Vatan için can alıp, can veren Asker ve Polislerimizin Şehadeti kabul olsun. Allah onlardan, onlar bizlerden razı olsun… 


Amerika, Irak topraklarını işgal ettiğinde onların bu topraklarda kalıcı olmadığını Türk Milliyetçileri anlatmaya çalışıyorlardı. Tedbir alınmasını istiyordu.
Musul’da, Kerkük’te, Telafer’de, Erbil’de Türkmen varlığının korunması için mücadele edilmesi gerektiğini Türk Milliyetçileri haykırıyordu. Fakat çift hortumlu filler kulaklarını hortumlarıyla kapatmıştı.

Amerika Irak’ta sadece petrol için yoktu. Yıllardır kurguladığı oyunu sahneye koymuştu. Bölüp, parçalayıp ortadoğuda olası güçleri yok etmek nihai hedefleriydi. Mesele sadece Irak Devleti’nin güçlü olması değildi.
Mesele Irak’ın, İran’ın, Türkiye’nin, Suriye’nin güç haline gelmesi ihtimaliydı. Mesele bu ülkelerin kontrolden çıkmalarıydı. Bunun için Amerikan ve Avrupa emperyalizmi bölgede güç savaşları veriyordu. Tabi ki Irak savaşında Rusya dışarıdan seyirci konumundaydı. Türkiye derin bir oyunun ortasındaydı. Türk Milleti tehlike’nin farkındaydı.

Amerika, Iraklı Kürtleri, İran, Iraklı Şiileri, Suudi Arabistan Iraklı Sünnileri kullanmanın hesabını yaparken, Türkiye içerden ve dışarıdan her türlü kahpelikle yıpratılmaya çalışıyordu. Mesela şahıslar değildi. Emperyalistlerin meselesi Türkiye’nin oyuna dahil olmamasıydı. Bölgede büyük oranda bir Türkmen nüfusu vardı. Türkmen nüfusun haricinde, Osmanlı’nın mirası insanlar vardı.

Türk’ün yıllarca adilce yönettiği topraklarda bugün kan ve barut kokusu, ölüm ve korkudan başka bir şey yok. Irak’ta Şii’ler, Sünni’ler, ve Kürt’ler gruplaşırken Türkmeneli kan ağlıyordu. Kan ağlarken bile birlikteliklerine kimsenin anlam veremediği bir bütünlüğü yaşıyorlardı. Çünkü Türkmenlerin arasında mezhepsel ayrım yoktu. Onlar Müslüman ve Türk olmanın dışında mezhepsel ayrımlarına bakmaksızın ata topraklarını savunuyorlardı. Tek umutları Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve Türk Milletiydi.

Musul ve Kerkük Türkmen toprakları iken Kürtleştiriliyordu. Tüm Dünya buna seyirci kalıyordu. Nitekim öylede oldu. Irak’ta başımıza geçen çuval sadece bizim değil Türkmenlerin başına da geçmişti. Peki bunlara neden bahsetmek gereksinimi duydum. Amerika Irak’tan çekildi Irak’ta 3 başlı yönetim dönemi başladı. Fakat Irak terör yuvası oldu. Pkk ve Işıd arkasından Şii milisler bölgede etkin güç konumuna geldiler. Üzülerek ifade ediyorum ki seyirci kaldık.

Amerika Kıtalar ötesinden durumu kontrol altına almaya çalışıyordu. Fakat Irak savaşında karşıların düzenli bir ordu bulamasalar bile yerel direnişler Amerika’nın ağır kayıplar vermesine sebep olmuştu. Obama’nın gerek Amerikan başkanlık seçimleri öncesinde, gerekse seçildikten sonraki söylemleri bize Amerika’nın bundan sonra sıcak temasa girmeyeceğini işaret ediyordu. Nitekim Suriye’de iç savaş başladıktan sonra Amerika’nın sıcak temastan kaçındığı belli oldu. Yeni yöntemleri terör örgütlerini taşeron olarak kullanmaktı. 

Suriye’de bir iç savaş başladı. Amerikan ve Avrupalı emperyalistler
“Esad gitsin!” derken Rus emperyalizmi “Esad gitmesin!’’ diye bağırıyordu. Taraflar belirlenirken bölgede desteklenecek grupların listeleri istihbarat servisleri tarafından Devlet başkanlarının önüne konulmuş ince hesaplar yapılmaya başlamıştı.

Terörün hiçbir zaman dili, dini, ırkı olmaz. İşte tamda böyle oldu. Terör örgütleri arkalarında gücü kendi güçleri zannettiler ve Türk Devletini, Devletin teminatı Türk Milletini tehdit etme gibi bir aptallıkla hareket etmeye başladılar. Anadolu tabiriyle Eceli gelen itler gibi Cami duvarı işediler. Her şeyin bir bedeli vardı. Amerika’nın Irak’ı işgalinde pasif kalkmanın bedeli bize çok ağır ödettiler buradan dile getirmeye bile gerek yok. Biz hatamızı gördük. Dersimizi çıkardık.



Suriye’de Türkmen nüfusun yoğun bulunduğu en uzun kara sınırımızın olduğu ülkeydi. Türkiye artık saha’ya inmek zorundaydı. Oyun Irak’ta oynanın bir benzeriydi. Saha’ya inmekle kalmadı.
Vura vura, eze eze oyunları bertaraf ederek Türk’ün kudretini göstermeye başladı. 3-5 Çapulca’ya bu Devletin pabuç bırakmayacağını göstermiş oldu. Irak’ta Saddam’ı devirenler Esad’ı da hemen devireceklerini umut ediyorlardı. Esad’ın kendi akrabalarının sayısının yüz binlerle ifade edildiğini hesaba katmamışlardı galiba…

İşte Suriye, bir bataklığa dönüştü. Bir tarafta teröristler… Öbür tarafta çocukları bombalayan bir terör Devleti yani Suriye merkezi yönetimi…

Türkiye’nin yapması gereken belliydi. Suriye’nin Irak olmasına izin vermemeliydi. Suriye parçalanmamalı her hangi bir terör devletiyle komşu olmamalıydık. Her şeyden öte aynı kanı taşıdığımız, aynı dili konuştuğumuz, aynı ata’nın evlatları olduğumuz. Türkmenler bir kez daha yalnız bırakılmamalıydı. Onların bizden başka kardeşleri yoktu. Tarih tekrar Türkün Türk’ten başka dostu olmadığını Irak’ta göstermişti. Şimdi tekrar bu acıyı yaşamanın ne lüzumu vardı.

Yine Irak’tan örnek vermek gerekirse
Ebu Gureyb hapishanesinde tecavüze uğrayan Irak’lı Müslüman kadınların “Gelin karnımızdaki Amerikan Piçlerini Öldürün!” diye haykırdığını ne çabuk unuttuk.

Bugün Amerika’nın Suriye üzerinde oynadığı oyun bozulduysa, oyunu TÜRKİYE BOZMUŞTUR. Oyunu Türk Milliyetçileri bozmuştur.

Rabbim; Vatan, Millet, Bayrak ve Ezan için can alıp, can veren yiğitlerin yanında olsun.