Geçen hafta Peygamberimizle ilgili karikatürü yayınlayan Fransız mizah dergisine, aralarında dört karikatürist ve 2 polisin de bulunduğu 12 kişinin ölümüyle sonuçlanan bir silahlı saldırı gerçekleşti. Bakan Çelik “İslamı bu cinayetlere ortak etmek, kötü göstermek istiyorlar" diye açıkladı. Bu kınama mı yoksa üstü örtülü övme mi anlayan beri gelsin. Bu saldırı önce Müslümanlar tarafından kınanmalı ki savundukları değerler saygı görsün. Kimileri de bu olayı Fransızlar tezgahladı, Müslümanların üzerine atıyorlar, dedi. E, ülkemiz paralel yapıya alıştırıldı ya. Ama olayı El-Kaide üstlendi.  Öküz altında buzağı aranıyor. İnançlara hakaret ve saygısızlık yapmak da, bu vahşet de doğru değil. Hadi dergiyi basıp öldürdün, o polisin günahı neydi? Dinimizde aman dileyene bu mu yapılır?

Saldırı sonrası, Fransa’da birden çok camiye saldırılar gerçekleştirildi. Olacağı buydu. Yağmur eken fırtına biçer. Bunun sonu nereye varacak? Kan davasına dönecek. Camileri ibadet yeri olmaktan çıkarıp terör yuvası haline getirenler utansın. Adamlar haklı. Hem ülkesinde yasayacaksın, ekmeğini yiyeceksin, her şeyinden faydalanacaksın, cami yapmana izin verecekler, sonra da o camilerden yobazlık, cehalet ve terör saçacaksın. Bir de çıkıp o ülkenin vatandaşını, polisini öldüreceksin ve bunu "Allah için yaptık" diyeceksin. Şimdi İslam karşıtı ırkçıların ekmeğine yağ sürüldü. Bu olaya en çok İslam düşmanları sevindi. Bunlar yüzünden şimdi Avrupa'da gerçek Müslümanlar çok zor durumda kalacak. YAZIKLAR OLSUN.

Yine geçen hafta Yolsuzlukları Soruşturma Komisyonu, yolsuzluk dosyasındaki bakanlarla çocukları arasında geçen konuşmaların imha edilmesine karar verdi. Aklım almıyor. Bunun anlamı bence şu. Aklama bitti, ama kazara oy çokluğu ele geçirilirse imha edelim ki sonra elde delil kalmasın. Hadi akladınız, delilleri niye yok ediyorsunuz? Daha sonra bir şeylerin ortaya çıkmasından mı korkuyorsunuz? Eğer suçsuzsanız neden Yüce Divanda göğsünüzü gere gere kendinizi savunmuyorsunuz? Olayın birilerine uzanacağından mı çekiniyorsunuz? Bu yapılanlar mantıklı mı? Bunların konuşulmasını, yazılıp çizilmesini yasaklamak, işinize gelmeyen hâkimleri, savcıları görevden almak nereye kadar gider?

Bu arada yolsuzluklar için “Siz de çaldınız, çalıyorlar ama çalışıyorlar” diyenlerin cidden ahlaki sorunu olduğunu düşünüyorum. Kul hakkına inanan bir Müslüman bu yapılanları savunamaz. Bu kadar basit. Ben kimseyi suçlamıyorum. Suçlananların yargılanmasını, gerçeklerin ortaya çıkmasını istiyorum. Bu ülkede din bezirganlığı değil, ahlak istiyorum. Yanlış yapan kimse yargılanmalı, kendini savunabiliyorsa savunmalı diyorum. Bir de “Seçimleri hep kaybedip bunun acısı ile saldırıyorsunuz” diyenlere sözüm şu. Biz şerefli olmanın gururunu yaşıyoruz. Sizinle ve iktidarınızla bu halkın çoğu ve dünyanın neredeyse tamamı alay ediyor. Siz ancak sandık oyunları ile elde ettiğiniz zaferin tadını çıkaran kişilersiniz. Aslında bu ülkenin sadece % 20'si kadarsınız. Eğer temiz bir seçim olmasını istiyorsanız önce seçimlerdeki oy sayma sistemini(ki bunu Yunanistan hile yapılıyor diye kabul etmedi) değiştirin, sonra seçim barajını kaldırın. Bakalım o zaman tek başınıza iktidar olabiliyor musunuz? Bu nedenle hem komisyonun kararına, hem kul hakkı yiyenlere, hem de bunları savunup Müslüman’ım diyenlere de YAZIKLAR OLSUN.

Birkaç hafta önce TV’de haberleri izlerken ekran karşısında şok oldum. İktidarın bir milletvekili gayet pişkin bir şekilde torpili, hem de din üzerinden savundu. Adıyaman'da yayın yapan bir yerel TV’de AKP Adıyaman Milletvekili Metiner, dayıoğlunun M. Eğitim Müdürü olarak atanması soruluncaBiz inançlı insanlarız değil mi? Cuma namazına gittiğimizde her hafta hutbede ne okunur? Akrabalarını koru kolla der.” Sunucu “O zaman sizin yaptığınız bu? Öyle mi oluyor?” deyince bir süre duraklayıp sonra Vallahi sen Allah'ın ayetine bile karşı geliyorsan ben sana ne diyeyim.” demez mi? Sayın Metiner, Kuranda ve hadislerde akrabalarınızı koruyup, kollayın dendiği doğru. Ama burada maddi yönden durumu iyi olanların akrabalarına yardım etmesi gerektiği anlatılıyor. Yani kendi parandan kolla deniyor. Senin dediğinin dinde yeri yok. Sen bunu yapmakla o makamı hak eden kişinin hakkını, yani kul hakkı yiyorsun. Yaptığını meşru hale getirmek, halkı din üzerinden kandırmak isteyenlere de YAZIKLAR OLSUN.

Bir zamanlar “Güzel dinimiz ne hale getirildi” yazmıştım. Yazımda İngiliz müzisyen Yusuf İslam’ın (Cat Stevens) "Müslümanları görseydim Müslüman olmazdım, iyi ki İslam’ı Kuran’dan öğrenmişim." sözlerine yer vermiştim. Çok anlamlı değil mi? Yapılanlar, uygulamalar ortada. Dinimiz din tüccarlarınca çıkarları doğrultusunda kullanılıyor. Kendisini tarikat lideri, şıh gibi gösterenlerin ağına düşürdükleri kadın ve kızlarımızın sayısını bilmek mümkün değil. IŞİD’in yaptığı katliamlar ortada. Siz öldürülen o polisin ve karikatüristin çocuğu olsanız Müslümanlar hakkında ne düşünürdünüz? Bizim dinimiz böyle mi tanıtılmalı? Hepsine YAZIKLAR OLSUN.

İşte burada önemli bir durum ortaya çıkıyor. Müslümanların " laiklikle" tanışması ve laikliği tam olarak anlaması. Bu olmazsa İslam hiçbir zaman barış ve huzur dini olamayacak. Anlaşılmalı ki, din bireysel bir seçim ve yaşam biçimi olmalıdır. Kişi tercihini yapabilmeli, devlet dinleri korumalı, onlara eşit mesafede durmalıdır. Dinle devlet işleri bir arada olmamalıdır. Yoksa İslamiyet sürekli savaşır durur. İşte Atatürk bu millete altın tepside sundu laikliği, özgürlüğü, medeniyeti barış ve kardeşliği. Tabi anlayana.

Bu arada Çin’in Doğu Türkistan’da namazı yasakladığını duydum, çok üzüldüm. Şiddetle kınıyorum. Saygılarımla, hoşça kalın.