Bayramı ülke olarak diken üstünde geçirdik.
Bayramlar sevinç, mutluluk günleridir
Ama son yıllarda İslam coğrafyalarında bayramlar hüzünlü, elemli geçiyor
“Zalim Batının” senaryolarını yazıp çizdiği bu vahşeti ibretle endişeyle Türkiye izliyor.
Yıllardır unutturulan kolu kanadı kırılan İslam coğrafyasını toparlayacak yeniden huzurlu mutlu ülkeler oluşturması beklenen Türkiye üzerinde ciddi oyunlar sergileniyor.
Önce “Arap baharı” denilerek yeniden dizayn edilen bu coğrafya ardından enerji kaynaklarının fakir bekçisi konumundaki ülkelerde satranç taşları yerleştirildi. Oyun kuruldu. Bu oyunda en güçlü olması gereken Türkiye oyun dışına itildi. İşler sarpa sarınca bu defa oyunun içine alınmaya çalışılıyor. Âmâ Türkiye neden, nasıl oyun dışına itildiğinin farkında ve kendisine rol biçenlere siyasi strateji oluşturarak yeniden oyun dışı kalmamak için oldukça temkinli davranıyor.
Aslında Işid bölgeyi istikrarsız küçük gruplara bölerek yönetmeyi yada sömürmeyi düşünen başta Amerika, İngiltere, Fransa, Almanya, İsrail için bulunmaz bir taşerondu. Bir taşla çok kuşları indirmeyi planlayan “Zındıka “ ittifakının isimleri farklı olsa da hedefleri ortak.
Kobani burada bir sembol.
Kobani PKK terör örgütünün Suriye versiyonu PYD’nin kontrolündeydi, tıpkı Irak versiyonu olduğu gibi..
Amaç Türkiye’ye sınır olan bölgede gelecekte Türkiye’den de kopartılması planlanan toprak parçasıyla Irak, Suriye ve Türkiye üçgeninde bağımsız! bir Kürdistan devleti kurmak. Bunun tüm planları adım adım uygulanmakta. Bu senaryoyu yazanlar bu arada senaryo üzerinde küçük değişiklikler yaparak PYD’i Işid karşısında güçsüz hale getirirken aynı zamanda Türkiye uzantıları olan PKK ile Türkiye içinde tam bir kalkışma provası yapmaktalar.
Bunun gerekçesini de “Barış süreci tehlikeye” girer tehdidiyle Türkiye’nin Kobali’ye müdahale etmesini yada en azından “PYD’ye silah yardımı” yapılmasını istemekteler.
Hatırlarsanız bunu ilk Selahattin Demirtaş seslendirmişti.
Kobaninin düşmesi IŞID’in eline geçmesi her şeyden önemlisi Türkiye’nin güneyinde Işıd gibi bir terör örgütünün konuşlanması anlamına gelmekte. Bu da 1295 kilometrelik güney sınırımızın sürekli tehdit altında olmasının ifade etmekte.
Türkiye Kobani için elinden geleni yapmakta. İnsani yardım şeklindeki bu çalışmaların Kobaniye asker gönderilmesi yada PKK uzantısı bir başka terör örgütüne silah desteği sağlamasını Türkiye’den kimse beklemesin.
Eğer PKK Türkiye’nin Kobaniye silah ve askeri bir operasyon yapmasını barış sürecinin bir şartı olarak dayatırsa kusura bakılmasın barış süreci yine devam eder ama bu defa sivil STK’larla bu iş yürütülür. Bundan da en büyük zararı yavaş yavaş normalleşen barış süreci zarar görmez, PKK zarar görür. Şehirleri yakarak, provokatör eylemler düzenleyerek kimse Türkiye’yi Kobani’ye askeri birliklerini gönderemez. 
Türkiye akıllı bir strateji ile oraya müdahale edilecekse şartlarını ortaya koydu. Bunun için  Türkiye uluslararası meşrutiyeti olan bir “güvenli bölge” ile “ uçuşa yasak” bölge ilan  edilmeden harekete geçmez geçmemeli de.
Türkiye sınırının hemen yanında cereyan eden bu oyunun planını ve oyunun nasıl biteceğini bilmesi şart. Türkiye açısında oyunun finali Suriye’den Esad’ın gitmesidir.
Türkiye açısında IŞİD bir rahatsızlık ama asıl sorunun kaynağı Esad..