Hasan el-Benna’ya;
        “Hemen camiye yetişmen lazım, namaz kılanlar birbirlerine girecekler, seni çağırıyorlar” dediler. Sebebini sorduğunda şöyle dediler “İki grup var, bir grup teravih namazını sekiz rekat kılmak istiyor, diğer grup ise yirmi rekat kılmakta diretiyor. Fetvanızı bekliyorlar. Aksi halde birbirlerini incitecekler” dediler. O halde fetvam şudur dedi Hasan el- Benna: “O mescidi derhal kapatın. Teravih namazı da kılmasınlar. Çünkü teravih namazı sünnet, Müslümanların birliği ise farzdır. Bu sebeple nafile için farz terk edilmez…” 

          Enfal suresi 46. Ayette Rabbimiz şöyle buyuruyor: “Allah’a ve Rasulüne itaat edin. Birbirinizle çekişmeyin. Sonra içinize korku düşer ve devletiniz, kuvvetiniz gider. Sabırlı/ dirençli olun. Şüphesiz Allah sabredenlerle/ dirençli olanlarla beraberdir.”

          Yıllar yılı tenkit, tecessüs, tartışma, tefrika duvarlarını aşıp kardeşliğimizin tadını alamadık. Enerjimizi birbirimize karşı kullanınca egemen güçler karşısında yorgun düştük. Yeni kardeşler kazanmayı çabalamak yerine yanımızdaki kardeşlerimize dirsek göstermeyi tercih ettik. Kıtalar arasında kardeşlik köprüleri kurmaya çalışırken bir mahallede adeta dokuza bölündük. Kısacası dimyata pirince giderken, evdeki bulgurdan olduk.
          Fetih suresi 29. Ayette; “ Müminler, müminlere karşı merhametli, kafirlere karşı şiddetlidirler” diye tanıtılmıştı oysa. Bizler düşmana ve onun küfrüne karşı kıyam yerine, dostuna kıyımı dindarlık sandık. Şu gök kubbe  altında, müslümanın müslümana ettiğini, kafirler Müslümanlara etmedi. Müslümanların birbirini öldürdüğü kadar kafirler müslüman öldürmedi… Peygamberimiz müslüman tarifinde; “ Müslüman elinden ve dilinden emin olan kimsedir” buyuruyor.. Peki bugün müslümanlar birbirlerinden eminler mi sizce?..

         Bir gün bedevi bir adam mescidin duvarına bevletti. Orada bulunanlardan bazıları, ‘ Bak şunun yaptığına’ diyerek adamın üzerine yürüdü. O sırada orada olan peygamberimiz “ Onu bırakın, bir kova su onun pisliğini temizler. Siz kolaylaştırmak üzere gönderildiniz, zorlaştırmak için değil” diyerek kalp kırmanın cami duvarına bevletmekten daha kötü olduğunu  bizlere öğretti…

        Evet değerli okurlar, kardeşliğimizi kaybediyoruz. Düşmanın maskarası olmamak adına kardeşliğimizi geri kazanmak zorundayız. Teşhiste herkes hemfikir ‘ giderek çözülüyoruz…’ Peki çözüm ne?  Çözüm çok kolay dostlar. Allah’ın rasulüne şöyle bir dikkat kesilmemiz yetecek…İşte kardeşliğimizin yeniden tesisi için beş madde:

    1-Selamlaşmak, selamı yaymak. Bir selamdan ne çıkar demeyelim. Tebessümle verilen bir selam, en özlü kardeşlik mesajıdır. Gönülden gönüle kurulan sımsıcak bir köprüdür. Muhatabımıza uzattığımız zeytin dalıdır. Esenlik duasıdır.
    2-İki Müslüman karşılaştıklarında müsafaha etsin/ tokalaşsın buyuruyor peygamberimiz. En büyük sorunları uzatılan kardeş ellerinin boşlukta kalmasından yaşıyoruz. Eller üzerinde gideceğimiz günün hatırına, bize uzatılan elleri görmezlikten gelmeyelim.
    3-Hediyeleşmek..’ Karşılıklı hediyeleşiniz. Şüphe yok ki hediyeleşmek kalpten kötü vesveseleri siler’ buyuruyor peygamberimiz…
    4-Teşekkür etmek..’ İnsanlara teşekkür etmeyi bilmeyen, Allah’a da teşekkür etmeyi bilmez’ buyuruyor peygamberimiz.
    5-Sevdiklerimize, sevdiğimizi ifade etmek..’ Bir kimse kardeşini severse, ona bu sevgisini hissettirsin’ diyerek kardeşliğimizin yeniden inşası için bizlere böylece yol gösteriyor nebiler nebisi..


Evet değerli okurlar. Bu gök kubbe altında ümmet bilinci içinde kardeşçe yaşamak işte bu kadar kolay. Yakıp yıkarak, bağırıp çağırarak hiçbir şey elde edilemeyeceğini bilmeliyiz. Topluma örnek olması gereken insanlar, sokaklarda bağırıp çağırarak asla topluma fayda sağladıklarını savunmasınlar. Kardeşliğin tadını alan bu millet asla ayak oyunlarına kurban gitmez. Bu sebeple, herkesi aklı selim ile hareket etmeye, yarınlarımızı emanet edecek olduğumuz çocuklarımıza da olumlu örnek olmaya, yani kısacası kardeş olmaya davet ediyorum. Kardeşçe yaşayacağımız yarınlarda buluşmak dileğiyle. Saygılarımla.