KOVADAKİ BULUT

Kumsalda oynarken kovasına denizden su dolduran küçük çocuk, gökyüzünden yansıyan bulutu kovasının içinde görünce çok mutlu olur. Babası her ne kadar onun bir yansıma olduğunu söylese de bir türlü ikna edemez. Çocuk bulutu eve götürmekte kararlıdır. Elinde kova ile eve ulaşır. Evin içine girip de kovaya baktığında bulutun olmadığını görür. Hayal kırıklığına uğrasa da, bulutun o kovada olması umudunu içinde hep canlı tutar. Çocuk işte..

FUTBOLCU ABBAS

Bakmayın futbolcu dediğime, çok sever ama zerre anlamaz. Bizim karşı mahallenin çocuğudur Abbas. Mahalle maçlarını da hiç kaçırmaz. Ah birde futbolu oynamayı bilse.

Her maçta çıkar sahaya. Maç öncesi amigoluk yapar. Milleti coşturur, takımının kazanacağına ikna eder taraftarı. Birde açıklama yapar “Rakip bitik durumda maç bizimdir,,,”

Sonra maç başlarken sahadaki yerini alır bizim Abbas. Ama dedik ya zerre anlamaz futbolu oynamaktan. Oynamaya çalıştıkça batırır takımı. Fark yediği rakibi karşısında, maç bitiminde  bir açıklama daha yapar bizim Abbas: “ Maçı biz kazandık, rakip 20 fark atarken bu maç sadece 19 fark atabildi,” Taraftar; “Rakip seni çıkmışsın yenmiş, çıkmışsın yenmiş, çıkmışsın yine yenmiş. Çek git artık takımdan dese de, bizim Abbas’ın ne kaybettiğini kabullenmeye, ne de takımdan gitmeye niyeti vardır... Abbas işte...

Birinci hikayede ki çocuk ile ikinci hikayede ki bizim çok bilmişin ortak yanları var değil mi? İkisi de gerçeği görüyor ama asla kabullenemiyor. İkisi de bir olmazın peşinden gidiyor, ama olacak sanıyor. Dinle ey çocuğum, ‘O bulut, o kovanın içine hiçbir zaman girmedi, girmeyecek. Dinle ve uyan  ey Abbas; ‘Sizin takım yine kaybetti ve böyle giderse kaybetmeye devam edecek.

Sana son sözüm; “ Şecaat arz ederken sirkatin söylemekten artık kurtul. İşe yaramayan o kramponlarını gol atacak birine devret. BECEREMEDIN ARTIK BIRAK. SENDEN AMIGO BILE OLMAZ.. Kalın sağlıcakla.