2 hafta önce Beşiktaşlı bir bayan voleybolcu, aynı zamanda Spor Akademisi öğrencisi 19 yaşındaki Nurcan İbrahimoğlu, Bahçeköy’den bindiği belediye otobüsünde şort giydiği için dayak yemiş. Otobüste 40-45 yaşlarında bir adam “Yaptığın terbiyesizlik. Toplumun ahlakını, namusunu senin gibi insanlar bozuyor” diyerek hakaret etmeye başlamış. Kız tepki gösterince yumruk atıp dudağını patlatmış. Kız yardım isteyince otobüsteki bir kadın “Tamam uzatma, akşam akşam başımıza bir iş çıkarma” demiş. Üstü başı kan içinde “Otobüsü durdurun ben polisi aramak istiyorum” deyince engelleyenler olmuş. Şoföre de durmamasını söylemişler.

Hala olayın etkisinde olduğunu söyleyen Nurcan İbrahimoğlu, "Ben şortum yüzünden bir yumruk yedim dudağım kanadı geçti. Ama sonra bir yumruk da otobüsteki yolculardan yedim. Son yumruğu da sadece kırık ve bıçaklanmaya darp raporu verildiğini söyleyen personel attı. İnsanların biraz daha duyarlı olmasını istiyorum." diye konuşmuş. Mahalle baskısı değil bu. Resmen mahalle dayağı.

Erzurum'da iftardan önce sokakta sigara içtiği için bazı kişiler "Sigarayı söndür terbiyesiz" diyerek müdahale etmiş. Kız "Oruç tutamayacak durumda olabilirim ya da oruç tutmamayı tercih etmiş olabilirim. Bu sizi neden ilgilendiriyor?" deyince üzerine yürümüşler. Kız ve yanındaki arkadaşı, yakındaki öğrenci yurduna sığınıp, polisten yardım istemiş. Erzurum’da oruç tutmadığı için mümin kardeşlerimiz tarafından dövülen genç kız “İmam hatibi bitirdim, Kuran-ı Kerim’i de hatmettim oysa” diyor. Olayın bir ilginç yanı da bir Erzurumlunun yorumu: “Burası Erzurum işinize gelirse, en azından tutmuyorsanız tutanlara saygı gösterip tartaklanmayın

Helal olsun.

Geçen yıl Yozgat’ta otobüs bekleyen bir Cumhuriyet Savcısı, Ramazan ayında açıkta sigara içtiği için iki kişi tarafından dövülmüştü. Savcı böylece bu ülkede Ramazanda açıkta sigara içme yasağı olduğunu öğrenmiş oldu! Bunlar da mahalle baskısı değil, Ramazan dayağı.

Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nce açılan “şeriatla yönetilen ülkelerde kadınların durumu” adlı serginin takkeli yobazlarca basılması henüz belleklerden silinmedi. Ankara’da bir polis memuru, eteği kısa diye 16 yaşındaki bir liseli kızı dövüyor. Yine iki polis memuru Çankaya Kurtuluş Parkı’nda el ele gezen gençleri “Edepli olun!” diye azarlayıp kimlik kontrolü yapıyor. Adapazarı’nda okuyan üniversiteli bir genç: “Adapazarı merkezinde genç kadınlar rahat rahat mini etek giyemiyor, genç erkekler de kolay kolay şortla dolaşamıyor” diye sıkıntısını dile getiriyor. Bunlar da mahalle baskısı değil. Ahlak komiserliği dayağı.

Yine geçen yıl eylül sonlarında “İçki içiliyor” diye Tophane’deki bir galeri eli sopalı kişilerce basılmıştı. Olay yandaş gazetelerde “Galeri açılışında arbede: Bir kişi gözaltına alındı” ve “İçki içilip mahalleli tahrik edildi” diye yer buldu. Ankara Keçiören’de içki satan bir büfeci zabıtalarca içki sattığı için çivili sopa ile fena halde dövülüyor. Bunlar da içki dayağı.

Ben içkiyi savunmuyorum. İçkiyi sevmem. Ama özgürlüklerin engellenmesine, insanların yaşam tarzına karışılmasına, laik Türkiye’ye yakışmayan ilkelliğe, ülkemizi çağdaşlıktan uzaklaştırıp, geriye götüren zihniyete karşıyım. Herkes başkasına zarar vermeden istediği gibi yaşar, kişiler kesinlikle birbirlerinin yaşam biçimine müdahale edemez. İçki içmeyebilirsiniz, ama aynı masada içmek isteyene engel olamazsınız. Oruç tutar, beş vakit namaz kılabilirsiniz, ancak tutmayana, camiye gitmeyene baskı yapamazsınız. Bu kişilik haklarına müdahaledir, mahalle baskısıdır.

Plajlarda tesettür mayolarla denize giriliyor, sokaklarda türbanla, kara çarşafla dolaşılıyor. Bunlar hiç tartaklanıp hakarete uğradı mı? Siz hiç oruç tuttuğu için dayak yiyen birini duydunuz mu bu ülkede. Dini grup olarak sohbet yapan hiçbir ev basıldı mı? Ama Anadolu’nun pek çok yerinde “oruç tutmuyor” diye, gündüz bir şeyler yediği için insanlar dövülüyorsa, gençler, el ele tutuşup, birbirlerine sarıldılar diye saldırıya uğruyorsa bunun adı düpedüz mahalle baskısı değil mahalle dayağıdır.

Sizlere sesleniyorum. Laikliğin anlamını bilmeyenler, özde değil sözde Müslüman olanlar. Laiklik inanç özgürlüğüdür. Kimse inancından ötürü yargılanamaz. Dinimizde de zorlama yoktur. İbadet edersin, etmezsin, bu Allah ile kul arasındadır. Her koyun kendi bacağından asılır. Sayın Başbakan hala “Türkiye’de mahalle baskısı yok.” diyebiliyor mu? Burada sayın başbakana katılıyorum. Ülkemizde mahalle baskısı bitti, mahalle dayağı başladı. Allah ıslah etsin, başka ne diyeyim. Saygılarımla hoşça kalın.