Başarılı idarecilerin kütüphaneleri zengindir.
Özellikle tarih alanındaki kitaplar yönünden..
Zira tarih tekerrürden ibarettir.
Sahne aynı.
Oyuncular sürekli değişiyor.
İyi bir idarecide sahneye takılıp kalmayan, oyuncuların isimleri yerine temel özelliklerini gözlemleyen kişidir.
Bugün yaşadıklarımız yada yaşayacaklarımız aslında dünde olanlardır.
Biz mazi aynasında hep bugünü ve yarını görürüz aslında..
Tabii iyi gözlemleyip ondan çıkarımlar yapabilenler için.. 
İşte tarih aynasından bir kesit…
Vaktiyle padişahlar sefer-i Hümayun’a çıkarlarmış. 
Çoğu zaman sadrazamları da yanlarına alırlarmış. 
Sadrazamda bakanlık yapmış eski vezirlerden birisini “Sadaret kaymakamı” yapar, yerini ona bırakırmış.
Yine böyle bir zamanda bakanlık yapmış bütün eski vezirleri çağırmışlar. 
Bunlardan birinin babası vaktiyle sadrazamlık yapmış. Gidip kendisine sormuş;
“Baba! Sadrazam tüm eski vezirleri çağırdı. Galiba Sadaret kaymakamı tayin etmek istiyor. Sende sadrazamlık yaptın. Nasıl davranayım.?”
“O sana ‘Sadaret kaymakamı olursanız icraatınız ne olur?’ diye sorar. Sen de ‘İstanbul halkı leblebiyi çok sever. Aldanmasınlar diye leblebiye narh koymak istiyorum’ öyle dersin.”
“Ama baba ! Pek hafif olmaz mı bu beyan?”
“Oğlum sen bana sordun. Ben de fikrimi söyledim. Sen bilirsin” demiş.
Günü gelmiş. Vezir, huzura davet olunmuş. O da babasının önerdiği gibi konuşmuş. Öbür vezirleri geri göndermişler, bunu sadaret kaymakamı yapmışlar.
O da gelmiş babasına;
“Sizin söylediğiniz gibi konuştum. Beni sadrazam vekili yaptılar. Bunun sırrı nedir?” diye sormuş.
“Oğlum! Sadrazam yerine bırakacağı adamı en saf, en bön olanlar arasından seçer. Kendisinin aranmasını ister. Seni aptal buldu. ‘ Bu adamı yerime bırakırsam beni mumla ararlar’ dedi. Sebebi basit.”
Nasıl beğendiniz mi?