nurettin-gonenBugün 24 Kasım Öğretmenler Günü… Yine bir tek güne sığdırılmak istenen çok özel günlerden biri… Ben bu günü değil de, öğretmenlerimin her gününü kutluyorum. Sadece 24 Kasım’da göstermelik birkaç söz ederek öğretmenlerimize mutluluk verdiğini sananlar, acaba asıl veremediklerini hiç düşündüler mi? Yetersiz maaşla dünyanın en fakir öğretmenini olan, sözleşmeli atanıp kadrosu verilmeyen öğretmenler… Tüm bunlara yıllardır bir çözüm bekleyen öğretmenlerimiz… Bu 24 Kasım’da bir sorunları daha oluştu öğretmenlerimizin bazılarının… Van depremi… Günlerdir, yitirdiğimiz öğretmenlerimizin öykülerini, yaşam mücadelelerini basından takip ediyoruz. İçlerinde yıllar sonra ataması yapılan öğretmenler de var, kanseri yenip öğretmenlik mesleğine ve öğrencilerine sımsıkı sarılanlar da. Yitirdiklerimizin ardından yüreğimiz burkulsa ve canımız yansa da, bir an önce el ele vererek harekete geçmemiz gerekiyor. Çünkü geride kalan öğretmenlerimiz ve aileleri bu şiddetli depremden dolayı büyük bir travma(sarsıntı) yaşıyorlar. Maddi ve manevi yönden büyük oranda etkilendiler. Yapılması gereken 17 Ağustos depreminde olduğu gibi deprem bölgesindeki öğretmenlerimize atama yapılması ve mecburi hizmet kapsamından çıkarılmaları gerekmektedir. 17 Ağustos’u yaşayan biri olarak, depremi yaşayan birisinin her an o bölgede deprem korkusuyla yaşaması çok zor. İşte bu yüzden bu durum hiç ihmal edilmeden uygulamaya konulmalıdır… Tüm öğretmenlerimin her gününü tekrar kutluyor ve onlara sonsuz saygımı gönderiyorum… Sevgiyle, hep… GÜNÜN KOMİĞİ Yılda bir gün öğretmenini hatırlayan zihniyeti günün komiği ilan ediyorum… GÜNÜN GERÇEĞİ Eşitliğin olmadığı yerde haksızlık başkaldırır. GÜNÜ İNSANI ‘Her ferdi, hatta her topluluğu, hoşlandığı yem ile avlarlar.’ Diyen arkadaşı günün insanı ilan ediyorum… GÜNÜN SORUSU Sevgililerin birbirinden bıkmamalarının sebebi, hep kendilerinden söz etmeleri midir? GÜNÜN SÖZÜ Öğretmenler, yeni nesil sizlerin eseri olacaktır… (M. Kemal Atatürk) GÜNÜN DİZESİ Gün geldi ve sen gidiverdin. Geceye attın aziz yüzüğünü. Yazgını bir başkasına verdim, Unuttum ben o güzel yüzünü. (Aleksandr Blok) İNSANLARI SEVMEK İnsanları sevmenin, daha doğrusu yaşam için güzel şeyler düşlemenin en iyi anlatıldığı hikâyelerden birisini anlatmak istiyorum sizlere bugün. Sonrasında da önyargılarla ilgili bir hikâye daha… Bir adam lotodan bir milyar kazanıyor, arabasına giderken bir bayan kızının çok ağır, ölümcül bir hastalığa yakalandığını ve beş yüz bin lira bulamazsa yarın kızının öleceğini söylüyor. Adam hiç düşünmeden parasının beş yüz bin lirasını veriyor… Ertesi gün bu olaya şahit olan biri, adama o parayı verdiği bayanın bir dolandırıcı olduğunu ve onu kandırdığını söylüyor. (adam gerçekten de kandırılmış) Bu konuşmanın sonunda adam sadece gülüyor, Bu duruma barmen oldukça şaşırıyor: ’Nasıl olur, kadın seni kandırdı hiç mi üzülmedin?’ Barmenin aldığı cevap ilginçtir: ‘Benim sevincim yarın ölecek bir kızın olmaması!’ ÖNYARGIYI SİLMEK Uzaklarda bir köyde, kocası, çocuğu doğmadan ölmüş, tek başına yaşayan hamile bir kadın vardı. Kadın, kendisine arkadaş olması için dağda yaralı olarak bulduğu bir gelinciği evinde beslemeye başladı. Gelincik kadının yanından bir an bile ayrılmazdı. Her ne kadar evcil bir hayvan olmasa da, oldukça uysallaşmıştı. Birkaç ay sonra kadının çocuğu doğdu. Tek başına tüm zorluklara göğüz germek ve yavrusuna bakmak oldukça zordu. Günler geçti. Kadın bir gün birkaç dakikalığına da olsa evden ayrılmak ve yavrusunu evde bırakmak zorunda kaldı. Gelincikle bebek evde yalnız kalmışlardı. Aradan biraz zaman geçti ve anne eve geldi. Gelinciği ve kanlı ağzını gördü. Anne çıldırmışçasına gelinciğe saldırdı ve oracıkta öldürdü hayvanı. Tam o sırada içerdeki odadan bir bebek sesi duyuldu. Anne odaya yöneldi Ve odada beşiği, beşiğin içindeki bebeği ve bebeğin yanında duran parçalanmış yılanı gördü… Einstein, ‘Önyargıları parçalamak, atomu parçalamaktan daha zordur.’ Der. Bu gerçekten de böyle değil midir? Kişilere ve olaylara yaklaşımlarınızda bu hikâyeyi göz ardı etmeyin lütfen… Sevgiyle, hep…
Editör: Haber Merkezi