Arka arkaya “Dersim(iz)” makalelerini işlerken artık son makalemizi yazıp tam da konuyu kapatalım demiştik, bir de baktık ki Batı’nın küçük ölçekli Dersim’i “ Menemen” karşımıza çıktı. Küçük bir mola vererek Menemen’i yazalım istedik.
Bundan tam 84 yıl önce
Tarihe bir karanlık sayfanın daha geçtiği gün.
23 Aralık 1930… 
Asteğmen Kubilayın, “hiçbir haklı gerekçesi olmayan” kişiler tarafından katledilişinin 84. yıldönümü.
Bugün Türkiye'nin birçok yerinden Menemen'e akın edecek olan halk Kubilay'ı anma etkinliklerine katılacak.
Buraya kadar her şey olağan gibi görünse de gelin bir de tarihin perde arkasına göz atalım.
Türk milletinin ve özellikle de Menemen halkının hafızasında hala tartışılmaya devam edilen ve cumhuriyet tarihinde kara bir sayfa olarak yer alan bu olayın 1991'in Temmuzun da Sivas Madımak otelinin yanması, ardından Uğur Mumcu suikastı,1980 de yaşanan Çorum
ve Kahramanmaraş olaylarından farklı görülmemesi gerekiyor.
Aynı “menhus ruhun” tarihsel süreçte eskiye dayanan oyunlarından bir tanesi de Kubilay olayıdır.
Peki, Kubilay yâda Menemen olayı nedir?
Tarihsel olarak bakıldığında Menemen şehir olarak çok kültürlü, çok dinli bir hayatın önemli merkezlerindendir. Bugün bile Ermeni, Rum kiliselerinin olduğu, tarih içinde en küçük bir olayın yaşanmadığı, eğitim seviyesi İzmir’in ilçeleri arasında en yüksek ilçelerden biridir. Gericilik, yobazlık anlamında fikirlere son derece kapalı olan şehir aslında Menemen olayının faillerinin hiçbirinin Menemenli olmaması, Menemen’de ikamet etmemesi son derece manidardır.
Menemen halkı devletiyle barışık, fedakâr insanlardan oluşmakta. Bunun en çarpıcı örneğini de 1927 yılında yeni harpten çıkan bölge insanı yoksulluk, fukaralık içinde bile elindeki ekmeğini paylaşmasıdır. Nitekim aynı yıl Menemen halkı Türk Hava Kuvvetlerine uçak alıp hibe edecek kadar vatansever ve cumhuriyetin değerlerini içselleştirmiş bir halk.
Peki, Menemen’i olayların merkezine çeken nedir?
İşte olayın nirengi noktası burası.
Menemen halkı tüm Türkiye’de olduğu gibi tek parti döneminin baskılarından yılmış bir çıkış noktası aramakta. Tam bu sırada Atatürk’ün talimatıyla yakın çocukluk arkadaşı ve Cumhuriyetin ilk yıllarının başbakanı Ali Fethi Okyar’a kurdurduğu “Serbest Cumhuriyet Fırkasında” Menemen olayının izlerini aramak gerek. Menemen hadisesi, Serbest Cumhuriyet Fırkasının kuruluşundan çok kısa sonra Ege bölgesinde Halk Fırkasına ezici bir mağlubiyet tattıran Menemen halkına verilen dersin kılıf değiştirmiş halidir. Adeta Menemen ölçeğinde tüm Türkiye yeniden dizayn edilir. Bunu birçok tarihçi dile getirir. Nitekim
Menemen hadisesini tarihçi Mete Tuncay Menemendeki ayaklanmayı münferit bir vaka olarak değerlendiriyor, olayın Nakşibendi tarikatını yok etmek amacıyla kullanıldığını, isyanın gerçekleştiği dönemde Serbest Cumhuriyet Fırkası ile Menemen olayı arasında bağlantı kurulmasına rağmen, bunun muhalifleri susturmak amacıyla kullanıldığını ciddi bir iddia olarak göz ardı etmemek gerekiyor"(M.Tuncay, Türkiye Cumhuriyetinde Tek Parti Yönetiminin Kurulması (1923-1931), s.303-306).
Dersim yazılarımızda da belirttiğimiz gibi artık Türkiye geçmişinde yaşadığı toplumsal travmalarıyla yüzleşmek, sebep ve sonuçlarını ön yargısız belgelere dayalı yeniden konuşmak zorunda. Bunu yaparken suçlayıcı, hakarete varan bir dil kullanmaktan da özenle kaçınılmalı.
Her yıl yapılan anma Programı'nda tarihin perde arkasını aralamak yerine olay üzerinden siyasi rant sağlamak hakarete götürecek kadar kin ve öfke dolu açıklamalarda bulunmaktan kaçınmak gerekir.
Tarihimiz hakkında bilgi dağarcığımızı biraz daha genişletip gerçekleri gün ışığına çıkarmak öncelikle tarafsız tarihçilerin, sosyologların üzerine bir vazife olmalıdır.

BU KÖŞE YAZISI YORUMA KAPALIDIR!
(Yapılan olumlu ya da olumsuz hiçbir yorum yayınlanmayacaktır!)