“Sende zerre kadar karakter, şeref, vicdan varsa, cibilliyetin düzgünse, bu hesaplar da hangi bankadaysa, bu hesapları bul, çıkart. Bu hesaplarda çıkan parayı varsa; sen çok fakirsin ya, sana vereceğim.” “Devlette paralel yapı kurmak isteyenler devletin kurumları içerisine sinenler şunu bilesiniz ki istediğiniz kadar oralara yerleşin. İninize gireceğiz ininize. Didik didik edeceğiz.”

“Ahmet Necdet Sezer diye bir SAKSI, sizin önünüze koyarız siz de seçersiniz. Çünkü biz emrediyoruz, dediler, emrettiler ve seçtirttiler.” “Muammer’i mamaladın mı?”


“Arama kararı vermiyorsa da suçu önlemek için girsinler. Biz her türlü koruruz sizi. Kapıyı kıracak alacak adamı. Böyle kepazelik olmaz. Suçu işliyor şu anda. Hiç burada mahkeme kararına bile lüzum yok. Savcı bir şey diyorsa savcıyı da alın.” “. Bu milletin a…na koyacağız merak etme.” 


“Ergenekon'dan tahliye olanlar getirdiğimiz düzenlemeler nedeniyle tahliye oldular. Şu anda bireysel başvurudan çıkanların hiç birinin AKP hükümetine teşekkürünü duymadım.” 
“Allah insana günah işleme özgürlüğü vermiştir. 17 Aralık’ın felsefi boyutu hiç konuşulmadı. Bu noktada Diyanet’e ciddi görev düşüyor. ‘Günah işleyip tövbe edecek kul yarattım’ diyor, Allah. Siz insanların günah işleme özgürlüğüne müdahale ediyorsunuz. İnsanların eksiklikleri üzerinden bunu siyasi darbe girişimi olarak kullanmaya kalktığınızda aslında Allah’ın hududuna müdahale ediyorsunuz. Bu, bireyin günah işleme özgürlüğüne, ‘Hayır, sen günah işleyemezsin’ baskısıdır. Böyle bir rol kimseye yok.” "Terörün bitmesinden ve kardeşliğimizden rahatsız olup çözüm sürecini hedef alan nekrofil (ölü sevici)lere de gereken cevabı milletimiz 30 Mart’ta verecek.” 


“Bana saat verildiğini kim söylüyorsa namerttir, edepsizdir, ahlaksızdır. Kalkmışlar bakın partimize etiket yapıştırmaya çalışıyorlar, yolsuzluktan bahsediyorlar. Zafer Çağlayan’a tek bir delikli kuruş rüşvet veren de, alan da, aldı diyen de namerttir, edepsizdir, ahlaksızdır.”


 “Dışişleri Bakanı’nın oturduğu dört katlı villanın kirası 82 bin lira, tüm harcamaları devletçe ödeniyor.” “Erdoğan’ın Muş’ta yapacağı mitinge Kayseri’den bir otobüs polis çağrılıyor, 6 polis yaşamını yitiriyor.” “İzmir’de bir polis belediye işçisine önce kaskını çıkarıp fırlatıyor. Daha sonra öldüresiye dövüp burnunu kırıyor.” “Gazımız zararsız dedikleri gazdan etkilenen bir polis memuru Tunceli'de kalp krizi geçirip ölüyor.” “Teğmen M. Ali Çelebi'nin telefonuna 139 numara yükleniyor, sehven oldu deniyor, davada yargılanan sanık polis memuru beraat ediyor.”

