Sosyal medya uzakları yakın kılmaya başladı, saklı gizli bırakmadı. Aslında güçlü bir sosyal iletişim ve haberleşme ağı haline geldi günümüzde. Bir kamu çalışanları sendikasının şube başkanının bir paylaşımıyla yola çıkarak bu günkü yazımı kaleme alma ihtiyacı duydum değerli okurlar. Diyor ki sayın sendika yöneticisi adını vermeyeceğim bir ilçede boş Milli Eğitim Müdürlüğüne üç sendika ortak aday çıkartmış, onun Milli Eğitim Müdürü olması için öneride bulunmuş ve diğer sözüm ona sendikacılık oynayan yandaş sendika bu seçime yanaşmamış ve bu da o sendikanın ilçe başkanının Milli Eğitim Müdürlüğüne aday olduğunu akıllara getirmiş. Oh ne ala değil mi? Hani biz siyasal sendikacılığın memura ekonomik yönden çökerttiğini söyleyip durmuştuk ya, eksik söylemişiz “Siyasal sendikacılık bir de memura zulmetmektedir. Nasıl mı? Düşünün bu üç sendikanın aday gösterdiği kişinin müdür olduğunu bakalım o zaman sendikalar arasında ayrım gözetip gözetmeyeceğini bir hayal edin sorumuzun cevabını zaten bulacaksınız.
        Daha düne kadar yandaş sendikanın teklif ettiği adayların müdür olmasından ve liyakate bakılmaksızın müdür atamaları yapıldığından yakınıp durmadık mı? Hatta bu müdür belirleyen sendikalar ellerine dava dilekçelerine alıp mahkemelere koşmadılar mı? Şimdi bu neyin nesi de, kimin nesine baktılar da aday belirleyiverdiler? Bu üç sendikanın yandaş sendikadan ne farkı kaldı? Hani hep söyledik biri hariç tüm konfederasların siyasi uzantıları olduğunu ya işte kendi yandaşı oldukları siyasi hareketler iktidara geldiğinde bu gün eleştirdikleri yandaş sendikadan farklı davranmayacaklarını kendileri gösterdi. Hak ettiği gibi insanca yaşamak için memurun tek yolu vardır değerli okurlar. Siyasete bulaşmış sendikalardan, konfederasyonlardan uzak durmak, çalışan hareketi olarak pazarlık masasına oturacak sendikalara üyelikleriyle güç katmak. Bunun dışındaki aman bölünmeyelim, aman şu siyasi düşünceye sahip insanlarla bir arada duralım gibi sudan bahanelerle siyasi sendikacılığa güç verildiği müddetçe çalışan ve çalışan ailesi sürekli mağlup olmaya mahkûm olacaktır.
        Ne halükarda olursa olsun kamu çalışanı onun adamı müdür olacağına benim adamım müdür olsun yaklaşımıyla sendikacılık yürüten sendikalardan derhal uzaklaşmalıdır. Hani sendikacılık hakkı tutup kaldırmaktı, o zaman sendikacı ortaya sandık koyarak veya koymayarak aday belirleyen değil layık olanın liyakat sahibinin o makamlara oturması için çaba gösterendir. Her işte olduğu gibi sendikacılıkta da her şeyin suyunu çıkartmaya başladık. Yahu bu memlekette sendikacılığı sendikacılık, müdürlüğü müdürlük gibi ne zaman yapmaya başlayacağız? 
        Şimdi sözüm ona bu sendikalar geçmişte olduğu gibi yine algı operasyonlarıyla bizi hedef tahtasına oturtur. İyisi mi biz onuncu köyün yolunu tutalım, bakarsınız oraya da muhtar falan atarlar belli mi olur. 
        Hoşça kalın, sağlıcakla kalın.