Bugün toplumda çok tartışılan konulardan biri kader. Bu konunun iyi anlaşılması gerekiyor. Kader, ruhun  ifrat ve tefrit bağlantılarını keser.  Ruhun tefrit mertebesi, kendi içine çökmesi veya kapanması demektir.  İfrat mertebesi ise depresyon, sinirlilik, stres buhran ve bunalım halleridir. Bunun ilacı ise kadere iman etmektir. Çünkü kadere iman eden, gam ve hüzünden kurtulur.

             İzah edemediğimiz şeyler bizi korkutur. İzah edilirse insan rahat eder. Sebebini bilmediği olaylarla boğuşan insanın depresyona girmemesi çok zordur. İnsan hep sebep-sonuç ilişkisine odaklanmıştır. Bunu dışındakiler insanı boşluğa atar.

            Demek ki, Kader Cenab-ı Hakk’ın insanla olan bağının adıdır. İnsanın tercih ettikleri veya etmediklerinin hepsinin adı kaderdir. Doğru kaderi tercih etmek lazım. Yanlış dahi olsa senin kaderindir.  Kader iyi veya kötü seçimlerinin adıdır. Kader seçilen tercih, yani geçmiştir.  Gelecek ise tekliftir daha gelmemiştir. Elmalılı şöyle demiş:

           “  Ne bilen yapmaya mecburdur,

             Ne de bilinen yapılmaya mecburdur.”

             Kader nefsi gururdan kurtarmak ve Cüz-i ihtiyarimiz (seçim hakkımız)  bizi sorumsuzluktan kurtarmak içindir. Kadere teslim ol ki, selamette kalasın. Nefis kaderin hükümlerine teslim olmuyor. Çünkü ona zıt. Kader hep hayır ve adalet ediyor. Nefis ise hep zulüm eder ve kötülük yapar. Kadere iman etmek istemeyen nefistir.

           Eğer sorumluluk olmasaydı iyi ve kötü kelimeleri manasız olurdu. Kahramanları takdire, hainleri aşağılamaya gerek kalmazdı. Sorumluluk olmadığı için her ikisi de yaptığını isteyerek yapmamış olurdu. Böylece Hz. Ebûbekir (RA.) ile Ebu Cehiller arasın da hiçbir fark kalmazdı.

               O zaman biz ne istesek ve neyi bilirsek, Kader olmuyor. Ne yapmışsak kader oluyor. Kafamdaki düşünce, hayata geçmemişse veya fiile dökülmemişse kader olmuyor. Yani bilmeye kader denmiyor, ilim deniyor. Şu anda sizlere sorsam, kafanızda neler var? Kimse kafamda kaderim var demez. Bilgilerim ve tecrübelerim var diye cevap verir.  

               Kaderi tenkit eden başını örse vurur, kırar. Şimdi bütün imkânları olduğu halde, okumayan ve cahil kalan kimse, devletten hiçbir yardım görmeyip dilenciliğe mecbur kalsa diyebilir mi ki “devlet bana zulmetti, beni okutmadı veya devlet böyle takdir etti.”  Elbette diyemez. Çünkü kendine sunulan imkânları kendi iradesiyle ret etmiş. Dikkat ederseniz böyle bir tercihte bulunmuş. Bu tercihte onun kaderi oluyor.

                Kaderin her şeyi güzeldir. Meselâ çirkinlik olamazsa güzelliğin; kötülükler olmazsa, iyiliklerin; karanlık olmazsa, ışığın; zarar olmasa, menfaatin; delâlet olmazsa, hidayetin kıymet ve ehemmiyeti lâyıkınca takdir edilemez. İşte bu hakikati kavrayan insan dünyevi olaylar, hastalıklar ve musibetlerin dağlarvarî  çalkantılarından kurtuluş bulur, Allah Teâlâ’dan gelen her hadisenin ya bizzat kendisi veya sonucunun güzel olduğuna itikat eder, ömrünü mutluluk içinde geçirir, kederi atar safâyı  bulur.

                Kader, hakiki sebeplere bakar ve adalet eder.  Biz bu dünyada, bu dünya içindeki ölçülerle hareket ediyoruz. Kader ise, on sekiz bin alemi içine alarak hükmediyor. Biz buraların oralarda nasıl gözüktüğünü bilmiyoruz. Filim karesinin, bir karesine bakıp hükmeden gibiyiz. Biz dünyaya bakıp

 

 

değerlendirdiğimiz için hakikatleri göremiyoruz.  Kader ise hakiki sebeplerin tümünü birden görebilenin, kararıdır.

             Bugün iman esaslarının içinde en çok tartışılan iman esası Kaderdir. Çünkü İman esaslarının hepsi insanın dışındadır. Allah(cc) iman etmek, insanın dışında olan bir yaratıcı olduğu için kolaydır.  Peki kadere iman niye zor? İşte bunun cevabı, Kader insanın kendisi olduğu için iman da zorlanıyor. Çünkü insanın kendisi bir gizli hazine. Bir büyük zata sormuşlar, insan nedir diye. O da şöyle cevap vermiş şimdi başlasam kıyamete kadar devam etsem  insanı anlatmayı bitiremem demiş. İnsan kendini tanımadığı için, kaderi anlayamıyor. Ama anlamak lazım. Çünkü Kutsî Hadiste, Allah (cc) ben insanın sırrıyım, insanda benim sırrım diyor.

             İşte Kader, Allah’ın (cc) on sekiz bin alemde tecelli etiği esma ve sıfatların bir numunesini de insana koymuş. Bu konulan emanetlerin açılma programı ise kaderdir. Başına gelen her şeyi  iyi anlamak ve iyi okumak  lazım. Unutma, Bir yaprak bile Allah (cc)izni olmadan düşmez. Hepinize huzurlu ve güzel günler diliyorum.