Bu işin çivisi gerçekten çıktı. Adım adım iç savaşa doğru gidiyoruz. Bu ülkede yıllardır siyasetin bir ahlakı vardı. Demirel, Ecevit, Türkeş, Özal, Baykal bir gün olsun birbirlerine hakaret etmediler. Çattılar, laf söylediler, ama siyaseti bu denli çirkinleştirmediler. Kılıçdaroğlu’na “Başçalan” dediği için tazminat davası açan başbakan, referandumda hayır oyu verenlere 'vatan haini', şehide “kelle”, İsmet Paşa’ya “faşist” demedi mi? Herkese ağzına geleni söyleyecek, birileri ona söyleyince mahkemeye koşacak. Bir de özür konusu var. Ayıp etmişler tabi. 6 yıldır bizi Silivri’lerde,  hücrelerde bir güzel ağırladınız, kimimiz sayenizde kanser olup yaşamını yitirdi, kimimiz millet önünde onurunu yitirdi, size minnet duyuyoruz, demeliydiler.

Bunların hukukçuları nerede okumuşlar, hukuk okumadıkları kesin. Kendisini yasalar üstünde görebilecek kadar iktidar zehirlenmesine tutulmuşlar. Cumhuriyet savcısı hakkında tahkik izni almadan, içeri almaya ne bakanın, ne de valinin gücü yeter. Cumhurbaşkanlığı yapmış, dürüst, saygın birine saksı demek bakanlık yapan olan birine yakışıyor mu? Ama kabahat onda değil, onu aday gösteren, seçen ve bakan yapanda. Yarın görevden ayrılınca kendine aynısı yapılsa hoş karşılar mı? Bu ne beyindir. Günah işleme özgürlüğüne müdahale ne demek? Böyle diyerek günah işlendiğini de kabul ediyor, haberi yok. Bunlar İslam dininin yasakladığı günah işlemeyi özgürlük sayıyorlar. Yoksa yeni bir din türedi, haberimiz mi olmadı? Bizim kaç çocuk doğuracağımıza, kürtaj olup olamayacağımıza, siyasi görüşümüzü özgürce dile getirmemize karışırken demokrat yapımıza ters; sizin çalıp çırpmalarınız, halkı söğüşlemeniz, milleti fişlemeniz ortaya çıkınca günah işleme özgürlüğü! Allah’ın koyduğu yasakları çiğneyip özgürlük deyin, sonra da Müslüman’ım deyin. İkiyüzlülüğünüze ne demeli, konuştukça batıyorsunuz.  

Hani bu yola çıkarken kefeninizi giymiştiniz? 1500 koruma ordusu yetmedi, Kayseri’den gelirken hayatını kaybeden o polisleri düşündükçe vicdanınız sızlamayacak mı? 17 Aralığı izleyen günlerde ne başbakanda, ne bakanda tık yok, yalanlama yok. Her şey ayara sokuldu, hepsi kükremeye başladı. Hani saati alan şerefsizdi? Aldığı kanıtlandı, yorum yok.  Adamlar her şeyi inkâr ediyorlar. Temize çıkıp aklanmak size ait. Bağırmakla, hakaretle, karşı suçlama ile daha da batıyorsunuz. Madem suçsuzsunuz beraber gidin, ses kayıtlarını inceletin, herkes gerçeği öğrensin, siz de alnınız dimdik gezin.

Son sözüm herkese. Lütfen oyuna gelmeyin. Ülkücüler ve CHP’liler, sizi birbirinize düşürmelerine izin vermeyin. İkiniz de vatanınızı, milletinizi seviyorsunuz. Bunu geç de olsa anladınız. Eylemciler, siz de provokasyonlara gelmeyin. İşyerlerinin, araçların camlarını kırmakla, haklı iken haksız oluyorsunuz. Emniyet güçlerimiz, lütfen biraz daha hoşgörü. Polisin hoşgörülü olduğu yerlerde neden olay çıkmıyor? Eylemciler yasal hakları olan eylemlerini eğer çevreye zarar vermeden yapıyorlarsa izin verin. Ha, emir aldık, olayları kışkırtın, diyorlar derseniz, o başka. Herkesin sakin olması gerek. Hepimiz kardeşiz.
Saygılarımla, hoşça kalın.