Beş yılı geride bıraktığımız meslek hayatımızda 112 ambulansı ile çok sayıda vakaya gittik. Bazen bir canın hayata tutunmasına vesile olduk, bazen de minicik bir canın annesinin kucağında ölüme gidişini izledik gözyaşları ve çaresizlik içinde. Bacağı kopan bir vatandaşımız için açtık sirenlerimizi bazen. Trafik kazası geçirip araç içinde sıkışan başka bir vatandaşımızı kurtarabilmek için çırpındık. Bu olaylar son derece üzücü olsa da mesleğimiz gereği bunun bizde yarattığı tahribatın altından kalkabildik.  

 

 

      Oysa tedbiri öylesine basit fakat tamamen yönetimsel ihmalkarlıktan kaynaklanan Türkiye genelinde tüm meslektaşlarımızın muzdarip olduğu öyle bir durum var ki… İşte bu durum bizi çok derinden üzüyor ve işin içinden bir türlü çıkamıyoruz. Kalça kırığı şüphesi ile götürdüğümüz yaşlı hastalarımızın hastaneye giderken çektikleri acılar, ruhumuzda tahrip gücü yüksek bir bomba etkisi yaratıyor. Travmalı vakalarımızda her ne kadar tespit önlemlerimizi alsak da hastaneye giden yollardaki çukur, tümsek ve bu gibi durumlar sedyede yatan yaralılarımızın acısını katbekat artırıyor.

 

 

     Sizlerinde gördüğü üzere ülkemizin yolları, yıllardır çok kötü. Her yağmur sonrası tarlaya dönen sokak arası yollardan ambulansla geçerken ayağı kırık hastamızın feryadı sadece bizleri değil neredeyse geçmekte olduğumuz mahalleyi inletiyor. Bu durum maalesef diğer il ve ilçelerde de aynı. Görüştüğümüz meslektaşlarımızla ortak şikayetimiz maalesef yollarımız. Yaptığımız iş ve ulaşılacak olan hedefin ACİL başlığı altında olduğunu düşündüğümüzde “Keşke ambulansı uçurabilsek te o çukurlara girmesek” diye düşünüyoruz.

 

 

     Ülke genelini bırakıp ilçemizi baz alacak olursak, bizim sokaklarımızın da ciddi anlamda bakıma, belki de yenilenmeye ihtiyacı olduğunu görebiliriz. Ve ümidimiz bir an önce ilçemize yakışanın olması ve o yollardan geçerken acı çeken hastalarımızın acılarının son bulmasıdır.

 

Saygılarımla.

Sağlık dolu günlere…