması gerçekten tüylerimizi diken diken etmeye yetmişti. Sahi bu arada duygulanmayan var mı bu hikaye karşısında? Vicdanımızın sadakası olan gözyaşlarımız inşallah sadece mutluluktan aksın. Hele hele ki Rabbim bizleri evlatlarımızla imtihan etmesin inşallah. Saygılarımla, sağlıcakla.