Tire Belediye Başkanı Tayfur Çiçek’in Meryem Ana’nın Tire sınırları içinde yaşadığı yönündeki iddiasına Selçuk Belediye Başkanı Zeynel Bakıcı “Meryem Ana’nın 15 Ağustos’ta göğe yükselişi Hıristiyan alemi tarafından Selçuk’ta kutlanmaktadır. UNESCO’nun görüşü bu yöndedir. Meryem Ana yaşadığı dönemde belki Tire’ye uğramış olabilir. Konuyu tarihçilere bırakmak en doğru olanıdır.” şeklinde yanıt verdi.



 “Meryem Ana” polemiği, Tire ve Selçuk’u ikiye böldü. Tire Belediye Başkanı Tayfur Çiçek’in, “Meryem Ana Tire’de yaşadı. Bu yönde güçlü emareler var” şeklindeki açıklamalarına Selçuk Belediye Başkanı Zeynel Bakıcı’dan yanıt gecikmedi. Meryem Ana’nın 15 Ağustos’ta göğe yükselişinin Hıristiyan alemi tarafından Selçuk’ta kutlandığını hatırlatan Bakıcı, “UNESCO’nun görüşü de bu yöndedir. Meryem Ana yaşadığı dönemde belki Tire’ye uğramış olabilir. Konuyu tarihçilere bırakmak en doğru olanıdır” dedi. 


“SELÇUK, KUDÜS’TEN SONRA EN ÖNEMLİ MERKEZ”
Selçuk’un, Kudüs’ten sonra Hıristiyanların en önemli merkezlerinden biri olduğunu ifade eden Bakıcı, “Bu gerçek yadsınamaz. İncil’de Meryem Ana Kilisesi’nin Efes’te olduğu yönünde konsüllerin görüşleri vardır. Önceki gün, 15 Ağustos’ta, Şirince Dimitrios Kilisesi’nde Ortodoksların yoğurtusu kabul edilen “Meryem Ana’nın göğe yükseliş gününde” ayin düzenlendi. Fener Rum Patriği Bartholomeos, ayine Sümela Manastırı’nda olması nedeniyle katılamayacağını bildirdi. Aynı saatlere Katolikler ise Meryem Ana evinde bir araya geldi. Hıristiyan alemi kendileri açısından en önemli dini günlerinden birini kutladı. 11 Havari’den biri olan ST Jean’ın, Meryem Anayı, Hz. İsa’nın isteği üzerine Küdüs’ten kaçırıp, Selçuk’a getirdiği tarihi kaynaklarda yer almaktadır. Meryem Ana, 101 yaşında öldüğünde, ST Jean tarafından yine Bülbül Dağı’nda bilinmeyen bir yere gömüldüğüne inanılmaktadır. Hıristiyanlığın yayılmasından sonra, Meryem Ana'nın bulunduğu yere Hıristiyanlarca "Haç" şeklinde bir kilise inşa edilmiş ve bu ev, papalık tarafından 1967 yılında Hıristiyanlığın kutsal bir yeri olarak ilan edilmiştir. Tire bu konuda nasiplenmek istiyorsa saygı duyarız.” diye konuştu.


