Bu yıl, Çanakkale Şehitleri Haftası, yine son yıllardaki duygu yoğunluğu standartlarının üzerinde kutlandı.
Çeşitli kurum ve kuruluşlar  “Çanakkale…” diye başlayan çok hamasi nutuklar attılar.
“Çanakkale” üzerine çok şey yazıldı, çok şey çizildi…
Çanakkale üzerine yazılıp çizilenler adeta bir şifre de toplandı;
ÇANAKKALE GEÇİLMEZ!
Evet, 1915’te Çanakkale geçilmedi.
Vatan bölünmedi…
Peki ya 2016’da..
Çanakkale geçilmedi, 
Vatan bölünmedi diyebiliyor muyuz?
Şöyle çevrenize bir bakın.
Gerçekten geçilmeyen Çanakkale kaldı mı?
Akif’in “Kırarak Ehl-i Salibin son savletini” dediği kale geçilmedi mi?
Bu soruya Evet diyebilecek insan sayısı herhalde elin parmaklarını geçmeyecek.
Beyler Çanakkale çoktan geçildi…
Nasıl mı?
Çanakkale’yi geçilmez yapan değerleri bir düşünün..
O zaman Çanakkale’nin geçilip geçilmediği sorusuna daha net cevaplar verebilirsiniz.
Neydi o değerler…
Vatan aşkı…
Kaynağını Şehitlikten alan bir aşk
Bayrak aşkı…
Manevi değerlerle sulanan bir aşk…
Dünyanın en geçilmez kalelerini teşkil eden kutsal geçilmez kaleler aileler…
O geçilmez kalelerin içinde “Git oğul, ya şehit ol ya gazi” diyen analar…
Oğlunu askere gönderirken kurbanlık koçlara yaptıkları kına ile saçlarını kınalayan analar..
Bakın çevrenize o anaları görebilecek misiniz?
Bakın çevrenize o saçlarına anası tarafından kına sürdürecek teslimiyette evlatlar görecek misiniz?
Şöyle bir göz atın etrafınıza yeni evlenipte eşini gözyaşlarını içine akıtarak cepheye gönderen genç kızları görebilecek misiniz.
Kendimizi kandırmayalım.1915 te topa, tüfeğe meydan okuyan neslin çocukları
2016 ‘da Kalelerinin kapılarını sonuna kadar açtı.
Kaleler artık medyanın, evimizin en mahrem köşesine kadar girerek bizi bizden, tarihimizden, şanlı ecdadımızdan ve en önemlisi geleceğimiz olan evlatlarımızdan kopartan
2016 versiyon hileleri ile içeriden fethedildi.
Kültürel anlamda kaleler çoktan düştü. 
Truva atları içimizde..
Eskiden kılık kıyafeti ve bizi biz yapan değerlerimize saldırmasıyla düşmanı hepimiz tanıyorduk.
Şimdi Çanakkale’yi içeriden düşüren hemen yanı başımızda..
Baktığınızda sizden hiçbir farkı yok.
Aynı dili konuşuyor..
Aynı coğrafyayı paylaşıyor. 
Aynı şeyleri söylüyor..
Sizin gibi giyiniyor..
Gibi…
Ama Çanakkale ruhunu önce vicdanlarda…
Sonra o ruhu cüzdanlarda..
Şimdide kalmayan posasını toprağa gömmeye hazırlanıyorlar…
Vatanını seven,
Bayrağını seven,
Tek bayrak, tek çatı altında yaşamayı kültürel mozaik zenginliği ile yoğurmasını bilenlere çok ama çok büyük görev düşüyor…
Asımın Neslini aramaya devam edin.
Çünkü o Nesil “Vatanı çiğnetmedi, çiğnetmeyecek”