Yine geldi..
24 Kasım…
Öğretmenler günü..
Alışık, duygusal sözler..
Sonra…Sonrası malum..
Öğretmen, son yıllarda huzursuz..
Öğretmenin iş doyumu düşük..
Öğretmen mutsuz…
Sakın yine ücretten bahsedecek diye düşünmeyin..
Ücret, öğretmenin belki de ikinci üçüncü önceliğidir..
Yada öyle olmalı..
Öğretmen mutsuz..
Çünkü değişen dünyaya uyumlu bireyler yetiştiremiyor..
Öğretmen huzursuz…
Yarınından endişeli…
Sürekli değişen yönetmelikler, yarınından emin olmayan bir yapı..
Okullar son yıllarda sendikaların güç arenası haline dönüştü…
Ya bizdensin, ya  kara topraktansın…
Ötekileşen bir yapı…
Giderek ehliyet ve liyakatin yerine “bizden sen..”
“Her dediğimizi yaparsan..”
“Farklı sesler istemiyoruz!..”
“Senin düşünmene gerek yok biz senin yerine düşünürüz..”
Hâlbuki gelen pırıl pırıl bir nesil var…
Sorgulayan, düşüncelerini özgürce söyleyebilen..
Bakın size hafta sonunda yaşadığım bir olayı anlatayım.
Bizim Lale Sultanın yeğeni Şevval var..
Yaşı dört…
Cin gibi..
Sabah kahvaltıya gitmiştik.
Tam kahvaltı masasında oturup kahvaltımızı yapıyorduk ki sevimli yaramaz kapıda göründü.
Tüm  sevimliliği ile “ Hoş geldin Levent Amcaaa!” dedikten sonra gözlerini ayağıma dikti ve sonra..
“Levent Amcaaa!” diye başlayan sözünü ayaklarıma, çoraplarıma getirdi ve;
“Levent amca ayakların kokuyor !” deyiverdi.
Lale Sultanın başladı kaşı gözü oynamaya. Şevval anladı mı anlamadı mı bilinmez ama hemen ortadan kayboldu..
Hanım bana bakıyor ben ona…
Yapacak bir şey yoktu..
Sabah yeni giymiştim çorapları ama ayakta uzun süre durmanın mı yoksa ırsimidir bir miktar kokuyordu herhalde.
Ne kadar geçti bilmem az sonra tekrar göründü bizim Şevval..
Sanki hiçbir şey olmamış gibi kapıdan başını uzattı.
Yine gamzeli yanaklarındaki gülümsemeyle…
“Levent Amcaaaa! Ayakların hala kokuyor!” dedi. Lale sultan elini ağzına götürdü götürmesine de hastanedeki hemşire gibi işaret parmağını dudaklarını dik kesecek şekilde yaptı. Kaşlar yine hareketlendi.
Eminim bu sefer Şevval mesajı almıştı. Ardına bakmadan salonu terk etti. Bir taraftan da giderken kıkırdıyordu…
Biz yine bakıştık.
Çocuk bize net mesajları ulaştırmıştı. Ulaştırmasına da evden yedeksiz çıkmanın sıkıntısı bastı. Biraz mahcup. Biraz da neden böyle bir tedbirsizlik yaptık der gibi başımı öne eğdim.
Kahvaltıya devam ettik. Ne kadar geçti bilmiyorum. Ben tamam artık Lale sultanın son el kol kaş ve mimiklerinden mesaj ulaştı diye düşünürken Şevval elinde küçük bir paketle yine salonda gözüktü.
Yüzünde ciddi bir iş yapan genç kız edası vardı.
Tamam dedim herhalde özür dileyecek diye düşündüm.
O yine muzip tavrını takındı.
“Levent  Amcaaa!..”
“Ne var Şevval” derken başıma ne gelecek diye düşünmeye başlamıştım ki elinde tuttuğu küçük paketi bana uzattı.
Merak sarmıştı.
İçim içimi kemirdi.
Sormadan edemezdim.
“Şevval ne o elindeki?”
Şevval bu durur mu? İçeri girdiğimden bu yana sormamı bekleyen bakışlarını yine ayaklarıma dikti. Ardından da ekledi.
“Levent Amcaaa. Hani ayakların kokuyordu ya!”
Eyvah yine ayaklar ile ilgiliydi…
Biraz yüzüm kızarmaya başlamıştı.
“Kızım “  demeye kalmadan Şevval atıldı:
“Levent amca.. ayaklarına baktım. Evde babamın çoraplarından başka bulamadım. Herhalde bunlar ayağına olur. Hem ben lavobada havluda hazırladım. Ayaklarını yıkarsın diye”
Eh artık yapılacak bir şey kalmamıştı.
Emir büyük yerden gelmişti.
Emir elbette ki demiri kesecekti.
Kesti de.
Lavobaya giderken bir öğretmen olarak  düşündüm..
Sorgulayan, gördüğünü ifade ederken kendine özgüveni olan, Analitik bir kafa yapısıyla sadece soruna odaklanmayan çözümü de  arayan ve pratik düşünen bir nesil geliyor..
24 Kasımda tüm öğretmenlerin belki de düşünmesi gereken konu başlığı bu olmalı.
Tabii başta eğitimi şekillendiren öğretmenler kadar eğitimin planlayıcılarına büyük iş düşüyor..
Dostlar 
Eğitimi yeniden gözden geçirmenin zamanı geldi de geçiyor.
Zira yeni bir nesil geliyor..
Bu nesil Türkiye’yi 2023 ve 2071 hedeflerine taşımasını istiyorsak Şevvalleri kaybetme lüksüne, onları eğitim çarkının içinde un ufak etme lüksüne sahip değiliz…
Ben 24 Kasım gelirken dört yaşındaki Şevval öğretmenden (!) alacağım dersi aldım.
Ya siz… Öğretmen, eğitim yöneticisi, eğitim sendikaları, kısaca eğitim bileşenleri dostlar ya siz….