80’li yıllarda Zeki Alaysa-Metin Akpınar gibi büyük sanatçıların oynadığı ‘Yasaklar’ oyununu bizim yaşımızdakiler hatırlar. Oyunda toplumsal ve bireysel özgürlüklerin nasıl kısıtlandığı anlatılır. Dönemin politikacıları Ecevit, Demirel, Özal oyun içinde eleştirilmelerine rağmen eşleriyle gelip oyunu izlerler, kahkahalar atarlar, çıkışta oyuncuları kutlarlardı. Karşıt görüşte olanlar bile oyunu izlerdi. Seyircide, politikacılarda hoşgörü vardı. Oyunun yazarı Kandemir Konduk şimdi “Yeni Yasaklar”’ı yazmış. Eşinin “Bu yaştan sonra başımıza dert gelmesin.” Sorusuna yazar: “Başımız dertte olduğu için yazıyorum zaten! demiş. Ne kadar acı değil mi?. Maalesef ülkenin geldiği durum bu.

Cumhuriyette, demokrasi olmazsa olmaz bir koşuldur! Demokrasi, düşünce, ifade, inanç, eşitlik ve adalet özgürlüğü demektir. Biz Cumhuriyeti özgürlük için seçmedik mi? Cumhuriyette yasak olmaz. Düşünce, ifade ve yayınlama özgürlüğü engellenemez. Eğer yasak varsa “İktidara sahip olanlar gaflet, dalalet ve hatta hıyanet içindeler” ve “şahsi menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit” ediyorlar demektir.

Bugün ileri demokrasi(!) ile yönetiliyoruz.  Meğer kişi hak ve özgürlüklerinin kısıtlanması, sansür, baskı, yasal olmayan dinlemeler, yolsuzluk, rüşvet, yargının açıkça iktidar tarafını tutması ileri demokraside yer alıyormuş. Öğrenmiş olduk. Bu ileri demokrasi kendileri ve yandaşları için geçerli. Maalesef demokrasi, insan hak ve özgürlükleri sınıfta kaldı.

Gerçek demokrasinin olduğu dönemde bir köylü Atatürk’e hakaret eder. Durum Atatürk’e bildirilir.
Size küfür etmiş, mahkemeye veriyoruz.” derler. Atatürk sorar: “Ben ne yapmışım ona?” Dönemin bakanı açıklar: “Gazete kâğıdı ile sardığı sigarayı yakarken kâğıt tutuşmuş da ondan.” Bakana şu soruyu yöneltir: “Siz hiç gazete kâğıdı ile sigara içtiniz mi?” “Hayır.” “Ben Trablus’ta iken içmiştim. Pek berbat şeydir. Köylü gene bana az küfretmiş. Siz bunun için mahkemeye vereceğiniz yerde, ona insan gibi sigara içmeyi sağlayınız”. Acaba küfür eden kişi bugün birilerine küfretseydi, o kişinin durumu ne olurdu.

 İleri demokrasimizde ne gibi yasaklar var bakalım: İnternet, bilgisayar, tablet var, twitter yasak. Eve hırsız girerse balkondan "Hırsız var" diye bağırmak yasak. Bir yılda 46 kitabın basımı yasak. Üniversite sınavları var, dershane yasak. Polis var, görevini yapması, suçluları yakalaması yasak. Ordu var, kışlasından çıkıp teröristi yakalamak yasak. Ulusal bayramlarımız var, kutlamak, çelenk koymak yasak. Bayrağımız var, duruma göre satmak, asmak yasak. Şehitler var, anmak yasak. Bayramı var, Taksim’de 1 Mayıs İşçi ve Emekçi Bayramını kutlamak yasak! Basın özgürlüğü anayasada var, 17-25 Ararlık yolsuzluk tapelerini, MİT’in TIR’ları durdurma olayını, Reyhanlı’daki bomba olayında 52 kişinin öldüğünü, polis ve askerlerin şehit edilmesini yazmak yasak, Soma'ya gitmek, soruşturma bilgisi yayınlamak, Somalılarla konuşmak, gerçek ölü sayısını yazmak yasak. TBMM TV yasak. Türbanla üniversiteye girenler ileri demokrasiyi yaşarken türbanlı öğrencileri rektörlüğe bildirmek(profesör olsa bile) yasak. Cumhurbaşkanı geçerken dışarıda bile olsa ayağa kalkmamak, sigara içmek yasak.

Ancak serbest olanlar da var. Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay var, kararlarına uymamak serbest. Anayasa Mahkemesinin aldığı kararlara saygı duymayıp “milli değildir” demek, Yargıçlara, "Paralel Çetenin Mensupları" diye hakaret etmek, Cumhuriyet Savcılarını "Şerefli-Şerefsiz" diye ayırmak, TÜSİAD’ı "Vatan Haini" ilan etmek, yandaş olmayan gazetecileri gazeteden attırmak, iş adamlarını maliye-polis baskısı ile ezmek, geçmişte devleti yönetenlere, cumhuriyeti kuranlara iftira atmak, halkın gözünde küçük düşürmeye çalışmak, vatandaşı dövmek serbest. İşine gelince: ''Başkanım alkol düzenlemesi?” “Avrupa'da da böyle, Avrupa'dan örnek aldık.” “Başkanım gezi parkı olayları?” “Avrupa'dan akıl alacak değiliz.'' demek gayet doğal.

Osmanlı’da kahvehane kapatılırmış, padişaha karşı fitne olmasın diye. TC’de Twitter, YouTube kapatılıyor. Alışkanlık! İşte AKP tipi demokrasi. İşte usta ve ülkesinde ileri demokrasi böyle uygulanır. Bir yıl önce izin verilen alana ertesi yıl izin verilmiyorsa “Neden?” sorunuza yanıt alamazsınız. Çünkü korkuları onlara verilmesi gereken cevabı vermiştir, haziran direnişiyle birlikte! Ancak demokrasi isteniyorsa o ülkenin insanları “Biz ne yaptık?” diye, ülkesinin ve çocuklarının geleceği için, bir kez daha düşünmeli. Korkunun ise ecele hiç mi hiç faydası yok. Güneşe doğru yol alanlar, güneşi mutlaka yakalayacaklardır. Yoksa demokrasi bugün olduğu gibi yasalarla değil yasaklarla uygulanır.

Saygılarımla, hoşça kalın.