Sevgili okurlarım. Gazetemizde yazdığım yazılara olumlu veya olumsuz o kadar eleştiri geliyor ki. Öncelikle hepsine ayrı ayrı teşekkür ederim. Benim de amacım tarihin karanlıkta kalmış yanlarını aydınlatmak, gerçekleri ortaya çıkarmak. Yorumlarda, hala Lozan’ı hezimet olarak görenler, İsmet Paşa’ya öfke kusanlar var. İyi de bunlar neden? Öncelikle İsmet Paşa’yı sevmeyenlere değineyim. Lozan’a gelecek yazımda yer vereceğim.
İsmet Paşa, Atatürk Döneminden sonra 1938-1946 döneminde tek parti iktidarında(CHP), 1946-1950 döneminde Çok partili dönemde cumhurbaşkanlığı yapmış, cumhuriyet tarihimizin Atatürk’ten sonra gelen ikinci adamıdır. Talihsizliği 1939-1945 yılları arasındaki 2.Dünya Savaşı’nın dönemine rastlamasıdır. Bu dönemde elbette olumsuzluklar yaşandı, bunu inkâr eden yok. Örneğin ekmeğin karneye bağlanması, bir-iki fabrikanın amacı dışında kullanılması, varlık vergisi ve toprak mahsulleri vergisinin çıkarılması gibi.
Şimdi şapkamızı önümüze koyup düşünelim. Daha sonraları ve günümüzde dünya kadar vergi kondu. Katma Değer Vergisi, Özel Tüketim Vergisi, ilaçlardan yüzde alınması, hastanelerde hastalardan alınan katılım payları ilk aklıma gelenler. Bu vergileri koyanlardan hangilerine İsmet Paşa’ya gösterilen tepki gösterildi. ABD’de ekonomi kötüye gider, borsa yükselir, Dolar, Euro yükselir, çıt yok. Yapmayın beyler. Biraz insaflı olun. Tamam, o dönemi yaşayanlar yokluktan ve cahillikten İnönü’ye tepki gösterdiler. O günkü koşulları değerlendirememiş olabilirler. Siz de onların anlattıklarına uyup bu değerli insanı kötülemeyin.
İsmet Paşa, ulusunu 2. Dünya Savaşı’na sokmamakla ulusuna en büyük hizmeti verdi. Ulusu ekmeksiz bıraktı, ama kadınları kocasız, çocukları babasız bırakmadı. I. Dünya Savaşı’na Osmanlı Devleti girdi de ne oldu? Kaç gencimiz-yaşlımız, kadınımız-erkeğimiz, çocuğumuz şehit oldu, ülkemiz ne kadar harap oldu, düşünün. Bugün siz savaş ister misiniz? “İnönü, ülkeyi savaşa sokmamakla hata etti” diyorsanız, sözüm yok. Bu savaş ortamında tabi ki bazı önlemler alınacaktı. Vergiler kondu. Osmanlı tarihine bakın. Devlet savaşa giderken avarız vergisi alınırdı halktan. M. Kemal de Sakarya Savaşı öncesinde çıkardığı Tekalif-i Milliye Emirleri ile halktan yardım almıştır.
Silolarda buğdaylar çürüdü, halka dağıtılmadı diyenler var. Sınırda 2 milyon asker bekliyor, savaş ne zaman bitecek belli değil. Her an savaşa hazır olmak gerekli. Hitler’in Türkiye’ye saldırmayacağı garantisi mi var? “Antlaşma imzaladık ya!” diyeceksiniz. Hitler, Rusya ile de antlaşma yapıp Polonya’yı bu devletle paylaşmıştı. Sonra ne oldu biliyorsunuz. Hitler Rusya’ya saldırdı. Leningrad’a dek girdi. Nesi garanti o antlaşmanın. Bu askerler ne yiyip içecek hiç düşündünüz mü? Onlar cephede verileni yiyor. Savaşmayanlar tok olsun, cephedekiler aç aç savaşsın, öyle mi? Biraz insaflı olalım. İsmet Paşa’nın tek düşüncesi şu idi: “Ülkemi savaşa sokmamak için sonuna dek direneceğim. Halkımı da bundan en az zararla kurtaracağım.”
Birkaç fabrika silah yapılmak üzere, kapanma değil geçici bir süre amacı dışında kullanıldı. İsmet Paşa’ya “fabrika kapattı” diyenler, önceleri ve bu iktidar döneminde hiç fabrika kapanmadı mı sanıyorlar? Yalnızca AKP hükümetinin 8 yıllık döneminde ne kadar fabrika kapatılmış acaba.
Bir okurum, “Ezanı Türkçe okutmuş, yazıklar olsun be Müslüman değil o” demiş. Ezanın Türkçe okunması düşüncesi ilk olarak 1924 yılında ölen Ziya Gökalp tarafından dile getirilir.
Bir ülke ki, camiinde Türkçe ezan okunur.
Köylü anlar manasını namazdaki duanın
Bir ülke ki, mektebinde Türkçe Kuran okunur
Küçük büyük herkes bilir buyruğunu Huda’nın
Ey Türk oğlu, işte senin orasıdır vatanın.
Ezanı İsmet Paşa Türkçe okutmadı. Atatürk 1932′de, önce Türkçe ezan okunmasının dinen caiz olup olmadığını tartışmaya açtı ve caiz olduğu belirlendi. Ezan Diyanet İşleri Başkanlığı’nın 18 Temmuz 1932 tarihli bir genelgesi ile Türkçe okunmaya başladı. CHP döneminde uygulandı. 1950 Seçimlerinden sonra D.P. Arapça okunmasını istedi. Aslında Türkçe ezan tamamen kaldırılmadı, Ancak 1950’den sonra Türkçe ezan okunmadı. Bunda İnönü’nün ne suçu var. Lütfen bilmeden konuşmayın. Atatürk zamanında diyanet işleri dinsiz miydi?
İsmet Paşa döneminde enflasyon yoktu. Yabancı devlet adamlarına dik duruş vardı. Dürüst devlet adamlığı vardı. Devletin bütün kasası elinde olduğu halde 1 lirasına tenezzül etmemiş, döneminde 1 dolar dış borç alınmamıştır.
Hoşça kalın saygılarımla.