Ercan ÇELİK

Resül Kara’nın yazılı olarak yaptığı basın açıklamasında şu ifadeler yer aldı; “Çalışan emekçi kesimin umudu Emekli olurken alacağı tazminattır. Çalışırken hayata dair gerçekleştiremediği bazı şeyleri emekli ikramiyesiyle gerçekleştirmek ümidiyle günlerini geçirir. Ancak gelinen noktada sayın çok çok kıymetli hükümetçe bu ümitte hayal olarak kalacak. Çünkü hazırlığı bitmek üzere olan yeni yasayla artık devlet emeklilik ikramiyesi sistemini de sigorta şirketlerine devrediyor yani kabaca satıyor. Ara ara birikmiş tazminatın çekilebilmesi iyi gibi görünse de tazminattaki oransal düşüşler bunun hiçte iyi olmayacağı yönünde kanaat oluşturmaktadır.

       Konuya ilişkin ana başlıklar şu şekilde;
Kıdem tazminatında hükümetin yaptığı hazırlığın temel çerçevesini, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile ilişkilendirilen bir fon sistemi oluşturuyor. Her bir çalışan için bireysel emeklilikte olduğu gibi bir hesap açılacak. Hesap, kişinin çalıştığı işyerinden bağımsız, kendi adına olacak.


MEVCUT ÇALIŞANA TERCİH HAKKI
Bütün çalışanlar aynı anda fon sistemine geçecek. Hazırlanan taslak, yasanın fon sistemine geçiş için belirlediği tarihten önceki çalışanlar için bir "tercih hakkı" verecek. Buna göre, eğer işçi ve işveren anlaşıp, geçmiş dönemi kapsayacak bir tutarı toplu olarak fona yatırırsa, tamamıyla yeni yasaya tabi olacak. İşçi isterse ya da işveren toplu para yatırmayı reddederse, geçmiş dönem için, eski yasaya göre haklarını korumayı tercih edebilecek.


HER BİR BİREYSEL HESAP, BİR EMEKLİLİK ŞİRKETİ TARAFINDAN YÖNETİLECEK
Nemalandırmalar da mevcut bireysel emeklilik fon yönetimleriyle yapılacak ancak emeklilik şirketinin sadece bu hesaplar için oluşturabileceği fon ya da başka araçlarla olabileceğine yönelik bir ikincil mevzuat düzenlemesi yapılacak.


ERKEN ÇEKİMDE HESAP DEĞİŞECEK
İşçiler en az 3600 gün prim ödeme ve 15 yıl çalışma şartıyla her yıl için 30 gün karşılığı para çekme hakkına ulaşacak. Askerlik, evlilik gibi özel durumlarda çekme hakkı için en az 10 yıl şartı aranacak.
Belirlenen bu unsurların tartışmaya açık olduğu, örneğin ana çekme hakkının 10 yıla indirilmesi istenirse, prim oranlarında düşüş ya da 20 günlük ücret karşılığı çekme hakkı tanınması gibi detay düzenlemelerin yapılabileceği söyleniyor.
Ana çekme hakkının verileceği 15 yılın ardından, sonraki yıllarda çekme hakkı verilmesi için 1800 gün çalışmış olmak şartı getirilecek. Bu kapsamdaki çekişlerde hesaplarda tahakkuk etmiş (her yıl için 30 çalışma günü karşılığı) tutarın yarısı kadar para çekilebilecek.
Emekli olurken, hesapta biriken paranın tamamı çekilebilecek. İşveren, primleri yatırmamışsa uyuşmazlık işçi-işveren arasında sayılacak ve işçi hukuki süreçle işvereninden primlerini, bireysel emeklilik şirketinin belirteceği nema farkları dahil tahsil edecek. 


DEVLET GARANTİSİ YOK
Devlet, primlerin yatırılması konusunda herhangi bir garanti vermeyecek.
Primler işveren tarafından yatırılacak. İşçi ve kamu desteği anlamında prim katkısı olmayacak. Kamu, vergi ya da işsizlik sigortası priminden indirim yoluyla bir destek verecek.
Yapılan yüzde 4 prim alınması senaryosuna göre; ilk çekme hakkının 15 yıl olması, reel olarak yüzde 3 oranında nema sağlanması ve işçi ücretlerinde 15 yıllık ortalama ücret artışının reel olarak yüzde 1,5 düzeyinde kalması halinde işçinin her yıl için 30 günlük çalışma karşılığı ücreti kadar birikime ulaşıldığı hesaplandı.


ÖRNEKLERİNİ DAHA ÖNCE GÖRDÜK
Gerek Tasarruf Teşvik Nemalarında gerekse Konut edindirme yardımlarında bu tür örnekleri geçmişte gördük, bu tür uygulamalarla çalışanın birikiminin nasıl hasır altı edildiğini çalışanlar olarak o dönemde yaşayarak öğrendik. Demek ki öğrenmeyenler var, şimdide sıra onların tecrübe edinmesinde. Ne diyelim vatana millete hayırlı olsun.”

Editör: Haber Merkezi