Hoşgörü nedir ?
Hoşgörü; Bir insanın kendisinden farklı dini inançlara, ahlaki değerlere, farklı dünya görüşlerine ve yaşam tarzlarına müdahale etmeyip, bunlara yönelik eylemlerden kaçınmasına denir. Katılmasak da karşı fikir ve düşüncelere saygılı olup tahammül göstermektir, inançlara saygı göstermektir, olaylara sabırla yaklaşmaktır, iyi niyettir yani affedilebilir olumsuz tutumlara karşı tepkisiz kalmaktır. Sözlük anlamına göre ise hoşgörü, her şeyi anlayışla karşılayarak olabildiği kadar hoş görme durumu, müsamaha, toleranstır.

Hoşgörülü bir insanın tutumu;
Öncelikle hoş gören insan önyargıya başvurmadan sorunu oluşturan şey hakkında derinlemesine düşünüp çözüm bulabilendir, hatalara karşı ben merkezli değildir. Empati kurma yeteneğini kullanarak karşı tarafı anlamaya çalışır. Hoşgörünün iletişimde bağları güçlendirdiğinin bilincinde olduğu için çatışmalardan ve kırgınlıklardan uzak durur. Alçak gönüllülüğü elden bırakmaz ve ona göre davranır, çünkü her insanın aynı düşüncede olamayacağını bilir. Doğal olarak bakış açılarımız ve yaşam tarzlarımız farklı olduğundan dolayı insanların yaşam biçimlerine, düşünce sistemlerine, inançlarına saygı göstermek gerektiğinin farkındadır. Yeni fikirlere ve düşüncelere açıktır. Hoşgörülü bir insan, bir kişiyi o andaki davranışlarına göre değerlendirmez, tavır almadan önce bir süre düşünür ve böylece yanlış yargı ve tutumlardan uzaklaşmış olur.
Hoşgörü önemlidir, aynı zamanda gereklidir çünkü bu tutumu sergileyen insanlar toplum tarafından çok sevilirler fakat bu hoşgörü asla kişilikten ödün verme durumuna kadar gelmemelidir. Aşırı hoşgörünün zarar getireceğini hiçbir zaman akıldan çıkarmamalıyız, iyi niyetli insanların hoşgörülü tutumları günümüzde kötüye kullanıldığı için toplumda hoşgörü davranışında bulunanların sayısı gittikçe azalmıştır.


Hoşgörüsüz bir insanın tutumu;
  Çoğu zaman ben merkezli tutum sergiledikleri için, ‘‘ben bilirim” “benim dediğim olur” ve “benim kararlarım doğrudur” gibi bir takım olumsuz davranışlarda bulunurlar, karşısındakini küçük görürler hatta söz hakkı bile vermezler, bu tarz tutumlarından dolayı gittikçe insanları kendilerinden uzaklaştırırlar. Hiçbir şeye katlanamazlar, kabul etmezler, çoğunlukla insanları bilinçsizce kendi bakış açılarına göre değerlendirip biçimlendirdikleri için bu varsayımlar üzerinden hareket edip yargıya varırlar. Bu tarz insanlar için; İnsanların statüleri, yaşam tarzları, kültürel değerleri, giyim ve kuşamları, ekonomik durumları da çok önemlidir, ona göre değer biçerler ve hoş davranışlarda bulunurlar. Bu tarz tutum sergileyen insanların etkileşimde bulunduğu çevrelerine hatta kendi aile yapılarına bile yadsınamayacak derecede olumsuz etkileri vardır.
Etik olarak toplumda hoşgörü, insanların ve toplumların içlerinde barındırdıkları farklılıklara rağmen, onları bir bütün olarak değerlendirmenin ve kucaklamanın en doğru yoludur. Büyük bir erdemlilik örneğidir. Hoşgörünün özünde ayrım yapmadan herkese karşı kendi kalıplarımızdan uzaklaşıp, empati kurarak ölçülü davranmak ve müsamaha göstermek vardır. Çünkü gereken yerde bilinçli şekilde ölçülü ve hoşgörülü davranmak insanların arasındaki bağları güçlendirdiği gibi saygı ve sevgiyi arttırır. Bir arada düzen içinde yaşayan insanların, birbirlerine saygı ve sevgi çerçevesi içerisinde dostça davranıp, sosyal iletişim düzeylerini yüksek tutup sürdürdüğü sürece huzur ve mutluluk dolu bir yaşam süreceklerdir. Mutlu olmayı ve kendimize karşı saygı duyulmasını istiyorsak eğer, en başta başkalarına saygılı ve hoşgörülü olmamız gerekir. Hoş görmek toplumda sağlıklı iletişim zincirleri oluşturacağı gibi, yeni neslin de bu zincirin halkalarını tamamlayacağını asla unutmamalıyız. 
Hoş görmek konusunda söylemek istediklerim elbette yazdıklarımla sınırlı değil, sizlerin düşüncelerine biraz katkı sağlamak istedim. Hoş görülmek umuduyla !
Haber Tire Ekibine Sonsuz Teşekkürlerimi Sunarım.