Eğitim camiasından bir yıldız daha kaydı. İnanması güç ama gerçek. Koridordan içeri girince hocam karşıma çıkacak gibi oluyor. Yıllarını eğitme adamış ve yorulmak bilmeyen bir meslek aşkına sahipti.

              Akıllı tahtalar kurulduğunda, içimden şu geçiverdi. Hocam bunu nasıl öğrenecek ve çocuklara nasıl ders anlatacak diye düşünüyordum. Bir de ne göreyim ertesi gün akıllı tahtayı açmış çocuklarla ders yapıyordu. Hocam bunu ne zaman öğrendin dediğimde çocuklara sordum. Bilişim öğretmenimizden ve diğer arkadaşlardan yardım aldım dedi. Beni bir kez daha şaşırtmış oldu.

           Çevresiyle uyumluydu. Özellikle avı çok severdi. Her hafta sonu ava gider, Pazartesi günleri de onları neşeyle bize anlatırdı. Hocam derdim hiç yorulmuyor musun? Gülerdi, dağlar beni dinlendiriyor derdi. Yazın yapacağımız yetiştirme kurslarının planını bile yapmıştık.

           Pazartesi sabahı telefonum çaldı. Mehmet Konar hocam arıyordu. Hayret ettim. Kendi kendime hocam beni niye arıyor dedim. Bir an da içim cız etti. Kötüye yormak istemedim. Telefonu açtığımda ise kayın biraderi olduğunu söyleyen bir bey efendi vardı karşımda. Gayri ihtiyari hayırdır dedim. Hocam pek hayır değil dedi.

            Kötü bir şey mi dedim. Evet, hocam yoğun bakımda deyince bir anda ne diyeceğimi ne yapacağımı bilemedim. Dedim gelsek görebilir miyiz? dedim. Göstermiyorlar sadece gün de bir kişi görebiliyor dediler. Bize ise beklemek düştü. Durumu WhatsApp üzerinden arkadaşlarıma aktarınca herkes şok oldu. Hiç kimsenin ağzını bıçak açmadı.

            Sanki kelimeler düğümlenmişti. Ne diyeceğimizi ne yapacağımızı bilemedik. Sonra korku dolu bekleyiş başladı. Hep merdivenleri çıkıp da geliverecek zannettik. Ama mutlu sonu duyamadık.                     Koridordan yukarı çıkarken gülümseyerek o kapıdan hep çıkacak gibi geldi. Ama olmadı. Hep bir yere gitmiş de gelecek gibi. Belki diyeceksiniz bu insan hep gülümser miydi?

          Evet, hep güler yüzlüydü. Bu okul tarihinde de hep bu şekil de anılacak. Okulumuzda bir aile gibiydik. Ben sıradan birini değil. Kardeşimi ve abimi kaybetmiş gibiyim. Teselli bulduğum şey, bu güzel insanın hayatı boyunca güzel insanlar yetiştirmiş olması. Memleketin hizmetine sunmuş. Hayatını boşa geçirmemiş. Henri Ford’a sormuşlar: “ efendim siz yaşlı mısınız?  Cevabı çok güzel şöyle demiş, yapacak işi olmayan yaşlıdır.”Diyecekseniz hocam yaşlı mıydı? Tam tersine gençti. Çünkü yapacak daha çok işleri vardı.

           Beni en duygulandıran da 6.sınıf öğrencim hocamın cenazesine giderken dedi ki, hocam bunu benim adama hocamın mezarına koyabilir misin? İçine de küçük bir not düşmüş. Hocam seni hiç unutmayacağız. Sonra düşündüm bu servet kimde var. Öğrencisi, öğretmenini düşünüp dua ediyor. Bir kere daha şükür ettim. İyi ki öğretmen olmuşum.

           Ahrette ebedi bir hayat olduğu gibi, dünyada da öğrencilerinin kalbinde yaşayacaksın. Bu seni ölümsüzleştirecektir. Dünyada yalnız kalmadığın gibi orada da yalnız kalmayacaktır. Bana göre kim ölmüştür dersen, yaşarken insanların belleklerinden silinenler ölmüştür. 

           Değerli hocam, siz ebedi yurdunuza gittiniz. Arkanız da bir sürü seven bıraktınız. Hiç kimse arkanızdan ne kötü bir insandır dedirtmediniz. İsminizi duyan herkes üzüldü. Herkese karşı o kibarlığınız, güler yüzünüz hep bellekler de kaldı. Hep de kalacaktır. Bizi tek üzen ani bir ölüm oluşudur. Bunu da ben hep şuna bağlıyorum. Ölümü kendimize yakıştıramıyoruz. Ama bu gerçekten de kaçamıyoruz.

         Burada şunu söylemek gerekir ki, ölüm yok olmak değildir. Hem öteki âleme gitmiş yüzde doksan dokuz ahbap ve akrabasına kavuşmak için bir vesiledir. Hem hakiki vatanına ve ebedi makam-ı saadetine girmeye bir vasıtadır. Zindan-ı dünyadan, bostan-ı cinana bir davettir. Hem Halık-ı Rahim’in fazlından, kendi hizmetine mukabil ahz-ı ücret etmeye bir nöbettir. Madem ölümün mahiyeti hakikat noktasında budur; ona dehşetli bakmak değil, bilakis rahmet ve saadetin bir mukaddimesi nazarıyla bakmak gerektir. Sadece anlamaktan zorlanıyoruz. Ölüm uyku gibi. Ceset yatakta ,toprakta  kendi ise rüya gibi sınırsız alemlerde .Derdin tasanın olmadığı bir diyar. Allah cc. varsa gam yoktur.       

        

         Okulum, öğretmenlerim ve öğrencilerim adına Mehmet Hocam’a Allah’tan rahmet diliyorum.

Mekanın cennet olsun Hocam.