“GÜÇLÜ EMARELER VAR”
UNESCO, Dünya Kültür Mirası listesine giren Selçuk ile gurur duyduklarını ve Tire’yi de dünyaya tanıtmak için önemli çalışmalar yaptıklarını belirten Tire Belediye Başkanı Tayfur Çiçek, Meryem Ana’nın mezarının hiçbir zaman Tire’de olduğunu öne sürmediğini ancak bunun da mezarının Tire’de olmayacağı anlamına gelmediğini söyledi. Halk arasında "Yukarı Meryemana Mahallesi" olarak bilinen bölgede, üzeri mescide çevrilen, altında mübadele öncesi ilçede yaşayan Rumların kutsal saydığı ayazmanın da yer aldığı küçük bir kilise bulunduğunu, yapının önünden geçen derenin de "Şükran Deresi" olarak adlandırıldığını anlatan Çiçek, "Meryem Ana'nın Tire'de yaşadığı yönünde güçlü emareler var. Bunu ispat etmek için çalışmalar yürütüyoruz. Tire'de isminin verildiği, tarihini ise kimsenin bilmediği bir Meryemana Mahallesi var. Burada kutsal sayılan yerler bulunuyor. Efes'e geldiği rivayet edilen Meryem Ana'nın İpekyolu üzerindeki, ticari canlılığı olan bir yerleşim yerine uğramadan geçmesi düşünülemez. İnsanlar neden Tire'deki bir mahalleye durup dururken 'Yukarı Meryemana Mahallesi', neden 'Şükran Deresi' desinler. Burada bir yeri neden kutsal kabul edip, suyunu da kutsasınlar. Söz konusu yerde, üst katı Mescit altı ise Ayazma (küçük kilise) olarak kullanıldığı bilinen tarihi bir yapı vardır. Dünya üzerinde başka bir örneği olamayacak şekilde farklı iki din de aynı mekânı kullanmaktadır. Bu suyun kutsallığı halk tarafından bilinmektedir. Buraya bir kadının sığındığını ve düşmanlarından kaçarken bu hazneden göğe yükseldiği iddia edilmektedir” dedi. Konunun ilk kez 2013 yılında kendisi tarafından gündeme getirildiğinin altını çizen Çiçek, “Çeşitli kiliselerle, Rum Ortodoks Patrikhanesi ve Vatikan ile yazışmalar yaptık. Araştırmacılar buraya gelsinler. Tire’nin, tarihçiler ve araştırmacılar için büyük bir hazine olduğunu düşünüyorum” diye konuştu.


FARKLI GÖRÜŞLER
Hıristiyan alemi ise bu konuda farklı görüşler sahip. Hıristiyanlara ait internet sitelerindeki bloglarda öne çıkan bazı başlıca görüşlere göre,
*Meryem Ana ile ilgili elimizde hiç bir bilgi yoktur. Dünyevi yaşamının son senelerini nerede yaşadı? Kiminle kaldı? Ne yaptı? Meryem, Oğlunun kendisini emanet ettiği Havari Yuhanna ile beraber yaşamıştı. Yuhanna ise Zebede ve Salome'nin oğluydu. Yakup ile birlikte Genezaret Gölün’de balıkçılık yapıyordu. Fakat Kudüs'te de bir evi vardı. Bu evde, Kutsal Ruh tarafından desteklenen ilk Hıristiyan topluluğu Meryem ile beraber oluşturuldu. Bu nedenle Meryem Ana’nın, haç üstünde, İsa'nın emanet ettiği Yuhanna'nın Kudüs'teki evinde kaldığı düşünülmektedir.
*Dünyevi aileyi birleşik ve uyumlu halde koruyan annedir. Havarileri bir araya getirip kenetleyen, öğrencilerini teselli eden, ilk Hıristiyan ailesini bir arada tutan da Meryem'dir. Yuhanna, Efes'teki ilk Hıristiyan cemaatini yönettiği için, Meryem de Efes'te Havari Yuhanna'nın evinde oturdu. Günümüzde de Efes yakınlarında, Panağiya Kapulu diye anılan bir yörede, Meryem Ana'nın oturduğu ev görülebilmektedir.
*Meryem orada dua içinde hayatının sonunu beklemişti. Ama bu döneme ilişkin tarihsel ve belgelenmiş hiç bir kesin bilgiye sahip değiliz. Selçuk'ta bulunan Meryem Ana evinde, Meryem annemizin yaşamadığı, tarihsel bilgilere göre Küçük Asya olarak bilinen Anadolu'ya gelmediği belirtilmektedir.

Editör: Haber Merkezi