ARPAÇAY, basın açıklamasında şöyle dedi:
“Her 8 Martta, hatta anneler gününde yalnızca naif bir nesne gibi övgüye, hediyeye boğulan kadınlar “insan”ı tümleyen asli bir unsur, yol arkadaşlarımız, emekçilerimizdir. Bu özel günlerde süslü dizeler, hamasi nutuklar atmak yerine,  sosyal ve iş hayatları üzerinden kadınları anlamaya çalışmak, var olan sorunlara çözüm üretmek gerekir.
Gelişmekte olan ya da gelişmemiş ülkelere has durum kadın istismarıdır. Emeği ile, bedeni ile, toplumsal ve siyasi anlamda sürekli çekiştirilen ve sömürülen hep kadındır. “Ülkemizi çağdaş ülkeler seviyesine taşımamızdaki engeli kaldırmaya ne kadar istekliyiz?”, asıl soru bu. Ulusal veya küresel sorunlar gölgesinde yükselen ekonomik kriz yüzünden işsizlikte kadınlarımız yine başı çekmekte. Kadın işsizliği son iki yılda yüzde 36 artarak 1 milyon 151 binden 1 milyon 566 bine yükseldi. Yüksek öğrenimli işsiz sayısı ise yüzde 24,5’lik artışla 982 bin seviyesindedir.


KIZ ÇOCUKLARININ OKULLAŞMA ORANI VE EĞİTİM SÜRESİ ERKEK ÇOCUKLARIN ALTINDA
Orta ve alt gelir seviyesindeki ailelerin kız çocuklarındaki okullaşma oranları, eğitim süresindeki ortalamalar erkek çocukların altındadır. Geçim sıkıntısı yaşayan ailelerde eğitime devam etmesine karar verilen çocuk genellikle erkektir. Bu kararda gelenekler ve muhafazakarlık kadar eğitime ulaşmanın fiziksel güçlüğü, taşımalı/yatılı eğitimin güçlüğü de etkili olabilmektedir.  


ÜLKEMİZDEKİ MÜLTECİLER ARASINDA DA KADIN SORUNU YÜKSELİYOR
Ülkemizde sayıları giderek artan mülteciler arasında kadın ve çocuk nüfusun yaşadığı sorunlar hakkında ayrıntılı bir veriye sahip değiliz ancak yaşanan dramlar her gün gözümüzün önünde cereyan etmektedir. Kayıt dışı çalışan, çalıştırılan kadınlar yanında ikinci eş olmaya, fuhuş yapmaya zorlanan, çocuk yaşta evlendirilenlerden haberdarız. Sağlıksız koşullarda bedenini ve çocuklarını korumaya çalışan kadın mülteciler sorunu yalnızca ülkemizin değil tüm insanlığın, Dünyanın sorunudur. Koruyamadığımız, eğitemediğimiz her çocuk mülteci de gelecek yüz yılda birlikte yaşayacağımız nice sorunun işaretidir. 

KADINLARIN KARİYER SAHİBİ OLMALARI ÖNÜNDE YIĞINLA ENGEL VAR
Bir şekilde eğitim almış, meslekli kadın istihdam noktasında erkek ile adil koşullarda yarışmamaktadır. Özel sektörde “kadınca bir iş sayılmayan” pozisyonlar için personel tercihinde cinsiyet önemli bir ayrımdır. İş sahibi olabilen kadının görevde yükselmesi, yönetici olması önünde hukuki değilse de hala psikolojik engeller vardır. Kamuda yönetici sınıftaki kadınlarımızın sayısına bakmak bile cinsiyet ayrımcılığı sorunumuz hakkında fikir verecektir. 
2016 Toplumsal cinsiyet eşitliği indeksinde Türkiye “çok düşük” seviyede, Mısır ve Umman’la aynı ligdedir. Çalışan kadınlarımızın yarıya yakını tarım ve hayvancılık gibi özel bir eğitim gerektirmeyen işlerde beden gücüyle yer bulmaktadır. Aynı işi yapan kadın ve erkeklerin gelirleri arasındaki fark ise neredeyse 1/5 dir. Yapılan araştırmalara göre; çalışmıyor tabir ettiğimiz ev kadınlarının ev ve çocuklarla ilgili sorumluluklarda Avrupa’daki hemcinslerine göre ağır işçi sayıldıkları anlaşılmıştır.

KADINLAR ŞİDDET VE İSTİSMAR MAĞDURU
Eğitimde, istihdamda, kariyer sistemimizde ve hatta siyasette erkeğin gerisinde bırakılmış olan kadınımız aynı zamanda şiddetin ve istismarın daimi mağdurudur. OHAL dönemi içinde de artan ivmesini sürdüren kadına yönelik şiddet raporlarına göre son 1 yılda 261 kadın ve kız çocuğunu öldürüldü, 75 kadına tecavüz edildi; 119 kadın, 417 kız çocuğu cinsel istismara uğradı.  Şahit yazılmayalım diye sustuklarımız, rezil olmayalım diye şikayetçi olmadığımız suçların boyutunu ise asla bilemeyeceğiz.

KADINLAR, SADECE YASALAR ÖNÜNDE DEĞİL REEL YAŞAMDA DA EŞİTLİK İSTİYOR
1977 Yılından bu yana Birleşmiş Milletler tarafından, 1984 Yılından bu yana da ülkemizde çeşitli örgütlerce Dünya Kadınlar Günü olarak kutlanmakta olan 8 MART; yalnızca çalışan kadınlar için değil tüm kadınlar, en çok da erkekler için bir farkındalık günüdür. Hediye ve çiçeklerle, nutuklar ve hadislerle gönlü alınacak halde değiliz. Aynı dünyayı paylaştığımız erkeklerle yasalar önünde olduğu kadar reel yaşamda da eş ve eşit olmak istiyoruz. Vaat edilen cennete kavuşmak için illa ölmemiz gerekmemeli, bu hayatı cennete çevirmek için bir şeyler yapmalıyız. 


KADINLARA SESLENİYORUZ: SIZLANMAYIN DİRENİN, BEKLEMEYİN MÜCADELE EDİN!
Yöneticilere yaptığımız çağrı kadar bizzat kadınlara da seslenmek, hatta haykırmak ihtiyacındayım. Sevgili kadınlar, artık sızlanmayın direnin, beklemeyin mücadele edin! Hiçbir hak sadaka gibi sunulmaz, var olan haklar da kullanıldığı ölçüde vardır. Siyasetin ve sivil toplumun kadın kollarına sıkışıp kalmayın, seçen olduğunuz kadar seçilen olmak için bir adım öne çıkın. Kadınıyla erkeğiyle yükselteceğimiz bir ülke, birlikte paylaşacağımız güzel günler için hepimize ihtiyaç var. 
Bu 8 Mart, kutlamaktan öte kadın hakları için seferber olacağımız bir çağın başlangıcı olsun. Bundan sonrasını kızlarımızla oğullarımızla kutlu, mutlu ve daha umutlu geçirelim.”

Editör: Haber Merkezi