Geçtiğimiz günlerde “Milletlerarası Şehir Tarihi Yazarları” kongresinin üçüncüsü Urfa'da yapıldı. Kongre sonrasında TYB şubeler buluşması gerçekleşti. Bizlerde İzmir TYB şubesi olarak kongreye katılım sağladık. İki yıl arayla yapılan bu kongrenin bu yılki adresi Urfa olması anlamlı bir seçim olmuş. Nitekim Urfa geçmişten günümüze tarihi dokusu ve kültürel zenginliğiyle dikkat çeken şehirlerimizdendir. Urfa tarihiyle ilgili tarihçilerimiz birçok bilgi paylaşmış ve araştırmalarına da devam etmektedirler. Ben Urfa'da gördüklerim gözlemlediklerim ve yaşadıklarımı sizlerle paylaşmak istedim.

Uçaktan inip otele yerleştikten sonra diğer geziler de olduğu gibi evvela iyice bir dinlenme ihtiyacı hissederim diye düşündüm. Nitekim İstanbul üzerinden aktarmalı gelmiş olmamıza ve gece havaalanın da uykusuz bir şekilde uçağımızın kalkmasını beklememize rağmen, tam tersine valizlerimizi odamıza bırakıp ayağımızın tozuyla ilk oturuma koşturduk. Üzerime yığılıp kalmış ağırlıklar dökülüvermişti adeta ve ilk nefeste dinlendirmişti Halilurrahman'ın Havası. Münferih bir karşılamaydı. Bereketli bir oturumun ardından biraz nefes almak için Urfa'nın sokaklarına bıraktık kendimizi. 

Balıkgöl yoktu; “Eyyüp Azlal” kardeşim söyledi “Halilurrahman gölü” evet hemen unutuverdim balığı da gölünü de aklımda bir tek isim Halilurrahman ve aynen Zeliha teslimiyetinin adı insanlığın ilk şehitleri arasındaki kadın kaldı hafızamın derinliklerinde.

Üzerimdeki benden soydular beni, bulup verdiler elime. Urfa'ya gidenler bilirler. Halilurrahmanın etrafındaki çay bahçelerinin birinde oturup gölün havasını aldıktan sonra çıkalım dedik. Nemruda lanet, İbrahim'e rahmet okumaya çıkış yolunu bir Urfalı yiğide sorduk ki, iyi olacak hastanın ayağına gelen doktor gibi yetişti imdadımıza. Meğer rehbermiş. Adı Yılmaz. Bir hastalık sonrası vurdurduğu iğne sonucu ayağı aksıyordu ve Urfa belediyesinin engellilere verdiği rehberlik eğitiminden istifade ederek ailesinin geçimini sağlıyordu. Yılmaz bizi aldı arabasına ve Urfa'nın müzelerini tarihi evlerini, dokularını tek tek gezdirdi. Vakit dar olmasına rağmen, kimisine göre "kaptı bizi" olsa da biz çok memnun kalmıştık. Kısacık bir zaman da birçok yeri gezdirmesin den görünürde sadece rızık kapısı gibi görünse de memleketine verdiği bir hizmetti aslında Yılmaz'ın yaptığı. Gezdirirken tarihini anlatıyordu. Ama belediyesinin yaptığı hizmetleri Urfa'nın çektiği çileleri anlatmayı da ihmal etmiyordu.

Urfa evlerinden birindeydik evin teras kısmına çıktık tek kelimeyle muhteşem bir hava ve tarihinden ödün vermemiş ama gelişmeyi de ihmal etmemiş bir görüntü. Belediyenin icra ettiği en güzel çalışmalar. Her mekanı en az iki üç katagoride değerlendirmesi mükemmel bir çalışma olmuş. Ayrıca tarihi yer ve mekanları yeniden restore etmesi, yok olmasını önlemesi de ayrıca hayranlık kazandıran icraatlar.

