Merhaba değerli okurlar,neredeyse bir mevsime yaklaşan süredir ayrıyız,ayrıyız ama bu tarafta değişen hiç bir şey olmadığı için, hatta daha kötüye gidişin coşku vericisi olmamak adına paylaşımlarımı sınırlı tutuyorum.

Aslında nahoş gidişat, münferit olaylardan çıkmış, alışılagelmiş sıradan olmaya başlamıştır. Şehit  haberleri, girilemeyen ilçe merkezleri , G.Doğu'nun durumu, yine hortlayan terör, taht ve 400'ü ver kurtul vs. meseleleri.

Davul esasen dikkat çekme amacıyla kullanılan, duyurulması  istenen, haberin aracısı olmakla beraber eğlence ve ritim amaçlı MİLLİ bir çalgımız olduğu malum, fakat günümüzde artık ne yazık sürekli bir kısım tarafından sadece eğlence olarak algılanıyor ve algılanmak isteniyor. Anlamak istedikleri gibi dinleniyor.

Zira ŞEHİT ANA'LARI,

oY...,oY... diye her defasında ağıtlar yakarken bir kısım kitle bu OY nidalarını iktidar için sandığa tercih pusulası olarak algılıyor ve algıladıkları gibi düşünmeye devam ediyorlar. Ey seçmen hemşehrim! Tercihlerinizdeki kriterler, ÜLKE'ye yapılan yollar, hizmetler göz önünde tutmanıza eyvallah, fakat aynı  ÜLKE için ŞEHİT'lerimizi, BABA'sız kalmış evlatlarımızı lütfen ikinci plana atmayınız. ÜLKE'MİZDE evladı olan her ANNE, BABA bu olayları yaşamaya muhtemelen adaydır. Bu arada bedelli askerlik yapanları ayrı tutuyorum,

İzniniz olursa küçük bir hikaye paylaşmak istiyorum:

FATİH SULTAN MEHMET'in hocası AKŞEMSEDDİN hz. fetihten sonra Fatih'hin kendisini özenerek devlet işlerini bırakıp tasavvufa yönelmesine sebep olmaktan endişe ettiği için,kimsenin uğramayacağını düşündüğü eski memleketi olan BOLU'nun Göynük kasabasındaki yerine hicretle (1459)vafatına kadar Göynük'te yaşamayı tercih eder.

Zamanla torunlarından Abdül Kadir çelebi'nin burada bir yoncalığı oluşur,yetiştirdikleriyle geçinir gider,kimseye yük olmak istemez,

aynı yere bir zalim çoban dadanınr,çoban kimseyi dinlemeden,hergün ortalığı talan eder,hak hukuk,kanun yasa dinlemez,

Gönül ehli olan ÇELEBİ,zalim çobana bir çok defa uygunca uyarır,zalim ise hergün azdıkça azar günler gelir geçer,sonunda ÇELEBİ hz.Döner RAB'BİNE dua eder:

-RAB'BİM benim gücüm bu zalime yetmiyor onu size havale ediyorum der,sen zalime müddet verirsin ama asla ihmal etmezsin,zulmüde gayretullaha dokunma zirvesine çıkınca zevalini başlatırsın.Bu zalimin zulmü zirveye çıktı.Artık meramdan faydalanamıyorum.

Vakit çok geçmez,sabah iki kişi gelip Çelebinin kapısını çalar,

-Çobanımızın karnında müthiş bir ağrı var,yerlerde divane gibi ızdırap çekiyor,ne olur hakkınızı helal edin de çobanımız kurtulsun derler,kendisi,bu acıların size yaptıkları zulmün karşılığı olduğunu düşünüyor.

Çelebi hz.Cevabı verir:

-Bundan sonra çobanınızı ben de kurtaramam,çünkü RAB'BİMİZİN zulmüne son vermesi için zalime verdiği düşünme müddeti bitmiş GAYRETULLAHA dokunma zirvesine çıkmış,zulmün zevalide böylece başlamış demektir.

Artık zevalin devamı hiç bir güç tarafından durdurulamaz,siz buradan ayrılırken bir kaç metre bez tedarik ediniz, olaki çobanınıza kefen lazım olur.

Dönenler bir de varırlarki çoban ölmüş cenazesi için su ısıtıyorlar,Değerli dostlarım ne kadar güçlü olrsanız olun,ne kadar yasa,kanun siz olursanız olun,İLAHİ adalet mutlak size uygulanacaktır.Çalan davulun müzikmi,uyarımı olduğuna dikkat etmek ümidiyle.

Saygı ve muhabbetlerimle.