Merhaba değerli okuyucular… Genelde teknoloji üzerine yazdığım köşemde sanal hikayeler anlatırken bu kez başımdan geçen bir gerçeği aktarmaya çalışacağım. Yaklaşık onbeş sene önceydi. O zamanlar motosiklet bu kadar “bol” olmadığı için piyasa da mobilet hakimiyeti vardı. Diğer hiç bir markayı saymıyorum zira onlara erişmek hayli zordu. Neyse, günlerden bir gün mobiletime atlayıp gezintiye çıktım. Kavşaktaki turumu tamamlayıp hızımı yükselterek yaya geçidine doğru yaklaştığımda karşıya geçmeye çalışan amca ilk adımını yola attı. Bende durumu farkedip hafifçe frenlerime dokundum kornayla birlikte. Amca bir an durur gibi oldu fakat daha sonra yoluna devam etti. Hızım 50-60 km ye erişmişken kaza yapmamak için tüm gücümle yüklendiğim frenler çelik tel olmasına rağmen kopuverdi. (Ders 1: İlk dersimi kazayı henüz yapmadan önce almıştım bile ama farkında değildim. Ne kadar pahalı, ve kaliteli olsalar dahi hiç bir araç ve parça tam olarak güvenli değillerdir…) Neyse amcaya çarpmamak için bin türlü cambazlıkla yolun ortasındaki elektrik direğine çarpmayı başarabilmiştim. Bunu başarı sayıyorum çünkü en azından olan sadece bana olsun düşüncesindeyim. Kazanın şiddetiyle bana göre saatler, dünya zamanına göre saniyeler süren bir uçuşun ardından asfalta bodoslama kondum. 


Şimdi ise motor kıyafetlerimi saymaya geçeyim. Kafamda iyi ya da orta kalite bir kask YOK !. Üzerimde korumalı ya da korumasız bir mont YOK !. Ellerimde eldiven YOK !. Altımda uzun paçalı bir pantolon ya da koruma dizlikleri YOK!. Ayağımda çorap da yok, kapalı bir ayakkabı da YOK ! Yani kıyafetim tastamam motosiklet kullanımına uygun. Araca oturuşum ise harikulade yandan çarklı. 


Kazanın sonuçlarına gelecek olursam; kask takmadığım için yüzümün sol tarafı asfaltta bir güzel yüzüldü, gözlüğüm kırıldı. Mont yerine kısa kollu tshirtin neticesi olarak iki dirseğim tadına doyulmaz şekilde hasarlı ve kanamalı hale geldi. Düşerken insan refleks olarak ellerini öne doğru tutuyor,haliyle eldivensiz asfaltta sürüklenmem avuçlarımdan minyatür taşları acı içerisinde haftalarca temizlememe sebep oldu. Koruma dizlikleri olmasa bile en azından uzun bir pantolon giymediğim için dizlerimizde nasibini aldı… Son olarak ayağımdaki şapadak terlik de görevini yerine getirmeyerek parmaklarımda da açık yara oluşmasına sebep oldu sıra tamamlanmış oldu. (DERS 2 :Sorun çıkarmaz gibi görünen bir sürü şey bir araya geldiğinde çok kötü sonuçlara sebep olabilmekteydi) Ambulans o yıllarda icat edilmediği için binek bir otomobil insaniyetlik namına beni hastaneye yetiştirdi. Kol bacak sarıldı. Haftalarca savaş gazisi gibi gezdim… 

(DERS 3: Kaza anında dünyanın en pahalı aracının 50 km sürati de bir en ucuz aracının da…Benim motosikletim 100cc 50cc bana birşey olmaz hikaye yani...)

Aradan yıllar geçti. İkinci kazamı beş yıl kadar önce yaptım. Ve yukarıda olmadığını saydığım tüm ekipmanlar üzerim de vardı. Hızım 100 km civarı olmasına rağmen ve daha uzun bir uçuş ve daha sert bir düşüşle düşmeme rağmen herhangi bir açık yaram olmadan sadece küçük morluklarla bu kazayı atlattım. Kullandığım motosiklet 1200 TL iken ekipmanlarımın 1500 TL ye yakın olmasıyla alay eden arkadaşların ne kadar haksız olduklarını o zaman anladım. (DERS 4: Kaza anında beni kurtaran ancak yine de çatlayan kaskın keşke daha kalitelisini, en kalitelisini takıyor olsaydım. Çünkü ucuz ekipman da faydadan çok zarar sağlayabilmekte.)

Tabi bu ikinci kazamda kafam inanılmaz meşgul ve dalgındı. Ve kullanış şeklim itibariyle artık o motosiklette kendime en güvendiğim bir zaman diliminde gerçekleşmişti. ( DERS 5: Kafa meşgulken, dalgınken, motosiklet kullanmamak lazım. Ve asla kişi kendisine sınırsız güvenmemeli. Zira motosiklet kullanıcıları arasında iki grup vardır. Birinci grup kaza yapmış olanlar, ikinci grup ise kaza yapacak olanlardır)

Konuyu toparlayacak olursam, günümüzde motosiklet kullanımı özellikle de ilçemizde bir hayli yaygın. Daha üç gün öncesine kadar gençler ölüyordu bu tip kazalarda. Kask kullanımının kalitesi denetlenmese de takılıp takılmamasının denetlenmesi bile bu üzücü hadiseleri son derece azaltmış durumda. Öte yandan denetim 24 saat her noktada yapılabilse bile bu üzücü vakalar ancak bir bilinçle aşılabilir. Bu bilinç motosikletlerinden aynalarını sökmeyen, içinde bulunduğu trafiği dikkate alarak çevreye saygılı bir sürüş gerçekleştiren, kaskı polisi görünce değilde her zaman kendi güvenliği için takan, altındaki 125 cc motorsikletle 1200 cc lerin özel pistlerde yaptıkları hareketleri denemeyen gençlerin ortaya çıkmasıyla oluşacaktır. İşin bir diğer boyutu ise sadece Tire’de değil tüm Türkiye’de bir halt ediyormuş gibi hareketlerle hem kendini hem çevredekileri tehlikeye sokan, rahatsızlık veren bir azınlıkla ilgili. Milyonlarca motosiklet kullanıcısına potansiyel serseri ve ikinci sınıf vatandaş muamelesi yapılmasına sebep olan bu azınlığa ise hakkımı helâl etmiyorum… 
Nacizane hikayemi ve duygularımı paylaştım. Arz ederim… 
Keyifli ve güvenli sürüşler dilerim. Kalın sağlıcakla…