Bu sadece Urfa için değil ülkemiz için büyük bir örnek. Büyük bir hizmet. Urfa gibi diğer şehirlerimizin de tabi mekânlarını restore edilmesi en büyük arzumuz dur. Rehber Yılmaz gezinin finalini İbrahim (A.S) tepesine çıkararak yaptı. Akşam ezanın o tepede dinlemek Halilürrahman Camii'sini karşıdan seyretmek. Tepelere kurulan restoranlardan birin de oturduk. Menengiç ikram edildi. Yöreye has pişirme tekniğiyle yudumladığımız içeceğin farklı bir tadı vardı. Bilemiyorum hikmet mekanda mı yoksa Menengiçte miydi ama unutamayacağım lezzetler arasına girmişti.

Akşam otele geldiğimizde bende mekânların sarhoşluğu. Son programa yetişmiş olsak da ben ne yalan söyleyeyim sunumlardan ziyade gezip gördüğüm şehirciliği hayranlıkla hayal ediyordum. Bir iki oturum kaçırmış olsam da sanırım bir şey kaybetmemiştim.
Önce geldiğim Urfa ve bugünkü Urfa arasında çok yol kat edilmişti.

Dört gün içerisinde gördüğüm Urfa'yı sizlere köşem de anlatmak biraz uzun olur diye sosyal paylaşım sayfalarımdan bolca resim paylaştım, 
Ülkem için de muhakkak gidilip görülmesi gereken ve öyle bir iki gün değil en az bir hafta kalınıp sindire sindire gezilmesi gereken yerler. Eğer beden gözüyle görelim dersek bir gün bile yeter. Ama ruhumuza işlensin istiyorsak en az bir hafta şifa teneffüs edilen bir şehir Urfa.
Gezilip görülesi yer Urfa. 

Urfa'ya giderseniz öncelikle kalacağınız oteli tarihi dokusu olan otellerden seçin. Hele ki butik otel tarzında yapılan mekânlar var. Muhakkak tavsiye ederim. Zira Urfa evlerini andıran mükemmel bir görselliğe sahip. Halilurrahman gölü camisi mancılık kulelerinin bulunduğu tepe. Eyyüp a.s camii ve çilehanesi bunları söylememe elbette gerek yok. Ancak elinizde muhakkak bir rehber olsun tarihi anlatan bir kitapçık muhakkak..

Peki, tarihi mekânları gezip gördükten sonra bitiyor mu? Hayır! Öncelikle benim düştüğüm hataya sizler düşmeyin çarşısını son ana bırakmayın. Bakırcılar çarşısına girdiğimde sadece kaybolduğumu hatırlıyorum. Rengarenk alışveriş merkezlerinin sonda bırakan çarşısını muhakkak gezmenizi alışveriş yapmanızı tavsiye ederim. Bir sıra gecesine katılıp, yine mırrasın dan içmezseniz eksik kalır turunuz. Bir de mırrayı içtikten sonra muhakkak fincanı yere bırakın garsonun eline vermeyin. Cebinizde bol miktarda bozuk paranız olsun. Size Türk'ü söylemek rehberlik yapmak isteyen birçok çocuklarla karşılaşacaksınız. Bir de Suriyelileri biran da kendinizi Medine de hissedebilirsiniz asla niyetinizi bozmayın bolca bozuk paranız olsun cebinizde.

Taşını toprağını iyice gezip son bir kuş bakışı atmadan dönmeyin Urfa’dan.
Efendim anlatmaya sözlerin ve kelamların yetmeyeceği Urfa izlenimlerimizden sadece küçük kesitleri sunmaya çalıştım. Ne kadar anlatsam da yetmez. Gidilip görülesi yerler. Ben oradan ayrılmadan en kısa zamanda gelmek üzere diyerek yeniden programıma aldım bile.
Bu organizasyon da emeği geçen herkese teşekkür ediyorum.

Özellikle bizleri misafir eden Urfa Büyükşehir Belediye Başkanı Celalettin Bey ve ekibine Urfa TYB Başkanı Cuma beye ilk günden beri bizi yalnız bırakmayan Eyyüp ve Ahmet Beye ilgileriyle güler yüzleriyle bizleri en iyi şekilde ağırlayan El-ruha otel çalışanlarına ve tüm Urfalı kardeşlerimize sonsuz teşekkürler.. Bizi ayrıştırmak isteyenlere karşı kardeşliğin imzasını bir kez daha attığımız verimli bir toplantıydı. Selam ile…