Son zamanlarda Türk televizyonlarının durmaksızın kanayan bir yarası var. 2000’li yıllarda, izleyiciyi adeta ekrana kilitleyen “Gelinim Olur musun” tarzındaki saçma sapan evlendirme programları. “Kısmetse Olur”, “Evleneceksen Gel”, “Zuhal Topal”, “Songül Karlı ile Evlilik Yolunda” ve “Ne Çıkarsa Bahtına” adıyla her gün uyutuyorlar insanlarımızı. Bir gün biriyle nişanlanan gelin ya da damat adayını evvelsi gün başka biriyle yemeğe giderken görüyoruz. Yetmiyor, ayrılan çiftlerin sözde kamera arkasında birbirlerine ettiği küfürlere ve amatörce kurgulandığı açıkça belli olan kötü oyunculuklu kavgalarına maruz kalıyoruz. Çoğu işi gücü olmayan ve cast ajansından ayarlanan bu insanlar belirli bir para karşılığında her gün orada oturarak türlü rezillikler sergiliyor. Apaçi dansından tutun da yerlerde yatıp yuvarlanmaya kadar her çeşit kepazeliğe tanık olduk. Esas ilginç olan ise sunucuların bu saçmalıkları daha da körükleyerek insanların aşağılanması üzerinden acımasız reyting savaşlarına girmesi. Bunu hiçbir yere sığdıramıyorum. Para belki çok şey olabilir, ama asla her şey değil. Sırf kazanç sağlamak adına insanların kurbanlık koyun gibi sıraya dizilip pazarlanmasını anlayamıyorum. Geçenlerde bu programların birinde, saçı makyajı son derece profesyonel yapılmış, eli ayağı düzgün ve sağlığı da gayet yerinde olan genç bir kadına rastladım. Bakamadığı için 2 çocuğunu yetimhaneye bırakıp, oraya evlenmeye çıktığını söylüyordu. Üstelik orkestranın hüzünlü müziği eşlinde anlatıyordu bunları. Bu sırada sunucu da onun güçlü ve ne kadar iyi bir insan olduğundan bahsediyordu, utandım. İliklerime kadar utandım. Bir annenin nasıl bu seviyeye gelebildiğini düşünerek kahroldum o zavallı çocuklar için. Ama maalesef kahrolmaktan başka hiç bir şey yapamadım. Oradaki herkes umarsızca oynamaya devam etti. Başka bir programda ise talip olarak gelen damat adayı, şehitlerin olduğu bir günde neden böyle bir program yapıldığını ve insanların göbek attığını sordu. Sunucu hemen atılarak biz bunu yapmak zorundayız hayat devam ediyor gibi tuhaf sözler söyleyince damat adayı da programı terk etti. Esas skandal ise bundan sonra başladı işte. Bu damat adayının talip olarak geldiği gelin adayı tam da olaydan hemen sonra orkestraya dönüp “çal, çal” diyerek göbek atmaya başladı ve stüdyodaki bütün seyirciler de alkışladı onu. İşte rezilliğin son noktası buydu. Vatanını savunurken canından olan kahraman askerlere/polislere saygı duymayan bir insan yuva kurmaktan bahsediyordu. Evet tek derdi eğlenmek ve evlenmekti. Dünyadaki başka hiçbir şey önemli değildi onun için. Vur patlasın çal oynasın. Kısmetse Olur isimli safsata ise bu programların içinde en seviyesiz olanı. Tamamı cast ajansından alınmış ve öncesinde birçok programda yer almış olan insanların, 12 saat boyunca aynı evde durup aşk yaşıyormuş gibi gösterildiği bu program tüm kültürel değerlere savaş açmış durumda. Reyting kazanmak uğruna rezillik konusunda bütün sınırlar zorlanıyor. Adaylar birbirlerine tabak, bardak fırlatıp küfretmekle kalmayıp, artık tekme tokat saldırmaya da başladılar. Hakaretin, seviyesizliğin bini bir para. Yine diğer evlilik programlarında olduğu gibi bu programda da bir gün biriyle, evvelsi gün başka biriyle görüşüyorlar. Bir zamanlar aynı kişiye ilgi duymuş olan insanlar da bir müddet sonra çok iyi arkadaş olup, aklımızla alay ediyorlar adeta. Bir de bunlar yetmezmiş gibi ailelerin de programa gelip çocuklarını onayladıklarını izliyoruz dehşet içerisinde. Bu kadar rezil olmak için kaç para alınmış olabilir diye düşünsek de yine de işin içinden çıkamıyoruz. Daha feci olanı ise her şeyden bir haber olan TV izleyicisinin bu mizansenleri gerçek sanarak programa sms yağdırması. Yani tam anlamıyla akıl tutulması yaşıyoruz.

Neden bizim televizyonlarımızda bilim, sanat, kültür ve teknoloji adına insanlarımıza yararlı olacak bir tane program yayınlanmaz ? Neden sürekli beyinlerimiz böyle saçma sapan şeylerle uyuşturularak düşünmemiz engellenir? Artık bir şeylerin farkına varmamızın tam da zamanıdır diye düşünüyorum. Aptal yerine koyulup, zekamızın felç edilmesine daha fazla izin verilmemeli. Bu konuda özellikle RTÜK gibi yetkili kurumların da bir an önce harekete geçmesi ve olaya el atması gerekiyor. Halkımızda daha duyarlı, daha akıllı davranması ve bunlara prim vermemesi ve izlememesi gerekiyor.