Gezi Parkı eylemleri sırasında hayatını kaybeden Berkin Elvan’ın ölüm yıldönümü nedeniyle Eğitim-Sen üyeleri oturma eylem yaptı. 
Ergün ÇELİK 

Geçtiğimiz gün Öğretmenevi bahçesinde toplanan Eğitim-Sen üyeleri ellerindeki pankartlarla çeşitli sloganlar eşliğinde Cumhuriyet Meydanı’na yürüdü. Yaklaşık 50 kişinin katılığı organizasyonda Berkin Elvan için 20 dakikalık oturma eylemi yapıldı. Grup üyelerinin Cumhuriyet Meydanı’nda yaptığı basın açıklamasında ise şu ifadelere yer verildi; 


“TARİH 16 HAZİRAN 2013, sabahın erken saatleri.14 yaşında bir çocuk, evinden ekmek almak için çıkıyor, mahallede barikatlar kurulu, çocuğun abileri ablaları mahalleyi polis şiddetinden korumak için barikatlarda. O saatte başlamış polisin gazı,toması,sireni...Bakkallar kapalı ama fırınlar açık.Fırına yöneliyor 14 yaşındaki çocuk,her yer polisin gazından toz duman.Kafasını çıkartır çıkartmaz,polisin biri hedef gözeterek ateşliyor silahını.14 yaşındaki çocuk yere yığılıyor,mahallenin abileri hemen koşuyorlar o tarafa doğru,tanıyorlar çocuğu...'BERKİİİİN' çığlıklarıyla güne uyanıyor mahalle...Berkin 269 günlük yaşam savaşını ,11 MART 2014' te ölümsüzleşerek tamamlıyor.Umudun çocuğu,güneşin oğlu oluyor artık BERKİN ELVAN...
Berkin'in katilleri hala hakim karşısına çıkartılmadı, hala korunup kollanıyorlar, bitmek tükenmek bilmeyen bir soruşturmayla devam ediyor dava. Bitecek gibi de görünmüyor, çünkü Berkin devlet şiddetinin öldürdüğü ne ilk ne de son çocuk olacak. Katillerin hesabı sorulmadığı müddetçe, bu vahşet devam edecek. İHD Diyarbakır’ın hazırladığı “2012 Yılı Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerini kapsayan Çocukların Yaşam Haklarına Yönelik İhlal Raporu'na göre, 1988-2013 arasındaki dönemde 569 çocuk yaşamını yitirdi.
Sadece 2012’de, mayın ve sahipsiz bomba patlaması sonucu yedi çocuk, güvenlik güçlerince şiddete uğrayan iki çocuk, resmi hata ve ihmal sonucu beş çocuk öldü.
 Son 12 yılda, AKP iktidarında 94 çocuk öldürüldü. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Diyarbakır’daki 2006 Mart olayları sırasında ‘Kadın da olsa, çocuk da olsa gözlerinin yaşına bakılmayacaktır’ dedikten sonra çocuk infazları sistematik hale geldi. 14 yaşındaki Ceylan Önkol 28 Eylül 2009'da, Diyarbakır'ın Lice İlçesi'ne bağlı Şenlik Köyü'nün Hambas mezrasında askeri bölgeden atılan bir patlayıcı sonucu hayatını kaybetti.
Uğur Kaymaz Kasım 2004'te hayatını kaybetti. Uğur, Mardin Kızıltepe'de babası Ahmet Kaymaz’la birlikte polisler tarafından öldürüldü. Nihat Kazanhan ise nüfus cüzdanında fotoğrafı bile olamayacak yaşta,12 yaşında katledildi.  2011’de Roboski’de öldürülen 34 kişiden 22’si çocuktur. Bu açıdan Roboski Katliamı, aynı zamanda bir çocuk katliamıdır. 
Çocuk cinayetlerinin hemen hepsi ya cezasız bırakılmış veya ödül gibi cezalarla sonuçlandırılmıştır ya da devlet, kanlı ellerini 'KAN PARASI ' ödeyerek temizlediğini sanmıştır. Devlet, çocukları tutuklamaya, gözaltına almaya, işkence etmeye, güya devlet gözetimindeki hapishanelerde tecavüzlere göz yummaya devam etmektedir.

Devlet hesabını veremediği katliamların yenilerine hazırlanmaktadır. AKP Faşizmi halka dayattığı iç güvenlik paketleriyle, torba yasalarla, OHAL uygulamalarıyla halktan ne kadar korktuğunu ispatlamaktadır, yeni çocuk ölümlerine zemin hazırlamaktadır. Muhaliflerin sesini bastırabilmek için ne kadar despotlaşması gerektiğinin farkındadır, attığı her adım AKP iktidarının artık yönetemediğinin açık göstergesidir. AKP, bu korkuyla polisine destan yazdırtmaya devam edecektir. AKP'nin halktan bu kadar korkmasını anlıyoruz, suç bastırmak derdindedir.
Anlamadığımız; devrimcileri, sosyalistleri faşizm karşısında yalnızlaştıran, bir sene önce 'hesabını soracağız, katilleri tanıyoruz' sloganları atıp, bugün bunun peşine düşemeyenlerin korkularıdır. Çocuk avına çıkan, sokakları emekçilere, işçilere, öğrencilere, kadınlara dar eden faşist zihniyete söyleyecek sözünüz bitmiş midir? 
Bizim sözümüz de bitmedi, eylemimiz de. Çünkü halk Berkin'in yalnızca kara kaşını, kara gözlerini, ekmeğe gidişini, giderken annesine “anne sen gidemezsin biber gazı falan atıyorlar sen kaçamazsın ben gidip gelirim, bir şekilde kurtulurum” deyişini sevmedi, her şeyini sevdi ve onda kendini gördü. Ben onda kendi kızımı gördüm, bir başkası kendi oğlunu ve herkes kendi çocukluğunu gördü. Berkin Elvan’ı 11 Mart'ta toprağa verdik. Bize bir ekmek bir de sapan kaldı. Ekmeğimize kan sıçrattılar. Bize her gün Brecht’in şiirindeki adalet ekmeğinden lazım. O yüzden bu öfke. O yüzden çocuğumuzun başını okşarken içimize hüzün çökmesi.
 Adalet istiyoruz, halk ekmeğe, berkin adalete doyana kadar! Eğer susarsak, bu ülke çocukluğundan vurulmaya devam edecek!”

Editör: Haber Merkezi